Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6144 E. 2023/2634 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, miras payının belirlenmesi ve davalı adına tescil hükmü kurulup kurulamayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece taksim iddiasının kabul edilmeyerek davanın kök muriстен intikal eden miras payı oranında hüküm tesisi doğru olmakla birlikte, mirasçı anne ölmüş olduğundan miras payının 1/3 üzerinden hesaplanması gerekirken 1/4 üzerinden hesaplanması ve kısmi iptal-tescil hükmüne rağmen edinme sebebini değiştirecek şekilde davalı adına da tescil hükmü kurulması hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının muris ...'ın mirasçıları olduğunu, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... Mahalle mevkii (Hane Önü) 146 ada 85 parsel sayılı taşınmazın 2010 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında muris ... adına tespit ve tescil edildiğini, esasında tarafların babası olan ...'a ait olan taşınmazın mirasçıları arasında yapılan taksimde 1/2 oranında davalı ve davacıya bırakıldığını, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/552 Esas, 2015/330 Karar sayılı dosyasıyla davacı ...'ın davalı ... ve dava dışı kız kardeşleri ... aleyhine açtığı davada Mahkemece, muris ...'ın mirasının 1/2 oranında ... ve ... 'a bırakıldığı, ... ve ... 'ın anneleri ...'a ölünceye kadar bakması karşılığında anne ... ve kız kardeş ...'ün miras haklarından ... ve ... lehine vazgeçtikleri, bu olgunun anılan dosyada davalı olan ... tarafından ikrar edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, 2014/552 Esas sayılı dosyada 146 ada 85 parsel sayılı taşınmazın dava konusu edilmediğini, ...'ın kadastro tespitinden sonra taşınmazı muvazaalı olarak davalıya devrettiğini, görünürdeki satış işleminin tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından iptal edilmesi gerektiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile terditli olarak öncelikle muris ...'ın terekesinin 1/2 oranında davacı ve davalıya taksim edildiği gerekçesiyle taşınmazın 1/2 hissesinin davacı adına tesciline, aksi takdirde ise muris ... ile davalı arasında mal kaçırma kastıyla muvazaalı olarak yapılan devir işlemi dikkate alınarak taşınmazın davacı adına yasal miras payı oranında tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiş 22.03.2019 tarihli ıslah dilekçesinde de; dava konusu 146 ada 85 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 16,38 m²'lik kısmının satın almaya dayalı olarak bu parselden ifrazı ile ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalan bölümün ise öncelikle 1/2 payının miras yoluyla gelen hak ve taksime dayanarak, olmadığı takdirde ise yasal miras payının muvazaa nedeniyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının böyle bir davayı açmasının 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 2. ve 3.maddelerine aykırı olduğunu, zira davacının daha önce ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/552 Esas, 2015/330 Karar sayılı kararıyla sonuçlanan davada ortak miras bırakan ...'tan miras yoluyla intikal eden taşınmazlardan kendisine ait olanlarını dava konusu ettiğini ve Mahkemenin kabul kararıyla da amacına ulaşarak kendisine ait taşınmazların tapularını aldığını, dava konusu 146 ada 85 parsel sayılı taşınmazın ise söz konusu davada yer almadığını, kaldı ki önceki davada verilen kararla amacına ulaşan ve istediği sonucu alan davacının ... bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, tarafları ve konusu aynı olan bir davanın ikinci kez açılmasının kesin hüküm nedeniyle mümkün olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde yer alan "davacı ...'in davalı ... ve dava dışı kız kardeşi ... aleyhine açtığı davada muris ...'