"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yüksekova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Hakkari ili, Yüksekova ilçesi, Altınoluk köyünde kain 119 ada 49 parsel sayılı taşınmazın davacı ve ailesi tarafından 100 yılı aşkın süredir kullanıldığını, ancak 2013 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında yanlışlıkla davalı Hazine adına tespitin yapıldığını ileri sürerek, dava konusu 119 ada 49 no.lu parselin Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın 1963 yılında yapılan toprak tevzii çalışmaları sonucunda 53 nolu Toprak Tevzii Komisyonunca mera olarak tespit edildiğini, kadimden beri mera vasfında olduğunu, dava konusu yerin Toprak Tevzi Komsiyonunun 55 numaralı parselinden revizyon gördüğünü, 1967 tarihli Toprak Tevzi Komisyonunca düzenlenen tablendigatif tutanağında, çekişmeli taşınmazların köyün orta malı mer'a olduğunun bildirildiğini, dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın Devletin hüküm tassarrufu altında olan yerlerden olmadığı, yapılan ... fotoğrafları incelemesinde dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları öncesinde çayır ve biçenek olarak kullanıldığının ispat edildiği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacı tarafın dava konusu taşınmaz üzerinde uzun zamandan beri zilyet olduğu iddiasını vergi kayıtlarıyla ispat etmesi, eklemeli zilyetliğe dayandığı takdirde önceki zilyetlerden kendisine kadar olan devirleri somut belgelere dayandırması gerektiğini, davacının aynı çalışma alanı içinde zilyetlikle iktisap ettiği taşınmaz olup olmadığının araştırılmadığını, Hazine aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 46/1. maddelerinde açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, kadastro tespit tarihi esas alınarak kazanım şartlarının değerlendirilmiş olmasının yasaya uygun olmadığı, ancak sonucu itibari ile doğru olan kararın gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacı tarafın dava konusu taşınmaz üzerinde uzun zamandan beri zilyet olduğu iddiasını vergi kayıtlarıyla ispat etmesi gerektiğini, TMK. m. 713 ve Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki şartların gerçekleşmediğini, davacı tarafın eklemeli zilyetliğe dayandığı takdirde önceki zilyetlerden kendisine kadar olan devirleri somut belgelere dayandırması gerektiğini, davacının aynı çalışma alanı içinde zilyetlikle iktisap ettiği taşınmaz olup olmadığının araştırılmadığını ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
2. Aynı Kanunun 46. maddesinde, "– Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanunun 37 nci maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre ... iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur.
Hazine adına tescil edilmiş taşınmaz mallardan iskan suretiyle veya toprak tevzii suretiyle verilen yerler (işlemleri tamamlanmamış olsa dahi) başka bir şart aranmaksızın, hak sahipleri adına tespit ve tescil olunur. Bu şekilde hak sahipleri adına tespit ve tescil işlemleri gerçekleşinceye kadarki süre içinde evvelce tahakkuk ettirilenler de dahil olmak üzere ecrimisil alınmaz.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, Hazinenin mülkiyetinden çıkmış bulunan veya amme hizmetine tahsis edilen taşınmaz mallar hakkında bu madde uygulanmaz.
İlgililerin, daha önce kadastrosu yapılan yerlerde bu maddeye dayanan talep ve dava ..., bu Kanunun yürürlüğe girmesi tarihinden itibaren 2 yıl geçmekle düşer." düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Davacı irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, dava konusu 119 ada 49 parselin Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile kendi adına tescilini talep etmiştir. Dava konusu taşınmazın 1963 yılında yapılan toprak tevzii çalışmaları sonucunda 53 numaralı Toprak Tevzii Komisyonunca 11 parsel sayılı taşınmazın ifrazıyla 53, 54, 55 ve 56 sayılı parsellerin oluştuğu, 55 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiği, dava konusu 49 parselin ise 55 sayılı parselden revizyon gördüğü anlaşılmıştır.
2. Davacı vekili, dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın, davacı ve ailesi tarafından 100 yılı aşkın süredir kullanıldığını, davacının babasının ve dedesinin dava konusu yeri ekip biçtiğini iddia etmiştir. Ancak Mahkemesince dava konusu taşınmazın davacıya ne şekilde intikal ettiği (satış, bağış vb.) hususu yeterince açıklattırılmamıştır. Diğer yandan dava konusu taşınmazın davacının babasından ve dedesinden
intikal ettiği iddia edildiğinden davacının babası ve onun murisi adına aynı bölgede belgesiz zilyetlik yoluyla tespit veya tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı araştırılmadan sonuca gidilmiştir.
3. Dava konusu taşınmazın kadastro tutanağında, tespit tarihi itibariyle ... oğlu ... ... tarafından tarla olarak kullanıldığı belirtilmiştir. Kadastro tutanağındaki tespit ile davacının iddiası çelişkili olmasına rağmen, Mahkemece bu çelişki giderilmemiştir.
4. Dava konusu taşınmazın 1963 yılında yapılan toprak tevzii çalışmaları sonucunda 53 numaralı Toprak Tevzii Komisyonunca Hazine adına tescil edildiği anlaşıldığından, dava konusu taşınmaza ilişkin zilyetlik koşullarının 1963 tarihinden önceye göre tespit edilmesi gerekir. Ancak mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların yaşları itibariyle, 1963 yılından önceki zilyetlik durumunu açıklayabilmeleri mümkün değildir. Mahkemece hüküm vermeye elverişli inceleme ve araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır.
5. Hal böyle olunca, yaşları itibariyle 1963 yılından geriye doğru zilyetlik koşullarını bilebilecek mahalli bilirkişilerin tespit edilmesi, bundan sonra mahalli bilirkişilerle yeniden keşif yapılarak davacının ve murislerinin zilyetliğinin hangi tarihte başladığı, zilyetliğin sürdürülüş süre ve şekli, davacıya ne şekilde intikal ettiği (satış, bağış, taksim v.b.) hususlarının kadastro tutanağındaki ... oğlu ... ... tarafından tarla olarak kullanıldığı yönündeki tespitde gözetilerek ayrıntılı olarak açıklattırılması, davacının babası ve dedesi adına aynı bölgede belgesiz zilyetlik yoluyla tespit veya tescil edilen taşınmaz miktarının Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki 40-100 dönüm sınırlandırmasını aşıp aşmadığının tespit edilmesi, bundan sonra dosyadaki tüm deliller yeniden değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi taşınmazın aynına ilişkin davalarda beyanda bulunacak kişilerin keşif mahallinde dinlenmesi gerekirken, kadastro tutanak bilirkişinin duruşmada dinlenmesi de isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz eden Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.