Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6174 E. 2023/1655 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından kadastro öncesi zilyetliğe dayalı olarak Hazine adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ve kendi adına tescili istenmesine karşı Hazine'nin taşınmazın terk edildiğini ve iktisaba elverişli olmadığını iddia etmesiyle oluşan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının yirmi yılı aşkın süredir taşınmaz üzerindeki nizasız, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyetliğini ispatladığı, taşınmazın dava konusu kadastro çalışmasından önce imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirildiği ve davacının zilyetliğinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen koşulları taşıdığı gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... Müdürlüğü tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; ... ili,Ürgüp ilçesi,Taşkınpaşa köyünde 2008 yılında yapılan kadastro çalışmalarında kendisine ait murislerinden intikal eden hali hazırda üzerinde 50-60 yıllık bağ çubukları ile kayısı ağaçları olan bağ vasfındaki taşınmazının yanlışlıkla davalı Hazine adına 113 ada 287 parsel adı altında tapulandığını belirterek Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; taşınmazın iktisaba elverişli olmadığını, davacının zilyet ve tasarrufunda iken 1978 yılında terk edildiğini ve ara verildiğini, 2008 yılındaki kadastro çalışmaları neticesinde Kadastro Kanunu'nun 18. maddesi gereğince ham toprak vasfıyla Hazine adına tescil edildiğini, 12.08.2015 tarihinde yapılan tespitte dava konusu taşınmazın boş olduğu ve kullanılmadığının tespit edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli ve 2018/12 Esas, 2019/341 Karar sayılı kararıyla; Mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık anlatımlarına göre taşınmazın nizasız ve fasılasız olarak 30 yılı aşkın bir süredir bağ vasfında davacının zilyetliğinde bulunduğunu, davacının kadastro tutanaklarının aksine zilyetliği terk etmediğinin tanık beyanları ve ziraat bilirkişisince yapılan ağaç ve omca yaşlarının tespiti ile kanıtlandığını, keşifte yapılan tespit ve gözlemlerde de taşınmazın hozan olmadığının görüldüğünü bu itibarla davacının kadastrodan evvel 20 yıl boyunca nizasız, fasılasız zilyetliğini sürdüğünü ispat ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 13/02/2020 tarihli ve 2020/44 Esas, 2020/108 Karar sayılı kararıyla; Mahkeme tarafından dava konusu taşınmaza komşu 284-286-288 parsel sayılı taşınmazlara ait tapu kayıtları ile kadastro tutanakları getirtilmesini, dosyanın jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye tevdi edilerek, dosyada mevcut hava fotoğraflarının incelenmesi suretiyle; taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini, ayrıca çekişmeli taşınmaz üzerinde bulunan bağ omcalarının ve kayısı ağaçlarının tespit tarihi itibariyle mevcut olup olmadığını açıklayan rapor düzenlettirilmesi gerektiği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 12/11/2020 tarihli ve 2020/74 Esas,2020/328 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık anlatımlarına göre taşınmazın nizasız ve fasılasız olarak 30 yılı aşkın bir süredir bağ vasfında davacının zilyetliğinde bulunduğunu, davacının kadastro tutanaklarının aksine zilyetliği terk etmediğinin tanık beyanları ve ziraat bilirkişisince yapılan ağaç ve omca yaşlarının tespiti ile kanıtlandığını, keşifte yapılan tespit ve gözlemlerde de taşınmazın hozan olmadığının görüldüğünü hava fotoğraflarının incelenmesi sonucu tanzim edilen fotogrametri ve jeodezi mühendisi bilirkişi raporuna göre de taşınmazın 1976, 1992 ve 2005 yıllarında da ağaç ve asma dikili olduğunu, sınırlarının muayyen olduğu ve imar ve ihya edildiğinin belirlendiğini, dava konusu taşınmaza komşu olan 113 ada 284, 286 ve 288 parsellerde kayıtlı taşınmazların tamamının bağ vasfında olup, aynı kadastroda başka gerçek kişiler üzerine tespit edilmesinden, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrafunda olması gereken yerlerden olmadığını, davacının kadastronun yapıldığı 2008 yılından evvel 20 yıl boyunca nizasız, fasılasız zilyetliğini sürdüğünü ispat ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

D. İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine temsilcisi; zamanaşımı süresinin dolduğunu, kadastro tespitinde geçen hususlara yargılama sırasında dikkat edilmediğini, yoruma dayalı bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulduğunu, nizalı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup olmadığının yöntemince araştırılmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

E. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24/03/2021tarihli ve 2021/274 Esas, 2021/308 Karar sayılı kararıyla; dava ve istinafa konu taşınmaz üzerinde tespit tarihinde zilyet davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği, mahkemece yapılan keşif, uygulama ve toplanıp değerlendirilen delillerle belirlendiği gerekçesiyle davalı Hazinenin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Müdürlüğü temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C.Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu'nun 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince davalıdan harç alınmasına yer olmadığına,

20.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.