ın mirasının 1/2 oranında Mehmet ve Eyüp'e bırakıldığı" şeklindeki ifadenin esasen murisin terekesinin paylaşıldığının kanıtlanması açısından son derece önemli olduğunu, dava dışı ... ile anne ...'nin hukuksal durumunun eldeki dava ile açıklamanın mümkün olmadığını, ikrarın her zaman kabul anlamına gelmediğini ve bağlayıcılığının bulunmadığını, bu nedenle eldeki davanın önceki Mahkeme kararına özgülenmesinin hukuk mantığıyla örtüşmediğini, davacının muris muvazaasına dayalı olarak açtığı davanın da yasal dayanaktan yoksun olduğunu, yürürlükteki mevzuat hükümlerinin böyle bir dava açılmasına izin ve onay vermediğini, Yüksek Mahkemenin emsal kararlarının da bu yönde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.02.2020 tarihli ve 2017/294 Esas, 2020/98 Karar sayılı kararıyla; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/552 Esas, 2015/330 Karar sayılı dosyasında muris ...'ın mirasının 1/2 oranında Mehmet ve Eyüp'e bırakıldığı, anne ... ve ...'in miras haklarından vazgeçtikleri, ...'in de ikrarıyla davanın kabulüne karar verildiği, dava konusu taşınmazların öncesinde tarafların babaları ...'a ait olduğu, babalarının vefatından sonra tarafların bir araya gelerek taksim anlaşması yaptıkları, tarafların kardeşi ...'in herhangi bir hak talebinde bulunmadığı, tüm yerlerin davacı ile davalı ... arasında her biri yarı yarıya olacak şekilde taksim edildiği, davacının dava konusu yerlerde ½ oranında hak sahibi olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... Mahalle mevkii 146 ada 85 parsel sayılı davalı adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile fen bilirkişisi ... tarafından hazırlanan 05.12.2018 havale tarihli raporda A harfi ile kırmızı renkli gösterilen 16,38 m² alanın ifrazı ile ayrı bir parsel oluşturmak suretiyle davacı adına kayıt ve tesciline, dava konusu taşınmaz üzerinde ifraz edilen kısmın dışında kalan 400.33 m² alanın ½ hissesinin davacı adına, 1/2 hissesinin davalı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin yeni bir araştırma yapmadan ve bağlayıcılığı ile emsal olma niteliği bulunmayan ... Asliye Hukuk Mahkemesi kararını referans alarak karar verdiğini, bu kararın eldeki dava açısından ölçek olamayacağını, açılan dava muvazaa iddiasına dayalı olduğuna göre yargılamanın bu konu üzerinde yoğunlaştırılması gerektiğini, önceki davada yapılan hiçbir işlemin muvazaa iddiasıyla alakalı olmadığını, davanın niteliği gereği normal bir tapu iptali ve tescil davası gibi karar verilmesinin imkansız olduğunu, Mahkeme kararının gerekçesinde sık sık taksim sözleşmesinden bahsedilmesine rağmen dosya içerisinde buna ilişkin herhangi bir yazılı belge bulunmadığını, geçerli bir taksim sözleşmesinden bahsedebilmek için tüm mirasçıların katılımıyla yapılan yazılı bir metin bulunması gerektiğini, ayrıca İlk Derece Mahkemesi kararında birinci talebin hangi gerekçelerle kabul edildiğinin somut şekilde açıklanmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.02.2021 tarihli ve 2021/131 Esas, 2021/138 Karar sayılı kararıyla; fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün davacı tarafından üçüncü kişiden satın alındığı hususu keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişilerin beyanlarıyla sabit olup, bu bölüme yönelik tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı; çekişmeli taşınmazın geriye kalan bölümüne yönelik istinaf incelemesinde ise İlk Derece Mahkemesince, kök muris ...'tan intikal eden tüm taşınmazların davacı ile davalı arasında yarı yarıya olacak şekilde taksim edildiği, dolayısıyla da davacının çekişmeli taşınmazda 1/2 oranında payının bulunduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; varılan sonucun dosya kapsamına uygun olmadığı zira, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/552 Esas, 2015/330 Karar sayılı kesinleşmiş kararının muristen intikal eden diğer taşınmazlara ilişkin olup, eldeki dosya açısından kesin hüküm oluşturmadığı, her iki dosyadaki parseller ve nitelikleri farklı olduğundan önceki Mahkeme kararının güçlü delil olma özelliği de bulunmadığı, kural olarak; paylaşıma dayanan tarafın paylaşımın