"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçıları tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.12.2016 tarihli, 2016/5716 Esas, 2016/9641 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş; kararın yasal süresi içerisinde yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçıları, davalı Hazine vekili ile davalı ... İl Özel İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı ... vekili dava dilekçesinde; dava dışı 292 ada 266 parsel sayılı 48.401,79 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın, 73.200,00 metrekare yüz ölçümlü eski tapu kaydı uyarınca müvekkili adına tespit ve tescil edildiğini, eldeki davadan önce müvekkili tarafından Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/650 Esas sayılı dosyasında, 292 ada 266 parsel sayılı taşınmazdaki eksikliğin, 292 ada 255, 271 ve 287 parsel sayılı taşınmazlarda kaldığından bahisle dava açıldığını, Mahkemece yapılan yargılama sonunda, 292 ada 255 ve 287 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak açılan davanın feragat nedeniyle reddine, 292 ada 271 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak açılan davanın kabulü ile taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verildiğini, söz konusu dosyada yapılan yargılama sırasında 292 ada 266 parsel sayılı taşınmazdaki eksikliğin aslında dava konusu 292 ada 256 parsel sayılı taşınmaz ile aynı ada 271 parsel sayılı taşınmazda kaldığının anlaşıldığını, esasen davanın 292 ada 256 ve 271 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak açılması gerekirken, sehven 292 ada 255, 271 ve 287 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak açıldığını, dava konusu taşınmazın mera vasfında olmayıp, özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğunu, taşınmazın miras yoluyla babasından müvekkiline kaldığını, taşınmazda zilyetlikle iktisap koşullarının müvekkili lehine oluştuğunu ileri sürerek, dava konusu 292 ada 256 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Yargılama sırasında davacı ...’ın vefat etmesi üzerine, mirasçılarından ... mahallinde 29.05.2014 tarihinde yapılan keşifteki beyanında; davasını 292 ada 255 parsel sayılı taşınmaza yöneltmek istediğini, bu konuda ayrıntılı olarak yazılı beyanda bulunacağını belirtmiştir.
3. Davacı ... mirasçılarından ... 11.04.2014 tarihli dilekçesiyle; mahallinde yapılan keşifteki incelemelerden, murisi olan babası ... vekili tarafından yanlışlıkla mera olarak sınırlandırılmış olan parsele yönelik olarak dava açıldığını, bu nedenle davanın ıslahının gerektiğini ileri sürerek, dava dışı 292 ada 266 parsel sayılı taşınmazdaki eksikliğin giderilmesi ve taşınmazdaki haksız gaspın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili tarafından davaya cevap verilmemiş; bilahare davalı vekili duruşmalardaki beyanında, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... Belediye Başkanlığına izafeten (6360 sayılı Yasa uyarınca ... Belediyesi Başkanlığının kapatılmış olması sebebiyle) ... İl Özel İdaresi vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz mera vasfında olmakla, özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olmadığını, dolayısıyla taşınmazın zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.09.2014 tarihli, 2013/44 Esas, 2014/228 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın, tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu 292 ada 256 parsel sayılı taşınmazda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı, öte yandan yargılama sırasında vefat eden davacı ...’ın mirasçılarından İlyas tarafından, davanın yanlış parsele yönelik olarak açıldığı, doğru taşınmazın 292 ada 255 parsel sayılı taşınmaz olduğu ileri sürülerek davanın ıslah edildiği ancak ıslahın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 180. maddesine uygun şekilde yapılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde yargılama sırasında vefat eden ...’ın mirasçıları tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.12.2016 tarihli, 2016/5716 Esas, 2016/9641 Karar sayılı kararıyla; “ Mahkemece davacı ... mirasçılarının davalarını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 180. maddesi uyarınca 1 haftalık süre içerisinde ıslah etmedikleri ve asıl dava etmek istedikleri taşınmazı da dava dilekçesinde göstermediklerinden, davalarını kanıtlayamadıkları kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, davacı ...’ın, 26.02.2013 havale tarihli dava dilekçesi ile mera vasfı ile sınırlandırılan 292 ada 256 parsel sayılı taşınmazın adına tescili istemiyle tapu kaydına dayanarak, Hazine ve ... Kasabası Belediye Başkanlığını hasım göstermek suretiyle dava açtığı, Mahkemece yapılan keşif neticesinde, asıl dava edilmek istenen taşınmazın yine mera vasfı ile sınırlandırılan 292 ada 255 parsel sayılı taşınmaz olduğunun anlaşıldığı, dava dilekçesinde davalı taraf doğru olarak gösterildiğine ve davada taraf değişikliği icap etmediğine göre, dava dilekçesinde parsel numarasının doğru bildirilmemesinin maddi hataya dayalı olduğunun açık olduğu, hal böyle olunca, maddi hatanın düzeltilmesi her zaman ve her yöntemle mümkün olduğuna göre, Mahkemece davanın 292 ada 255 parsel sayılı taşınmaza yönelik olduğu kabul edilerek işin esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapmak gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının”isabetsizliğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
... Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 16.12.2020 tarihli, 2017/24 Esas, 2020/158 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın, 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olan tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olduğu ve taşınmazda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;
