"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar ve bir kısım asli müdahiller vekili dava dilekçesinde özetle; Niğde ili, Çamardı ilçesi, ... köyü 101 ada 9 nolu parselin maliki olduklarını, davalının ise aynı köy 101 ada 8 nolu parselin maliki olduğunu, köylerinde yapılan kadastro tespit ve tahdit çalışmaları sırasında davacı müvekkillerine ait tahminen 40-50 metrekare miktarındaki bölümün davalının taşınmazı içerisinde tespit gördüğünü, davacılar ile davalının taşınmazları arasındaki sınırların belli olduğunu ve herkesin kendi taşınmazını kullandığını belirterek davalı adına kayıtlı 101 ada 8 nolu parselin tapu kaydının kısmen iptali ile tahminen 40-50 metrekarenin (keşifte saptanacak miktar kadar) davacılar adına kayıtlı 101 ada 9 nolu parsele eklenmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Niğde ili, Çamardı ilçesi, ... köyünde 101 ada 8 nolu parselin maliki olduğunu, davacılara ait aynı köy 101 ada 9 nolu parselle sınır komşusu olduğunu, iki parsel arasındaki sınırın sabit ve belli olduğunu, herkesin kendi parselini kullandığı gibi dava tarihine kadar da bu hususta aralarında herhangi bir çekişme olmadığını, müvekkilinin kadastro tespiti öncesinde de sonrasında da taşınmazını aynı sınırlar dahilinde kullandığını, dava dilekçesinde kabul ve beyan edildiği üzere davacılarla aralarında en ufak bir niza olmadığını, gerek kadastro tespiti çalışmaları esnasında gerekse itiraz sürecinde davacıların dava konusu ile ilgili herhangi bir itirazlarının da olmadığını öne sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, taraf teşkili sağlanmadığı gerekçesiyle davacıların davasının usulden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01/10/2019 tarihli ve 2016/11655 E., 2019/5916 K. sayılı kararı ile; “...İddianın ileri sürülüşüne göre davanın, tüm paydaşlar adına açıldığının kabulü zorunlu olduğu gibi, bu husus mahkemenin de kabulündedir. Terekeye tabi bir taşınmaz hakkında, üçüncü kişiye karşı genel mahkemelerde açılacak davaların, tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya diğer mirasçıların muvafakatlerinin sağlanması ya da miras şirketine temsilci tayin ettirilmesi gereklidir. Somut olayda; mahkemece bu husus tespit edilerek davacı tarafa aktif dava ehliyetindeki eksikliğin giderilmesi için süre verilmiş ise de, kesin süreye ilişkin ara kararda, eksikliğin “diğer mirasçıların muvafakatlerinin alınması ya da miras şirketine temsilci tayin edilmesi” suretiyle giderilebileceği ayrıca ve açıkça belirtilmediğinden kesin süreye ilişkin ara karar usulüne uygun bulunmamaktadır. Dosya kapsamından da dava açmayan tapu kayıt maliklerinden ...’ın 25.04.2016 tarihinde; ...’ın 27.04.2016 tarihinde; Necla ve ...’ın 12.5.2016 tarihinde vekilleri ... aracılığı ile; ..., ..., ... ve ...’nun 12.05.2016 tarihinde ve ...’un ise 24.05.2016 tarihinde bizzat davaya muvafakat ettiklerini gösterir dilekçe verdikleri anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; aktif dava ehliyetindeki eksikliğin tamamlanması yönünde davacılara verilen kesin süre usule aykırı olduğu ve karar tarihine kadar da aktif dava ehliyetinin sağlandığı” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
B. BOZMAYA UYULARAK VERİLEN KARAR
Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla, dava konusu edilen ve 05/11/2020 fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 41,87 m2'lik alanın davacı tarafın kullanımındayken kadastro çalışmaları sırasında davalı adına kayıtlı komşu 101 ada 8 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bırakıldığı, aslında bu alanın 101 ada 9 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile Niğde ili, Çamardı ilçesi, ... köyü 101 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 05/11/2020 tarihli fen bilirkişisi raporunun ekindeki (A) harfi ile gösterilen kırmızı renk ile boyalı 41,87 m2’lik kısmının iptali ile, 101 ada 9 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemeye sunulan hastane kurul raporu ile sabit olduğu üzere paydaşlardan ...'un % 69 oranında Alzeimer hastası olması nedeniyle iradi olarak müdahele dilekçesi sunmasına imkan bulunmadığını, kızının yanında kalan ...'un eski kimliği kızında olduğu için kardeşi davacılar tarafından kendisine yeni bir Nüfus Cüzdanı çıkarılıp yazılan dilekçeye parmak bastırmak suretiyle müdahillik dilekçesi verdirildiğini, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilip davanın kabulü yönünde verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, keşif esnasında dinlenen mahalli bilirkişilerin “davaya konu taşınmazı bildiklerini ama sınırı bilmediklerini” beyan ettiklerini, mahalli bilirkişiler ... ... ile ...'ın, sürekli köyde yaşadıkları ve davalı müvekkili ile aralarında uzun yıllara dayanan bir husumetleri olduğu için gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduklarını, bu kişilerin tanıklığına dayalı kurulan hükmün açıkça hukuka aykırı olduğunu öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi şöyledir: “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 462/8. maddesi şöyledir: “Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması için vesayet makamının izni gereklidir.”
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 50. maddesi şöyledir: “Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir.”, HMK’nın 51. maddesinde, “Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.”, HMK’nın 52. maddesinde, “Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir.”, HMK’nın 54/1. maddesinde, “Kanuni temsilciler, davanın açılıp yürütülmesinin belli bir makamın iznine bağlı olduğu hâllerde izin belgelerini, tüzel kişilerin organları ise temsil belgelerini, dava veya cevap dilekçesiyle mahkemeye vermek zorundadırlar; aksi takdirde dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamazlar. Şu kadar ki, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mahkeme, kanuni temsilcilerin veya tüzel kişilerin organlarının, yukarıda belirtilen eksikliği gidermeleri şartıyla dava açmalarına yahut davayla ilgili işlem yapmalarına izin verebilir. (2) İzin belgesinin alınması için mahkemeye müracaat edilmesi gerekiyorsa ilgiliye, müracaatı için kesin süre verilir. Bu süre içinde mahkemeye başvurulması hâlinde bu konuda karar verilinceye kadar beklenir. (3) Süresi içinde belgelerin ibraz edilmemesi veya mahkemeye başvurulmaması hâlinde, dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır.”
3. Değerlendirme
1. Dava konusu 101 ada 8 parsel sayılı taşınmaz senetsizden kazandırıcı zamanaşımı ile ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Mahkemece, yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bozmaya uyulmuş ise de bozma gereklerinin yerine getirildiği söylenemez.
3. Müdahil Davacı ...’un dosyaya sunulan sağlık raporunda % 69 oranında malul olduğu ve “demans” hastalığının bulunduğunun belirtilmesi nedeniyle vesayet makamından öncelikle vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesi, vesayet altına alınması gerekiyorsa husumet izni alınarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken bu hususlar göz ardı edilerek hüküm kurulması isabetsizdir.
4. Açıklanan nedenlerle, müdahil davacının vesayet altına alınması gerekip gerekmediğinin belirlenmesi, vasi atanır ise, HMK’nın 54. ve TMK’nın 462/8. maddeleri uyarınca husumete izin kararı alınması için vasiye süre verilmesi ve vasi huzuru ile yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcım temyiz edene iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
06/02/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.