Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6327 E. 2023/1896 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kadastro öncesi satış senedi ile satın alındığı iddia edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve kendi adına tesciline karar verilmesi talebiyle açılan davada, davacının zilyetliğini ispat edip edemediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, keşif beyanları ve dosya kapsamı ile taşınmazın murisi tarafından kendisine satıldığını ve tespite kadar zilyet olduğunu ispatlayamaması ve miras payı yönünden kesin hüküm bulunması gözetilerek, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali- tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının Antalya ili, Kaş ilçesi, Sarıbelen köyü, 143 ada 105 parsel sayılı taşınmazı 1963 yılında satış senedi ile satın aldığını, bu tarihten itibaren 53 yıldır zilyet olduğunu, ekip diktiğini ve kullandığını, hiçbir niza olmadığını, taşınmazın eski tapu kayıtları ve vergi kayıtlarının kök murisi ...'e ait olduğunu, onun tarafından da oğlu olan davacı ...'e satıldığını, ancak dava konusu taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ;davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu senede istinaden kadastro çalışmaları sırasında bir kısım parsellerin davacı adına tescil edildiğini, zaten senette geçen hudutlar ile dava konusu yerin aynı olmadığını, dava konusu taşınmazın murisi babası ... tarafından kök muris ...'den satın alındığını, yaklaşık 60 yıldır babasının ve kendisinin nizasız ve fasılasız olarak bu taşınmaza zilyet olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; 16.01.2017 havale tarihli dilekçesiyle de dava konusu taşınmaza ilişkin Kaş Kadastro Mahkemesinin 2006/626 Esas, 2014/273 Karar sayılı tapu iptal ve tescil davasında davacının davasından feragat ettiğini ve davanın reddine ilişkin kararın 21.03.2015 tarihinde kesinleştiğini, dava konusu parsel ile ilgili olarak kesin hükmün sözkonusu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 13.02.2020 tarihli ve 2016/562 Esas, 2020/65 Karar sayılı kararıyla;davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Hükmün eksik incelemeye dayalı olduğunu, dava konusu taşınmazı davacının 1963 yılında babası ...'den satın aldığını ve 53 senedir davacı tarafından ekilip dikilerek kullanıldığını, söz konusu taşınmazın vergi kayıtları ve eski tapu kayıtlarının kök muris ... adına olduğunu, bilirkişiler tarafından öncelikle bu tapunun kapsadığı alanın belirlenmesi gerektiğini, satış senedinin dava konusu taşınmaza uygulanmadığını, taşınmaza uyumlu olup olmadığına yönelik bir belirleme yapılmadığını, taşınmazın taksimen davalıya kaldığına dair değerlendirmenin hiçbir dayanağı olmadığını, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/233 Esas sayılı dosyasıyla devam eden tapu iptal tescil davasında aynı miras bırakandan miras kalan onlarca parsele ilişkin açılan davada yapılan keşifte taksim yapılmadığının açıkça ortaya çıktığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkmesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.04.2021 tarihli ve 2020/969 Esas, 2021/315 Karar sayılı kararıyla ; davacının keşif beyanları ve dosya kapsamı ile taşınmazın murisi tarafından kendisine satıldığını ve tespite kadar zilyet olduğunu ispatlayamadığı, miras payı yönünden de kesin hüküm bulunmakla dava konusu yerin davalının murisi Tahir'e satılıp satılmadığının tartışılmasında da bir faydanın kalmadığı, davacı tapu ve vergi kayıtlarından bahsetmekte ise de bu kayıtların muris adına olduğunun iddia edildiği ve zaten taşınmazın muristen geldiğinin iki tarafın da kabulünde olduğu anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından emyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA;

Aşağıda yazılı 125,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına;

Dosyanın İlk Derece Kaş Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.