Davanın kabulüne, dava konusu 292 ada 255 parsel sayılı taşınmazın (teknik bilirkişinin 18.04.2019 havale tarihli raporunda koyu siyah çizgilerle sınırları gösterilen 18.311,04 metrekarelik alanın) tapu kaydının iptali ile yargılama sırasında vefat eden davacı ...’ın mirasçıları adına verasette iştirak halinde tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçıları, davalı Hazine vekili ile davalı ... İl Özel İdaresi vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1. Yargılama sırasında vefat eden davacı ...’ın mirasçıları temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın eksik ve kısmen de hukuka aykırı olduğunu, dava dışı 292 ada 266 parsel sayılı taşınmazın murisleri olan babaları ... adına tespit ve tescil edildiğini ancak taşınmaza revizyon gören tapu kaydı ile taşınmazın yüz ölçümü arasında büyük bir farkın bulunduğunu, 292 ada 266 parsel sayılı taşınmazdaki eksikliğin mera vasfında olmamasına rağmen mera vasfı ile sınırlandırılan komşu aynı ada 255, 271 ve 287 parsel sayılı taşınmazlarda kaldığını, 292 ada 271 parsel sayılı taşınmazın hükmen murisleri adına tescil edildiğini ancak 292 ada 255 ve 287 parsel sayılı taşınmazlardan feragat edildiğinin söylendiğini, oysaki böyle bir şeyin mümkün olamayacağını, murislerinin teknik bilirkişiler tarafından aldatıldığını, 292 ada 287 parsel sayılı taşınmaz da dava konusu olduğu halde Mahkemece yalnızca 292 ada 255 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak karar verildiğini ileri sürerek, kararın bu yönü itibariyle bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yöntemince mera ve orman araştırması yapılmaksızın, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Davalı ... İl Özel İdaresi vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığını, dava konusu taşınmazın mera vasfında olduğunu, öte yandan yargılama sırasında ... Belediye Başkanlığının tüzel kişiliği sona erdiğinden, vekil eden İdarenin de artık davada taraf sıfatının kalmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
a) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303/1. maddesi; “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.”
b) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303/3. maddesi; “Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.”
c) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesi; “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.”
d) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 309/2. maddesi; “Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.”
e) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 310/1. maddesi; “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.”
f) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 311. maddesi; “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sonucunda ... ili, ... ilçesi, ...köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 292 ada 255 parsel sayılı 18.311,04 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, komşu taşınmaza uygulanan vergi kaydı miktar fazlası olarak kamu orta malı mera niteliğinde sınırlandırılarak özel siciline yazılmış; davacı ... tarafından, dava dışı 292 ada 266 parsel sayılı 48.401,79 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın, 73.200,00 metrekare yüz ölçümlü eski tapu kaydı uyarınca adına tespit ve tescil edildiği, eksikliğin 292 ada 255, 271 ve 287 parsel sayılı taşınmazlarda kaldığı ileri sürülerek, taşınmazların kadastro tespitine itiraz edilmiş, Kadastro Mahkemesince davanın 30 günlük askı ilan süresi içerisinde açılmadığı gerekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiş, ... Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 26.10.2011 tarihli, 2007/650 Esas, 2011/613 Karar sayılı kararıyla, 292 ada 255 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, karar Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
2. Dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve 292 ada 287 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak yöntemine uygun şekilde açılmış bir dava bulunmadığına göre, yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçılarının temyiz itirazları yerinde değildir.
3. Davalı Hazine vekili ile davalı ... İl Özel İdaresi vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece dava konusu 292 ada 255 parsel sayılı taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu ve taşınmazda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Davacı ..., adına kayıtlı dava dışı 292 ada 266 parsel sayılı taşınmazdaki eksikliğin mera vasfıyla sınırlandırılmış olan 292 ada 256 parsel sayılı taşınmazda kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, yargılama sırasında mahallinde yapılan keşif sonucunda, asıl dava edilmek istenen taşınmazın yine mera vasfı ile sınırlandırılmış olan 292 ada 255 parsel sayılı taşınmaz olduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına aldırılan ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/650 Esas, 2011/613 Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacı ... tarafından, eldeki davada ileri sürülen sebeplerle 292 ada 255 parsel sayılı taşınmazın adına tescili istemiyle eldeki davada da davalı olarak gösterilen kişiler aleyhine dava açıldığı, davacı ...’in mahallinde 07.07.2011 tarihinde yapılan keşifte, “ben sehven 255 parsel sayılı taşınmaz için dava açmışım, 255 parsel üzerinde benim bir hak iddiam yoktur, ben hiçbir zaman 255 parsel sayılı, şu an üzerinde bulunduğumuz taşınmazı ekip dikmedim, bu nedenle bu taşınmaz için açmış olduğum davamdan feragat ediyorum” şeklinde beyanda bulunduğu ve beyanının altını imzası ile tevsik ettiği, Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu durumda dava sebebinin, konusunun ve taraflarının aynı olması sebebiyle, sözü edilen Sulh Hukuk Mahkemesi kararının, eldeki davada kesin hüküm teşkil ettiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, Mahkemece kesin hükmün taraflar ile onların akdi ve irsi haleflerini de bağlayacağı gözetilerek, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, Mahkemece bu yön göz ardı edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün açıklanan nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ
Açıklanan sebeplerle;
1. Yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçılarının temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı Hazine vekili ile davalı ... İl Özel İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın yatıran taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
27.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.