"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılamada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; mevki ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 50 dönümlük yerin 1976 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında taşlık niteliği nedeniyle tespit harici bırakıldığını, davacının bu taşınmazda 1985 yılından beri aralıksız, çekişmesiz, malik sıfatıyla zilyet olduğunu, 1987 yılında bağ ve fıstık ağaçlarını diktiğini böylece dava konusu taşınmazı imar ve ihya ettiğini ileri sürerek, TMK’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri gereğince dava konusu yerin davacı adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... temsilcisi cevap dilekçesinde; dava konusu yerin Hazine adına tespit ve tescil edilebilir yerlerden olduğunu, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.07.2012 tarihli ve 2010/200 Esas, 2012/249 Karar sayılı kararıyla; zilyetlik, imar ve ihya yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 03.12.2013 tarihli ve 2013/594 Esas, 2013/18342 Karar sayılı kararında, "öncelikle tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri için kendilerine süre ve imkan tanınması, teknik bilirkişilerin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle kabulüne karar verilen taşınmaz bölümlerinin tapuda kayıtlı bulunan yerlerden olup olmadığının anlaşılması ve çifte tapunun oluşumunun önlenmesi için durumun Tapu Müdürlüğü’nden sorulması, Yargıtay ve Daire uygulaması gereğince dava konusu taşınmazın 22.07.1976 tarihinde yapılan tapulama çalışmaları sırasında taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakıldığı anlaşıldığına göre davanın açıldığı 28.07.2010 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1980-1990) yılları arası iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı'ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise Kadastro İl Müdürlüğü’nden getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte jeodezi ve fotogrametri uzmanı mühendis aracılığıyla zemine uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK’nın 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağrılmaları, davetiyeye uymamaları halinde HMK’nın 245. maddesinin gözönünde bulundurulması, uyuşmazlığın taşınmazlara ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenilmeleri, davacı tarafından taşınmazın hangi tarihten itibaren imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüğü, emek ve parayı nasıl sarfettiği, hangi tarihte tamamladığı konularında bilgilerine başvurulması, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanması, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkinin yüzleştirilerek HMK’nın 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, dava konusu taşınmaz bölümleri ile çevresi ve komşu parselleri gösterir birleşik paftanın Kadastro Müdürlüğü’nden istenilmesi, birleşik bu pafta üzerinden belirlenecek komşu parsellere ait kadastro tutanakları ile kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilerek dosyaya eklenmesi, aynı keşifte yukarıda açıklandığı biçimde teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla komşu kayıt ve belgelerinin zemine uygulanması, dava konusu yeri ne gösterdikleri üzerinde durulması, davacı ...'in 01.01.1965 doğumlu olduğu imar ve ihyanın iddiaya göre tamamlandığı 1987 yılında henüz 22 yaşında bulunduğu gözetilerek hayatın olağan akışı içinde bu yaşta bulunan bir kişinin dava dilekçesine göre 50,000 m2 yüzölçümlü bir yeri imar ve ihya edecek durumda bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, uzman bilirkişi jeodezi ve fotogrametri uzmanı mühendisinden hava fotoğraflarıyla getirtilen paftaların çekildikleri ve düzenlendikleri tarihlere göre taşınmaz bölümlerinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadıkları, ya da hangi durumda bulundukları, imar ve ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı konularında önceki raporlarla eleştirilmek suretiyle gerekçeli Yargıtay’ın ve tarafların denetimine açık rapor istenilmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince davacının belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin Kadastro ve Tapu Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açılıp açılmadığının o yer Yazı İşleri Müdürlüğü’nden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazların kadastro tutanakları ve tapu kayıtlarının Tapu Müdürlüğü’nden, zilyetliğe dayalı tescil davalarına ait dosyaların ise ait olduğu mahkemelerden getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen limitler yönünden gözönünde bulundurulması" gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, 02.02.2017 tarihli ve 2014/258 E., 2017/85 K. sayılı kararı ile zilyetlik, imar ve ihya yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı ..., ... ve Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 14.09.2020 tarihli ve 2017/3418 Esas, 2020/3003 Karar sayılı kararı ile "Dava, 1976 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK'nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddeleri gereğince tapusuz taşınmazın tescili istemi ile açılmış olmakla beraber, davaya konu taşınmazın yargılama sırasında ham toprak niteliği ile idari yoldan davalı Hazine adına 734 parsel numarasıyla tapuya tescil edilmesi nedeniyle davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğünün kabulü zorunludur.
Hal böyle olunca; Mahkemece, çekişmeli taşınmazın, yargılama sırasında idari yoldan Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle tapulu hale geldiği ve davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü gözetilmeksizin, tapu iptali ve tescil kararı yerine sadece tescil kararı verilmesi isabetsiz" olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, dava konusu taşınmazın öncesinin taşlık yapıda olması nedeniyle tapulama harici bırakıldığı, davacının dava konusu taşınmazı 1990 yılından itibaren nizasız fasılasız 20 yıldır zilyetliğinde bulundurduğu, emek ve zaman sarf ederek bu taşınmaza antep fıstığı ağaçları dikerek antep fıstığı bahçesine dönüştürdüğü, dava konusu edilen yerde davacı adına senetsizden kayıtlı taşınmaz bulunmadığı gerekçesiyle, fen bilirkişi raporunda A ve B harfleri ile gösterilen taşınmazların Hazine adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, usul ve yasaya aykırı olan hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.... Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin ilk fıkrasında; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”,
2.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
Düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... temsilcisinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.