"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; Marmaris ilçesi, Söğüt köyü 207 ada 64 parsel ile 385 ada 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazların zilyedi olduğu halde, kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine; taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki zilyetlikle iktisabı mümkün olmayan yerlerden olduğunu, taşınmaz üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyet yürütülmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26/12/2019 tarihli ve 2019/115 Esas, 2019/727 Karar sayılı kararıyla; zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile Muğla ili, Marmaris ilçesi, Söğüt Mahallesi 207 ada 64 parsel ile aynı yer 385 ada 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına olan tapusunun iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazların çevresi, eğimi, toprak yapısı ve bitki örtüsü itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olup, kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığını, raporun dava konusu taşınmazların vasfını ve imar ihya durumunu tespit etmekte yeterli olmadığını, dosya kapsamına göre davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27/10/2020 tarihli ve 2020/180 Esas, 2020/834 Karar sayılı kararıyla; dava konusu Marmaris ilçesi, Söğüt Mahallesi, 207 ada 64 ve 385 ada 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırları dışında kaldıkları, öncesi ve bitki örtüsü itibariyle orman sayılan yerlerden olmadıkları gibi, orman içi açıklık vasfında da olmadıkları, sürülüp ekilen tarım arazisi vasfında oldukları, eğimleri % 3-4 civarında olmakla orman ve toprak muhafaza karakteri taşımadıkları, amenajman planında ziraat ve iskan arazileri olarak gösterildikleri, kesinleşen sit haritasına göre üçüncü derece doğal sit alanında kaldıkları, üzerlerinde taşınır veya taşınmaz herhangi bir kültür varlığının bulunmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da kamu hizmetine tahsis edilen yerlerden olmadıkları, bulunabilen 1983, 1987 ve 1992 tarihli ... fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme ile elde edilen üç boyutlu görüntülere göre; 385 ada 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazların içerisinde ağaç bulunmadığı, ancak güney sınırlarında keşif sırasında da var olan maki ve ağaç formlarının aynı konumda oldukları, anılan tarihlerde de her iki taşınmazın bir bütün olarak tarım arazisi olarak kullanıldıkları, 207 ada 64 parsel sayılı taşınmaz üzerinde iki adet ağaç bulunduğu, keşif sırasında da var olan ağaç formlarının aynı konumda olduğu, anılan tarih itibariyle tarım arazisi (tarla) vasfı ile kullanıldığı, kadastro tespitlerinden geriye doğru 20 yıldan daha fazla bir zaman öncesinde imar ihyalarının tamamlanarak tarım arazisi haline getirildikleri, kadastro tespit gününe kadar aynı şekilde nizasız fasılasız malik sıfatıyla davacı ve davacının babası olan muris ... ... tarafından kullanılageldikleri, davacı ve babası ... ... yönünden, aynı kadastro çalışma alanı içinde belgesiz tespit miktarı engelinin bulunmadığı, bu kapsamda, TMK.nın 713/1 ve 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddelerinde belirtilen kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla mülk edinme koşullarının, dava konusu her üç parsel yönünden davacı lehine gerçekleştiği gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B.Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinde, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir."
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesinde, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
2863 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11. maddesinde; "Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının malikleri bu varlıkların bakım ve onarımlarını Kültür ve Turizm Bakanlığının bu Kanun uyarınca bakım ve onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirdikleri sürece, bu Kanunun bu konuda maliklere tanıdığı hak ve muafiyetlerden yararlanırlar. (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.) Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez." hükümleri düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.