"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : SİLİVRİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen davalılar ..., ..., ..., ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının hak düşürücü süre nedeniyle ve davalı hazine yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda istinaf talebinin esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, İstanbul ili, ..... ilçesi, ...... köyü, 1094 ve 1495 parselde kayıtlı taşınmazların tarafların ortak mirasbırakanı ...'ın öldüğü tarih olan 05.02.1970 tarihine kadar zilyetliğinde olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında ...'ın mirasçılarından olan ölü oğlu...'in eşi ve çocuklarının kendi miras hisseleri olan 1/6 hisseyi ...'ın bir diğer mirasçısı olan ...'a köy senedi ile sattıklarını, davacıların murisi olan...'nın ise ...'dan kendisine intikal eden 1/6 hisseyi ...'a satmamasına rağmen satış işlemi yapılmış gibi ... adına tescil edildiğini, Silivri Tapu Müdürlüğünün ise gerekli özeni göstermediği için hak kaybına yol açtığını ileri sürerek, davalılar adına kayıtlı olan taşınmazlarda davacılar murisi... ...'a ait olan 1/6 payın iptali ile davacılar adına miras hisseleri nispetinde tapuya kayıt ve tesciline, tapu iptal ve tescil talebinin kabul edilmemesi halinde şimdilik 5.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara miras hisseleri nispetinde ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar vekili, taşınmazların kadastro tespitlerinin davalıların mirasbırakanı olan ... adına yapıldığını, ortak mirasbırakan ... mirasçıları adına yapılmış bir tespit ve tescil bulunmadığını, kaldı ki dava konusu taşınmazlardan 1495 parsel sayılı taşınmazın davalılarca satıldığını, taşınmazın maliki olmadıklarını, kendilerine tapu iptal ve tescil talebinin yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili, davanın öncelikle zamanaşımı, hükdüşürücü süre ve husumet yönünden reddine ayrıca davanın esası yönünden de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.02.2018 tarihli ve 2017/116 Esas, 2018/94 Karar sayılı kararıyla; iddianın dayanağının tespit öncesi hukuki sebep olduğu, somut olayda davanın 10 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 17/04/2017 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davalılar ..., ..., ..., ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine, kök muris ... adına veya ... mirasçıları veya davacıların murisi... adına bir tespit ve tescil bulunmadığı, davacıların murisi...'nın taşınmazların mülkiyetini kazanmadığı gerekçesiyle tazminat isteminin reddine, gerekli özeni göstermediği gerekçesiyle Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilmişse de, somut olayda davalılar murisi adına oluşan tapunun kadastro tespiti ile oluştuğu ve 3402 sayılı Kanun'a göre kesinleştiği, tapu iptal ve tescil ve buna bağlı tazminat talebinin taşınmaz malikine yöneltilmesi gerektiği, husumetin Tapu Müdürlüğüne yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davalı hazine yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; her ne kadar kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 maddesi hükmüne göre 10 yıllık hak düşürücü süre gerçekleşmiş ise de Silivri ilçesi, Büyükkılıçlı köyü 248, 786, 787, 844, 905, 1091, 1094, 1095, 1202, 1203, 1322, 1327, 1495, 1805, 1806 parsel sayısında kayıtlı taşınmazların vefat ettiği tarihe kadar murisin tasarrufunda olduğunu, bu taşınmazlardan davaya konu olan 1094 ve 1495 parsel ile Silivri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/87 Esas sayılı dosyasına konu olduğunu, 905, 1091 ve 1095 parsel sayılı taşınmazlar dışında kalan diğer taşınmazların tamamının kadastro uygulaması esnasında muris ... adına tescil edildiğini, müşterek murisin 05/02/1970 tarihinde vefatından sonra da tüm mirasçılar tarafından kiraya verme (icar) vs. suretiyle tüm taşınmazların gelirinden birlikte istifade edildiğini, kadastro tutanaklarının kesinleştiği 17/04/1979 tarihinden sonra da davanın açıldığı tarihe kadar taşınmazların tamamının tüm yasal mirasçılar tarafından kullanılmaya devam edildiğini, davalıların kadastro tespiti sırasında taşınmazın diğer tespiti yapılan taşınmazlarda olduğu gibi murise ait olduğuna dair beyanda bulunmaları gerekirken kasıtlı bir şekilde kendi adlarına tespit ve bu şekilde kesinleşme sağladıktan sonra, açılan davaya karşı hak düşürücü sürenin dolmuş olduğunu ileri sürmelerinin Medeni Kanun'nun 2. maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ileri sürerek hükmün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 17.02.2021 tarihli ve 2020/240 Esas, 2021/260 Karar sayılı kararıyla, davacıların kök muristen intikal hukuksal nedenine dayanmasına, tutanağın kesinleştiği 16/04/1979 tarihi ile dava tarihi olan 17/04/2017 tarihi arasında 10 yıldan fazla zaman geçmesine, davacıların... ...'ın bir kısım mirasçısı olması nedeniyle tereke adına dava açmak için aktif husumet ehliyetlerinin bulunmamasına, davalı ... Müdürlüğüne husumet yöneltilemeyeceğine göre, davalılar ..., ..., ..., ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine, davalılar ..., ..., ..., ... aleyhine açılan tazminat talebinin reddine, davalı hazine yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.(1) maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesindeki taleplerin tekrarı ile ret kararının bozulmasını talep etmiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile terditli olarak tazminat istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bu sürenin hak düşürücü niteliğinde olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile Mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği tartışmasızdır.
3.3. Değerlendirme
Kadastro sonucunda İstanbul ili, .... ilçesi, ...... Mahallesi 1094 parsel sayılı 1.950,00 metrekare yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın zabıt kayıtları dayanak gösterilerek 27/12/1976 tarihli kadastro çalışmalarında ... adına tespit edildiği, kadastro tutanağına itiraz eden Mal Müdürlüğü’nün itirazdan vazgeçmesi üzerine taşınmazın 16/04/1979 tarihinde kesinleşen tutanağa göre komisyon kararıyla ... adına tapuya tescil edildiği, 16/06/2016 tarihinde davalılara intikal ettiği ve halen davalıların elbirliği mülkiyetinde olduğu anlaşılmıştır. 1495 parsel sayılı, 9.300,00 m² yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın zabıt kayıtları ve ...'dan ...'a satılıp zilyetliğinin teslim edildiğine ilişkin 30/09/1973 tarihli köy senedi dayanak gösterilerek ... adına tespit edildiği, kadastro tutanağına itiraz eden Mal Müdürlüğü’nün itirazdan vazgeçmesi üzerine taşınmazın 16/04/1979 tarihinde kesinleşen tutanağa göre komisyon kararıyla ... adına tapuya tescil edildiği, 16/06/2016 tarihinde el birliği mülkiyeti ile davalılara intikal ettiği, bilahare 19/07/2016 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye satıldığı, davanın 17.04.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, Bölge Adliye Mahkemesince dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 13.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.