"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Dava tescil istemine ilişkindir.
Davacılar ... ile ..., miras yoluyla hakka, hibe, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak, Bitlis/ Merkez/ Başhan Köyü çalışma alanı içerisinde bulunan ve sınırları dava dilekçesine ekli planda gösterilen taşınmaz bölümünün eşit paylarla adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır.
Davalı ... vekili, davacıların taşınmazda zilyetliğinin bulunmadığını, taşınmazın firari eşhastan kaldığını ve mera vasfında olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini ve taşınmazın Hazine adına tescil edilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, taşınmazın mera vasfında olduğunu ve imar planı kapsamında kaldığını, bu nedenle zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünde, 3402 sayılı Yasanın 14. ve 17. maddesinde belirtilen şartların davacı taraf lehine oluştuğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişinin 06.06.2014 tarihli raporunda (A) ile gösterilen 5.038,85 metrekarelik taşınmaz bölümünün davacı ... adına tesciline, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 1.728,50 metrekarelik bölüme yönelik davanın reddine, taşınmazın tarla vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
Davacılar vekili tarafından, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün, eşit paylarla ... ve ... adına tesciline karar verilmesi gerekirken, taşınmaz bölümünün yalnızca Hasan adına tesciline karar verildiği, ...’ın talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığı belirtilerek, hükmün tavzihi talep edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, tavzihin hükmün yeterince açık olmadığı ya da icrasında tereddüt bulunduğu durumlarda yapılabileceği gerekçesiyle, 25.07.2018 günlü kararla tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararın, davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından, ek kararın ise davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün istinaf edilmediği, bu bölüme ilişkin kararın kesinleştiği, istinafa konu bölümün aynı rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen bölüm olduğu, bu bölümün öncesi taşlık olup, bu nitelikte bir yerin zilyetlikle iktisap edilebilmesi için 3402 sayılı Yasanın 14. ve 17. maddesinde belirtilen şartların davacı taraf lehine gerçekleşmesi gerektiği, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklarca, davacıların babası tarafından taşınmazın taşlarının temizlendiği, daha sonra taşınmazın üzerine fazla miktarda toprak getirtilerek döküldüğünün ve arazinin toprakla kapatılmak suretiyle tarımsal faaliyete uygun hale getirildiğinin beyan edildiği ancak bir yere toprak taşımanın imar-ihya sayılmayacağı, tüm bu nedenlerle taşınmazda imar ihya işlemi yapılmadığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı ... vekili ile davalı ... vekilinin istinaf taleplerinin esastan kabulüne, Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.03.2018 Tarih, 2012/206 Esas, 2018/269 Karar sayılı hükmünün HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın reddine, teknik bilirkişinin 06.06.2014 tarihli raporunda (A) ile gösterilen 5.038,85 metrekarelik taşınmaz bölümünün tarla vasfıyla davalı ... adına tesciline, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 1.728,50 metrekarelik bölüme yönelik davanın reddine, taşınmazın tarla vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından yasal süresi içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.11.2021 Pazartesi günü için yapılan tebligatlar üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ...geldiler. Başka gelen olmadı. Duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyize konu taşınmaz bölümü; hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 5.038,85 metrekarelik taşınmaz bölümüdür. İlk derece mahkemesince, temyize konu taşınmaz bölümünün, davacıların babası tarafından imar-ihya edildiği, bilahare taşınmazın davacılar tarafından 20 yıl boyunca nizasız ve fasılasız olarak zilyet edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince, taşınmazın taşlarının davacıların babası tarafından temizlenmesinden sonra bol miktarda toprak getirtilerek taşınmazın üzerinin toprakla kapatıldığı, ihya olmaksızın taşınmaza toprak taşımak suretiyle yapılan güçlendirme çalışmasının imar-ihya sayılmayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
Mahallinde 28.06.2013 gününde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları, dava konusu taşınmazın öncesinde davacıların babalarına ait olup babalarının ölümü sonrası yapılan taksimle bu taşınmazların davacılara kaldığını, taşınmaz öncesinde taşlık vasfında iken davacıların babası tarafından taşlarının temizlendiğini, bilahare bol miktarda toprak getirilerek taşınmazın üzerinin kaplandığını, bu işlemin yaklaşık iki yıl sürdüğünü, bu işlemin sonunda taşınmazda eklemeli olarak günümüze kadar davacılar tarafından tarımsal faaliyette bulunulduğunu belirtmişler; daha sonra mahallinde 23.05.2014 gününde yapılan keşifte yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmamıştır.
