"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Beyşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan anneleri ... ...’e ait 173 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın davalı ile bir ilgisinin bulunmadığını, mirasbırakanın ardından da mirasçılarının bu yeri yıllarca kullandığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, taşınmazın tespit sırasında ve halen kayalık ve ham toprak vasfında olduğunu, tespit edilen bir kullanıcısının olmadığını, bu nedenle de Hazine adına tespit ve tescil edildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, bilirkişi raporlarına göre dava konusu taşınmazın davacıların murisinin kullanımında bulunduğu, bu hususun dinlenen yeminli tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ile desteklendiği, zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu, taşınmazın ham toprak niteliğinde olmayıp özel mülkiyete konu edilen yerlerden olduğu, iddianın ispat edildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığına dair yeterli araştırma yapılmadığını, idarece mahallinde yapılan tespit neticesinde herhangi bir imar-ihya olgusuna rastlanmadığını, davanın tümüyle reddedilmesi gerekmekle birlikte bu haliyle dava konusu taşınmazın bir kısmının davacılar adına tesciline, kalan kısmının Hazine üzerinde bırakılmasına karar verildiğini, bu durumda davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair hüküm kurulması gerektiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 28.10.2020 tarihli ve 2018/1834 Esas, 2020/804 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 4.040,58 m2 miktarında ham toprak vasfındaki 173 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 2006 yılında yapılan kadastro çalışmalarında senetsizden, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, emek ve para sarf edildiğinde ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğu açıklanarak, 03.07.2006 tarihinde Hazine adına tespit edildiği, tutanağa itiraz edilmeksizin 30.01.2007 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edildiği, davacıların, taşınmazın mirasbırakanları ... ...’ten kaldığını açıklayarak miras payları oranında iptal ve tescil isteğinde bulunduklarını, mirasbırakan ... ...’in mirasçılık belgesine göre, 16.01.1987 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak çocukları ...,, ... ile torunları , ..., ... ve ...’un kaldığı, murisin davada yer almayan dava dışı başka mirasçılarının da bulunduğu, davalı Hazine mirasbırakan ... ...’in terekesine göre 3. kişi durumunda olduğu, murisin ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olup, davacıların gerek dava dilekçesi, gerekse yargılama oturumlarındaki beyanlarına göre miras payları oranında iptal ve tescil isteğinde bulundukları, davacıların 3. kişi konumunda olan davalıya karşı sadece kendi miras payları oranında iptal ve tescil istemiyle açtıkları davada, dava şartı olan aktif dava ehliyetleri bulunmadığı, bu husus gözden kaçırılarak işin esasına girilmek suretiyle yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın daha önce, Beyşehir Sulh Hukuk Mahkemesinde açıldığını, yargılama sırasında dava dışı diğer mirasçılara davaya katılmaları veya vekaletname sunmaları gerektiği hususunda ihtarda bulunulduğunu, buna rağmen diğer mirasçıların davaya katılmadıklarını ve vekaletname de vermediklerini, Sulh Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verildiğini ve dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, yargılamaya Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilirken de dava dışı diğer mirasçılara davaya katılmaları gerektiği hatırlatmasına rağmen diğer mirasçıların davaya katılım sağlamadıklarını, yapılan inceleme ve araştırmalar sonucu davanın ispat edildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava kadastro öncesi nedene dayalı miras payına yönelik açılmış tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. ve 702. maddeleri gereğince, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte dava açılması gerekir. Buna göre ancak, bir mirasçı özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açabilirse de, mirasçı kendi açtığı böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya katılımlarının sağlanması, muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi suretiyle davanın yürütülmesi mümkündür. Öte yandan, bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için dava açması halinde mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmadığından davanın reddi gerekir. Böyle bir dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ve tereke temsilcisinin de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açtığı davaya icazet verip davayı devam ettirmesine olanak yoktur.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Eldeki davada davacılar dava konusu taşınmazın mirasbırakanları ...’ten kaldığını açıklayarak miras payları oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuş olup, bu durumda terekesi iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olan muris ...’in davacılar dışında mirasçılarının da bulunduğu anlaşıldığına göre, muris ... mirasçılarından olan davacıların, terekeye göre üçüncü kişi konumunda bulunan davalı aleyhine kendi paylarına yönelik açtıkları tapu iptali ve tescil davasının dinlenmesi hukuken mümkün bulunmamakta olup, miras payı oranında açılan iş bu davada aktif husumet ehliyetinin tamamlanma olanağı da bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 125,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
08.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.