"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hendek 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; Hendek ilçesi, ... köyü 124 ada 4 parsel sayılı taşınmazın annesi ... ...'e ait olduğunu, ancak kadastro çalışmaları sırasında davalının kendi adına yazdırdığını bildirerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki mirasçılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediğini, 29/12/1988 tarihli sözleşmeden de anlaşılacağı üzere kardeşler arasında babalarından kalan taşınmazları böldüklerini, dava konusu taşınmazın kendisine kaldığını, sözleşmedeki taşınmazın ise davacıya kaldığını bildirerek kardeşler arasındaki paylaşımdan dolayı davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının muristen kalan yerleri taksim sözleşmesi doğrultusunda aldığı, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve dinlenen tanık anlatımlarına göre ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin Bölge Adliye Mahkemesinin ortadan kaldırma gerekçesi olarak belirttiği unsurları gerekçeli kararında dikkate almadığını, ilk beyanları ile ikinci beyanları birbirine tamamen zıt olan tanıklar ... ile ... ...'un müvekkili aleyhine olan ifadelerinin Mahkemece hükme esas alınmaması gerektiğini, her iki tanığın da güvenilirliğini yitirdiğini, ortak muris ... ...'in, eşinin ölümünden sonra kendisinin sağlığında dava konusu yeri davalıya verdiği, bu yerin karşısında bulunan yeri da davacıya verdiği şeklinde ifade kullandığını, bahse konu ve hukuken geçersiz olan senet metninde ... ...'in imzasının bulunmadığını ve adının da geçmediğini, müvekkilinin her ne kadar muris babası vefat ettikten sonra, kendisinden miras kalan taşınmazların taksimi konusunda senet imzalamış ise de davalının senet tanzim edilirken askerde oluşu ve üzerinde imzasının bulunmaması, ayrıca müvekkilinin babadan miras kalan hangi yerleri aldığı, taksimatın ne şekilde yapıldığı senet içeriğinden anlaşılamadığından geçerli olmadığını, senedin tüm mirasçılar tarafından da imza edilmediğini, davalı lehine vekalet ücreti olarak 20.305,50 TL'ye hükmettiğini, ret kararı mevcut haliyle kesinleştiği takdirde davacının payına tekabül eden meblağ esas alınmak suretiyle avukatlık ücreti hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığını, bu suretle de Mahkeme kararının müvekkili lehine ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Mahkemenin 14/03/2018 tarihli, 2017/13 Esas 2018/130 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge adliye mahkemesinin 04/04/2019 tarih, 2018/1441 Esas 2019/472 Karar sayılı ile hükmün "Mahkemece hükme esas alınan 29/12/1988 tarihli "menkul ve gayrımenkul taşınmaz mallar için senettir" başlıklı belge tüm mirasçılar arasında düzenlenmediğinden ve tüm mirasçılar dava konusu sözleşmeye katılmadığından geçerli bir taksim sözleşmesi niteliğinde olmadığı, ancak Kadastro Kanunu'nun 15/3. maddesi hükmüne göre iştirak halinde mülkiyet hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde, iştirakçilerden biri veya bir kaçının belirli bir taşınmaz maldaki hissesinin diğer iştirakçilere devir ve temliki; tapulu taşınmaz mallarda yazılı, tapusuzlarda ise her türlü delille ispat edilebileceği, bu nedenle tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delilleri toplanıp birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği, ayrıca davacı, dava konusu taşınmazın ortak miras bırakanları anneleri ... ...'ten miras yoluyla intikal ettiğini ve henüz tüm mirasçılar arasında taksim yapılmadığını açıkladığına göre, eldeki davada maliki bulunduğu paylara yönelik olarak ancak kendi miras payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunabileceği, hal böyle olunca, dava mirasçılar arasında görüldüğünden davacının iptal ve tescil isteğinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların babaları ...'ın 1990 yılında vefatından sonra anneleri ... tarafından murislerinden intikalen gelen taşınmazların çocuklar arasında paylaştırıldığı, bu paylaşımda anne ...'nin herhangi bir pay almadığı, taşınmazların bu paylaşıma göre kullanılmaya başladığı, 2005 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında da davalı ... adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmakla yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, davacının vekalet ücretine ilişkin istinaf sebepleri incelendiğinde; dava dilekçesinde dava değerinin 10.000,00 TL olarak bildirildiği, yapılan keşif sonrası davacı vekilince 13/03/2018 tarihli dilekçe ile dava değeri 50.240,16 TL olarak bildirildiği ve bu miktar üzerinden noksan peşin harcın ikmal edildiği görülmekle bu miktar üzerinden vekalet ücreti hesaplanması gerekirken harçlandırılmayan 172.163,16 TL değer üzerinden vekalet ücreti hesaplamasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf taleplerinin reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderine ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak,
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu'na göre hesaplanan 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 836,50 TL'den mahsubu ile fazla alınan 782,10 TL'nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap edilen 7.331,22 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekil ile temsil edilen davalı ...'e verilmesine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 6. maddesi şöyledir: "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi şöyledir: "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucu 124 ada 4 parsel sayılı 257,64 metrekare taşınmaz 3 katlı kargir ev, ahşap ev, ahır ve fındıklık senetsizden irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcını temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27/03/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.