"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından vekalet ücretine yönelik, davalı vekili tarafından ise işin esas yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin ise kabulü ile kararın kaldırılması suretiyle yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; kadastro sırasında davalı adına tespit ve tescil edilen çekişmeli 112 ada 11 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerinin murisine ait olup, muris adına 1936 tarihli vergi kaydı bulduğunu, murisin ölümü ile taşınmazın müvekkillerine kaldığını ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış, yargılama aşamasındaki beyanlarında, aynı taşınmaza yönelik olarak Mahkemenin 2000/78 Esas sayılı dosyasında yargılama yapıldığını, bu dosyanın kesin hüküm teşkil ettiğini, öte yandan somut olayda taraf teşkilinin tamamlanmadığını zira, elbirliği mülkiyetinde tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın kök murise ait olduğu, mirasçılardan birinin taşınmazda tek başına tasarruf yetkisi bulunmadığı, bu nedenle taşınmazın davalıya devrine ilişkin kadastro öncesi düzenlenen satış sözleşmesinin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 112 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile muris ... ...'ın mirasçılık belgesindeki mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama sonunda lehlerine dava değeri üzerinden hesap edilecek nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iştirak halindeki mülkiyette mirasçıların bir kısmı tarafından dava açılmasının mümkün olmadığı gibi açılan davaya diğer mirasçıların muvafakatinin sağlanması suretiyle devam edilemeyeceğini, davacı mirasçıların kendi payları oranında talepte bulunmalarının hukuken mümkün olmadığını, dava dilekçesinde, davacıların miras payları oranında tescil talep ettikleri halde, Mahkemece talep haricinde karar verildiğini, terekeye temsilci olarak ...'nun atandığını, Mahkemece 16. celsede davanın ... adına devamına karar verildiğini, bu kararın da usule uygun olmadığını, ... tarafından avukata verilen vekaletnamenin miras ortaklığı adına verilmediğini, dava konusu taşınmazın satım sözleşmesi ile satın alındığını ve müvekkilince kullanıldığını, bu kullanıma hiçbir müdahale olmadığını, davacıların 10 yıl gibi uzun bir süre müvekkilinin kullanımına itiraz etmediklerini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların kendi miras payları oranında adlarına tescil istemeleri karşısında, terekeye karşı üçüncü kişi konumunda bulunan davalı aleyhine tek başlarına genel mahkemede tapu iptali ve tescil davası açıp bu davayı sürdürme yetkileri bulunmadığı gibi, tüm mirasçılar (tereke) adına tescil istenilmediği için dava dışı mirasçıların davaya katılımlarının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığı halde yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu, ne var ki; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç bulunmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verilebileceği belirtilerek;
1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin reddine,
2-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile; Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/11/2017 tarih ve 2014/98 E.2017/606- K. sayılı kararının kaldırılmasına,
3- ...nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılan Yerel Mahkeme kararının yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisi ile;
Davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığından, davanın 6100 sayılı HMK'nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinin yerinde olmadığını, zira açılan davada mirasçıların miras payları oranında tapuya tescili talep edilip, kendisine ulaşılamayan mirasçılar için tereke temsilcisi atandığını, aksinin kabulü halinde, bir mirasçıya ulaşılamaması veya bir mirasçının kötü niyetli olarak muvafakat vermemesi halinde davada usulden ret kararı verilmesinin haksızlığa uğradığını düşünen iyi niyetli davacıların dava açma hakkını esastan etkileyen, hakkın özüne dokunan, davacıları cezalandıran bir uygulamaya sebep olacağını, usul kurallarının yanlış yorumlandığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir ... da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya ... olmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. İddiaya konu mamelekin tereke malı olmadığını ispat etmek külfeti ise TMK’nın 6. maddesi uyarınca iddia edene yüklenmiştir.
TMK'nın 702/2. maddesi, “Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerekir” hükmünü taşımaktadır. Ne var ki bu kural, uygulamada yumuşatılarak, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 11.10.1982 tarihli ve 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla, bir ortağın tek başına dava açabileceği; ancak, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir.
TMK'nın 702/2. maddesinde sözü edilen terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise, ortakların oy birliği ile karar vermeleri maddenin açık hükmü gereği olduğundan, tasarruf işlemi niteliğindeki tapu iptali ve tescil davasının tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir. Ne var ki, dava halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için yalnız kendi adına dava açarsa, bu dava dinlenemeyecektir. Böyle bir dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) olanak yoktur. Diğer bir anlatımla, öteki mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya yöntemine uygun biçimde muvafakatlerinin alınması, ya da miras ortaklığına bir mümessil tayin edilerek onun huzuru ile davaya devam edilmesi mümkün değildir ve davanın reddi gerekir. Aynı nedenle, tereke temsilcisi de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açmış olduğu davaya icazet verip davayı devam ettiremez. Yargıtayın yerleşik uygulaması ve öğretinin görüşü bu yöndedir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı 2001, C.1, s. 984 vd). ( aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (HGK) 16.03.2021 tarihli ve 2017/16-465 E.,2021/262 K. sayılı kararı)
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, davacıların kendi miras payları oranında adlarına tescil istemeleri karşısında terekeye karşı üçüncü kişi konumunda bulunan davalı aleyhine tek başlarına genel mahkemede tapu iptali ve tescil davası açıp bu davayı sürdürme yetkileri bulunmadığı gibi tüm mirasçılar (tereke) adına tescil istenilmediği için dava dışı mirasçıların davaya katılımlarının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığının anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.