varlığını, paylaşım tarihini, paylaşıma bütün paydaşların veya yetkili temsilcilerinin katıldıklarını, paylaşımda paydaşlara verilen paylar ile bunların akıbetlerini, hangi paydaşa hangi taşınmazın verildiğini kanıtlamakla yükümlü olup, somut olayda; davacı tarafın, davaya konu taşınmazın mirasçılar arasında yapılan taksimde 1/2 paylı olarak kendisine ve davalı kardeşine düştüğünü iddia etmekte iken, davalı tarafın çekişmeli taşınmaz üzerinde baba evinin bulunması ve annesinin halen bu evde oturuyor olması nedeniyle kadastro tespitinin annesi adına yapıldığını ileri sürdüğü, davalı tarafın savunmasının hayatın olağan akışına ve yöresel adetlere uygun olduğu gibi mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların da beyanlarında davaya konu taşınmaz üzerindeki evde tarafların annesinin oturuyor olması sebebiyle tespitin anne üzerine yapıldığını belirttikleri, her ne kadar davacı taraf, bilgisi olmadığından dolayı davaya konu taşınmazın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/552 Esas, 2015/330 Karar sayılı dosyasında dava konusu edilmediğini ileri sürmekte ise de, çekişmeli taşınmaz üzerinde tarafların baba evinin bulunduğu ve buranın hemen bitişiğinde de davacının üçüncü kişilerden satın aldığı kendisine ait evin olduğu düşünüldüğünde, davacının çekişmeli taşınmazın annesi adına tespit edildiğini bilmemesinin düşünülemeyeceği, bu durumun, çekişmeli taşınmazın bilinçli olarak önceki dosyada dava konusu edilmediği sonucunu doğurmakta olup, dava konusu taşınmazın mirasçılar arasında yapılan paylaşımda 1/2 paylı olarak taraflara düştüğünü iddia eden davacının bu iddiasını ispatlaması gerektiği, dava dışı parsellere ilişkin olarak verilen, dolayısıyla da eldeki dosya açısından kesin hüküm ya da güçlü delil olma özelliği bulunmayan önceki Mahkeme kararı dışında davacının bu iddiasını ispatlayan herhangi bir kanıt ya da beyanın dosya kapsamında yer almadığı, dolayısıyla; davacının öncelikli talebi olan 1/2 payın adına tesciline yönelik davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, ne var ki; dosya kapsamından, dava konusu taşınmazın mirasçılar arasında yapılan taksimde tespit maliki olan tarafların annesi ...'ye düştüğü de ispatlanamamış olup, tanık ve bilirkişi beyanlarına göre taşınmaz üzerindeki evde oturuyor olması sebebiyle ve kendisinin talebi üzerine kadastro tespitinin tarafların annesi ... adına yapıldığının anlaşıldığı, sonuç itibariyle; tarafların annesi adına yapılan tespitin taksime dayalı olarak değil kendisinin beyanı ve taşınmaz üzerindeki evde oturuyor olması sebebiyle yapıldığının sabit olduğu, çekişmeli taşınmazın taksimen anneye düştüğüne yönelik herhangi bir iddia ve ispatın da bulunmadığı, bu durumun ... bu taşınmaz yönünden mirasçılar arasında yöntemine uygun şekilde yapılmış bir taksim veya pay devri bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın diğer taşınmazlarla ilgili olarak yapılan taksimin dışında bırakıldığını gösterdiği, dolayısıyla, kadastro tespit tarihi itibariyle davacının çekişmeli taşınmazda muris ...'dan intikal eden miras payı bulunmakta olup, davacının terditli talebinin de söz konusu miras payına yönelik olduğu, buna karşılık; kadastro tespitinin kesinleşmesinin üzerinden yaklaşık altı ay geçtikten sonra dava konusu taşınmazın tarafların anneleri olan tespit maliki ... tarafından oğlu olan davalı ...'e satılarak tapuda kayden devredildiği, davalı ... ile annesi ...'nin ölene kadar birlikte aynı evde yaşadıkları sabit olup keşifte ve duruşmada dinlenen tanık ve yerel bilirkişilerin de, tapuda yapılan sözkonusu satış işleminin gerçek bir satış olduğunu somut ve tereddütsüz şekilde doğrulamadıkları, nitekim, yakın akrabalık ilişkisi nedeniyle davalı ...'