"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... Mahallesindeki dava konusu taşınmaz 1/2'şer paylarla kendisi ve davalı ... adına tapulu iken 2008 yılında yapılan kadastro tespiti ile taşınmazın 157 ada 7 ve 8 parseller şeklinde bölünerek diğer davalılar ... ... ve ... adlarına tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazların 1/2'şer paylarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş; 03.01.2008 tarihli dilekçesiyle dava konusu yapılan taşınmazlardan 157 ada 7 parselin sehven bildirildiğini, doğru parselin aynı ada 17 numaralı parsel olduğunu ve bu parsel bakımından talepte bulunduğunu belirtmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ..., 157 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 3/4'ünün senetsizden babası ...'den intikal ettiğini, geriye kalan 1/4'ini ise davacının kardeşi olan diğer davalı ...'in amcası ... ...'e satması sonucu bu bölümü takas suretiyle amcasından edindiğini, taşınmazın yaklaşık 29 yıldır kendisi tarafından kullanıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
2.Diğer davalılar ..., ..., ... ve ..., 157 ada 17 parsel sayılı taşınmazı mirasbırakan babaları ... ...'in 1989 yılında diğer davalı ...'den haricen satın aldığını ve o zamandan beri taşınmazı tarım arazisi olarak kullandıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 22.05.2018 tarihli ve 2017/556 Esas, 2018/601 Karar
sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro tespitinden çok önce davalılara satıldığı ve zilyetliğin devredildiği, kadastro öncesinde yapılan satım işleminin menkul hükümlerine tabi olup, davalılar bakımından iktisap sağladığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı, dava konusu taşınmazların kadastro öncesinde tapuda kayıtlı olduklarını, 1/2 payının adına kayıtlı bulunduğunu, davalı ... 'in yargılama aşamasında dava konusu taşınmazları ... ...'e sattığını beyan etse de tapuda yalnız ... adına kayıtlı payın satıldığını, kendi payının satımına dair ...'i yetkilendirmediğini ve payının davalılara satılmadığını, buna rağmen davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 28.10.2020 tarihli ve 2018/2025 Esas, 2020/801 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların kayıt maliki olan ... tarafından 1989 yılında davalıların mirasbırakanı ... ...'e satılıp devredildiği, tespit tarihine kadar satışın bozulmayarak zilyetliğinin devam ettiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesindeki koşulların davalılar yararına oluştuğu, davacının taşınmazlarda gerek kadastrodan önce gerekse sonrasında herhangi bir zilyetliği bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, davacının istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yinelemiş, ayrıca tanıkların yalan beyanda bulunduklarını, davacının tapu kaydına itibar edilmediğini, hakimin keşif sırasında görüşünü açıklayarak yanlı davrandığını, bilirkişi raporlarının eksik ve ayrıntısız olduğunu, taraflara yargılamanın bittiği belirtilerek son sözlerinin sorulmadığını ve bilirkişi raporlarına karşı beyanda bulunmaları için yeterli süre verilmediğini, tapulu taşınmazların olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisap edilmesinin mümkün olmadığını, eksik inceleme ile hukuka aykırı şekilde karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 688. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;
"Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir.
Başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır.
"
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13. maddesinde;
"Tapuda kayıtlı taşınmaz mal:
A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa;
a) Kayıt sahibi adına,
b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına,
c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına,
B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa;
a) Kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına,
b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına,
c) Kayıt sahibinin yirmi yıl önce gaipliğine hüküm verilmiş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamış ise çekişmesiz ve aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet bulunan kimse adına tespit olunur.
Noter tarafından tespit ve tevsik edilen muvafakat beyanı veya düzenlenen satış vaadi senedi teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat sayılır."
Aynı Kanun'un 20.maddesinde;
"Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır
D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.
Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır." düzenlemelerine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının dayandığı 03.03.1972 tarihli, 4 sıra numaralı tapu kaydına göre, taşınmaza davacı ile kardeşi olan davalı ...'in 1/2'şer paylarla malik oldukları, tapu kaydının revizyon görmediği; kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu 157 ada 8 parsel sayılı taşınmazın (2.313,09 m2, ahır ve tarla) 15.12.2006 tarihinde senetsizden ... oğlu ... (davalı) adına tespit gördüğü, 157 ada 17 parsel sayılı taşınmazın (2.879,73 m2, tarla) ise 21.12.2006 tarihinde senetsizden ... oğlu ... ... (bir kısım davalıların mirasbırakanı) adına tespit gördüğü, kadastro tespitlerinin 23.02.2008 tarihinde itirazsız kesinleştiği, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporundan davacının dayandığı tapu kaydı ile dava konusu taşınmazların sınırlarının çakıştığı anlaşılmaktadır.
2. Somut olayda, davalı ... ve ... ... mirasçıları, taşınmazları davacının dayandığı tapu kaydında taşınmaza 1/2 payla malik olan diğer davalı ...'den satın aldıklarını savunmakta olup, keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişiler de davalı ...'in taşınmazını diğer davalılara sattığını, davacının sattığını duymadıklarını beyan etmişlerdir.
3. Hal böyle olunca, 03.03.1972 tarihli, 4 sıra numaralı tapu kaydı ile dava konusu taşınmazların 1/2'şer paylarına malik olduğu anlaşılan davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.