Yapılan keşifler sonrası ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan 23.07.2013, 08.11.2013, 23.06.2014 ve 31.10.2014 havale tarihli raporlarda, (A) harfi ile gösterilen taşınmazda yonca ekimi yapıldığı, taşınmazın toprak derinliğinin 50-60 cm kadar olduğu, taşınmazın tarımsal mekanizasyon açısından herhangi bir engel taşımadığı, imar-ihya edilmiş olduğu ve en az 25-30 yıldan beri kullanıldığı belirtilmiş, fen kontrol memuru ... ...’den aldırılan 26.10.2015 tarihli raporda, dava konusu taşınmazı kapsayan 1973 tarihli 416 numaralı tek resmin değerlendirilmesinde, taşınmazın sürülü olup, imar-ihya edildiğinin anlaşıldığının belirtildiği, 28.07.2016 tarihli raporda ise, 1973 tarihli 415 ve 416 numaralı resimlerin stereoskopik değerlendirmesi sonucunda, taşınmazın sürülü olduğu, yine dava konusu taşınmazı kapsayan 1994 tarihli 5645 numaralı tek resmin değerlendirilmesinde, taşınmazın sınırlarının belirgin olduğu, sürülü ve imar-ihya edilmiş olduğu belirtilmiştir. 23.05.2014 gününde yapılan keşfe katılan jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi Aytaç Kocaman’dan, dosya arasında bulunan hava fotoğraflarının değerlendirilmesine ilişkin bir rapor aldırılmamıştır.
Dava konusu taşınmaz 1955 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında taşlık olarak tescil harici bırakılmış olup, böyle bir taşınmazın iktisap edilebilmesi için, öncelikle taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra da 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur. Davacı taraf lehine taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemede en etkili yöntem hava fotoğrafı uygulaması olduğu halde, taşınmazın imar planı kapsamına alındığı 2007 yılından itibaren 15-20-25 yıl öncesine ait çift hava fotoğrafı olup olmadığı açıkça sorulup, mevcut ise bu hava fotoğrafları getirtilmek suretiyle jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmamış, dosya arasında mevcut 1973 yılına ait çift, 1992 yılına ait tek hava fotoğrafı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı yerine bu konuda uzman olup olmadığı anlaşılamayan fen kontrol memuru tarafından incelenmiş, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazda imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığını, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, davacı tarafın, taşınmazı toprak taşıma suretiyle mi imar-ihya ettiğini, yoksa toprağın taşınmazı güçlendirmek amacıyla mı taşındığını açıklayan bilimsel verilere dayalı gerekçeli rapor alınmamış, tek ziraat mühendisi tarafından hazırlanan yetersiz ve soyut içerikli bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve denetimin sağlanması bakımından ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre, taşınmazın imar planı kapsamına alındığı 2007 yılından 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının en az üç tanesi, tarihleri de açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişi katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Mahallinde yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan; taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, taşınmaz bölümünün imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyanın ne zaman başlayıp tamamlandığı ve ne şekilde yapılığı, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren taşınmazın ne şekilde kullanıldığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmazı, komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor alınmalı, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, temyize konu taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliğini, üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyanın ne zaman tamamlandığını, taşınmazın ne kadar zamandır tarım arazisi olarak kullanıldığını, önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından, taşınmazın toprak taşınması sonucunda tarımsal faaliyet yapılacak duruma getirildiği belirtildiğinden, taşınmaz bölümünün toprak taşınmak suretiyle mi imar-ihya edildiğini, yoksa toprağın taşınmazı güçlendirmek amacıyla mı taşındığını açıklayan, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden, dosyada mevcut hava fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilecek hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak suretiyle, dava konusu taşınmaz bölümünün sınırlarını ve niteliğini, imar-ihyası tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlemesi ve dava konusu taşınmaz bölümünün konumunun hava fotoğrafları üzerinde gösterilmesi istenmeli; bundan sonra dava konusu taşınmaz bölümünün imar planının kapsamına alındığı tarihine kadar 3402 sayılı Kanun'un 14. ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleyip gerçekleşmediği belirlenmeli, iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK'nun 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, davalıların yasal hasım olması nedeniyle davacı taraf yararına duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 29/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.