ün tapu kaydına güvenerek iyiniyetle taşınmaz iktisap eden kişi konumunda olduğu ve TMK'nın 1023.maddesinde yer alan tapu siciline güven ilkesinden yararlanabileceğinin de söylenemeyeceği, hal böyle olunca kök muris babası ...'dan davacıya intikal eden miras payıyla sınırlı olarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği ancak davacının talebinin babasından kendisine kalan miras payına ilişkin olup, kadastrodan sonra vefat eden annesinden kalan miras payına yönelik açılmış herhangi bir davası bulunmadığına göre; sadece babadan kalan 1/4 miras payının davacı adına tesciliyle yetinilerek geriye kalan payların davalı üzerinde bırakılması gerektiğinden bahisle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davacıya babasından kalan 1/4 miras payıyla sınırlı olarak davanın kısmen kabulüne, ... ili ,... ilçesi, ... köyü 146 ada 85 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 05.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile kırmızı renkle gösterilen 16,38 m2 lik kısmın ... bu taşınmazdan ifraz edilerek aynı ada ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline, ifraz edilen kısmın dışında kalan 400.33 m² bölümün 1/4 payının davacı ..., 3/4 payının ise davalı ... adına tapuya tesciline, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/552 E. -2015/330 K. sayılı ilamından miras paylarının davacı ve davalı lehine 1/2 şeklinde intikal ettiğinin kabul edildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek onanıp kesinleştiğini, taksim olgusunun Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/552 E., 2015/330 K. sayılı kararda kabul edilmesine rağmen ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin kararında yer alan ''davacının çekişmeli taşınmazın annesi ... adına tespit edildiğini bilmemesi düşünülemez'' şeklindeki kabulünün de hatalı olup dava konusu taşınmazın bilinçli olarak değil bilinemediği için 2014/552 E. sayılı dosyada dava konusu edilemediğini, öte yandan taşınmazın kök muristen geldiğinin kabul edilmiş olması karşısında Mahkemenin kısmen kabul kısmen ret kararı doğru olsa dahi muris ...'dan intikal eden miras payı 1/3 olması gerekirken 1/4 şeklinde hüküm kurulmasının da isabetsiz olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava ; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

2.4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3.... Medeni Kanunu'nun “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde; “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.''

Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır.

Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.

4.3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

5.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesinde; "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.''

6.4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemeleri yer almaktadır.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı vekilinin hükmolunan miras payı oranına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Bölge Adliye Mahkemesince taksim iddiası kabul edilmeyerek davanın kök muris ...'tan intikal eden miras payı oranında hüküm tesisi doğru ise de muris ...'ın mirasçılarından, tarafların annesi, ...'ın dava tarihinde ölü olduğu nazara alındığında 1/3 miras payı üzerinden kabul kararı verilmesi gerekirken davacının talebinin babasından kendisine kalan miras payına ilişkin olup, kadastro tespitinden sonra vefat eden annesinden kalan miras payına yönelik açılmış herhangi bir davası bulunmadığı bu nedenle sadece babadan kalan 1/4 miras payının davacı adına tesciliyle yetinilmesi gerektiğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

3.Kabule göre de; kısmen iptal-tescil hükmü kurulduğunda kalan payın davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, edinme sebebini değiştirecek şekilde davalı yönünden de tescil hükmü kurulması hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine.

2.Davacının değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazları ile re'sen gözetilen yukarıdaki 3. no.lu bentte belirtilen nedenle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.