"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : BUCAK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen 21/10/2020 tarihli, 2020/781 Esas ve 2020/641 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde (birleştirilen davada) davacılar tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar, mirasbırakanları ...'un davaya konu malik ve zilyet olduğu üç parça (249 ada 11- 257 ada 13 ve 21 parseller) taşınmazı bulunduğunu, bu üç parça yeri öldüğü tarihe kadar kendisinin zilyet ettiğini, taşınmazları murisleri ...'in ölümünden sonra mirasçılar arasında taksim yapmadıklarını, mirasçılardan bir kısmı ...'ten olduğu için anlaşamadıklarını, bu sebeple taksim yapılmadığını, bu tarlaların başında davalı ... bulunduğu için 2007 yılında kadastro çalışmaları sırasında üç parça yeri de kendi adına yazdırdığını, muris adına kasten yazdırmadığını ve kadastro yazımından sonra davalı ...'un kendi kardeşlerine ve...'den olma mirasçılarına taksim ederek vereceğini söylemesine rağmen bugüne kadar kendilerini oyaladığını, dava konusu 257 ada 21 parselin 45 dekarının davalı ...'un kayınpederi ...'den geldiğini, ancak 47 dönümden geri kalan 2 dönümün ise murislerinin ölümüne kadar zilyet edip kullandığı yer olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı ... üzerindeki tapu kaydının iptali ile payları oranında mirasçılar adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı ..., davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, dava konusu taşınmazların muris babaları ile ilgisinin bulunmadığını, söz konusu taşınmazları çok eski yıllardan bu yana kardeşleri ...'nin kendi nam ve hesabına ekip biçtiğini ve zilyet ettiğini, bu taşınmazları babalarının ölümünden önce ve sonrasında kardeşleri ...'nin kendi adına zilyet ettiği için de kadastro tespiti sırasında kardeşleri ... adına tespit gördüğünü ve askı süresi sonunda itiraz olmadığı için de adına tescil edildiğini, davalı ..., Kadastro Kanunu’nun 12/3.maddesi gereğince bu davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, dava konusu edilen taşınmazları vatani görevini ifa ettikten itibaren bugüne dek kendi adına malik sıfatı ile zilyet ettiğini, kadastro çalışmaları sırasında taşınmazların kendisi adına kayıt ve tescil edildiğinin davacı tarafça bilindiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bucak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.06.2017 tarihli ve 2017/182 E., 2017/144 Karar sayılı kararıyla; esas dava yönünden toplanan tüm delillerden davacının davasını ispat edemediği ve davalı kardeşine teklif ettiği yeminden vazgeçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine, birleştirilen dava yönünden ise, davaya konu taşınmazların kadastro tespitlerinin 27/03/2007 tarihinde kesinleştiği ve birleştirilen davada davacıların iş bu davayı 05/06/2017 tarihinde açmış oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacılar istinaf dilekçesinde özetle, asıl davada mahkeme gerekçesinin yasal olmadığını, birleştirilen davada davacılar yönünden 10 yıllık sürenin geçtiğinden bahisle ret kararının doğru ve yasal olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmişlerdir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 21.10.2020 tarihli, 2020/781 Esas ve 2020/641 Karar sayılı ilamı ile; (her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından usul ekonomisi göz önünde bulundurularak 2017/182 Esas sayılı dosyanın Bucak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/353 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş de; istinaf başvurucularının talepleri birbirini etkilemediğinden birleşen iş bu dosyanın tefrik edilerek 2020/781 Esasını aldığı belirtilerek) birleştirilen dava yönünden ilk derece mahkemesince 10 yıllık hakdüşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu gerekçesiyle davacıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde (birleştirilen davada) davacılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar temyiz dilekçesinde özetle, 10 yıllık sürenin geçtiğinden bahisle ret kararının doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. ” hükmünü içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (V.3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (IV.3.) no.lu paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, (birleştirilen davada) davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 21/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.