"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul - Red
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve terkin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine dava dilekçesinde, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca, Van Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü tarafından Van Gölü kenarında bulunan Ağartı köyüne yönelik, kıyı kenar çizgisi tespiti yapıldığını, kıyı kenar çizgisi tespiti sonrasında yapılan çalışmalar sonucunda davalıya ait Van ili Ağartı Köyü 311 parsel sayılı taşınmazın 593,83 m²'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının tespit edildiğini, 3621 sayılı Yasa'nın 5. maddesi hükmünce; "kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve kıyılar herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır" düzenlemesinin bulunduğunu, bu nedenle Van ili Ağartı köyünde kain 311 parsel sayılı taşınmazın 593,83 m²'lik kısmının tapusunun iptali ile kıyı kenar çizgisi sınırları içinde kaldığından bahisle tescil harici bırakılmasına karar verilmesini dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin sonradan satın alma yoluyla taşınmazı edindiğini, iyi niyet kuralları uyarınca mülkiyet hakkına dokunulamayacağını, 1990’lı yıllarda Van Gölündeki kıyıda büyük yükseliş nedeniyle birçok arazinin göl suları altında kaldığını, kıyı kanunundan önceki tapu kayıtlarının yok sayıldığını, Kadastro Kanunundaki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.02.2014 tarihli ve 2011/573 Esas, 2014/74 Karar sayılı kararıyla; dava konusu Van ili Ağartı köyünde kain 311 no.lu parselin 593,83 m²'lik kısmının 3621 sayılı Kıyı Kanununda belirtilen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı, 3621 sayılı Yasa'nın 5. maddesi hükmünce; "kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve kıyılar herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır" denilen yerlerden olduğu anlaşıldığından, dava konusu parselin 593,83 m²'lik kısmının tapusunun iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.04.2018 tarihli ve 2015/23796 Esas, 2018/11138 Karar sayılı ilamıyla, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı, idare tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin doğru olup olmadığı yönünde irdeleme yapılmadığı, bu nedenle kıyı kenar çizgisinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, farklılık olursa sebebinin açıklattırılması gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 26.02.2019 tarihli ve 2018/472 Esas, 2019/163 Karar sayılı kararı ile bilirkişi heyeti raporundan; taşınmazdaki kıyının dar - yüksek kıyı niteliğinde olduğu, kıyı kenar çizgisinin falez üst sınırına göre belirlenmesi gerektiği, falez üst sınırına göre belirlenen kıyı kenar çizgisi konumu ile idarenin tespitinin aynı olduğu, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan alanın fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 494,35 m²'lik alan olduğu, kıyı kenar çizgisine ilişkin tespitin çakışmasına rağmen yüz ölçümdeki farklılığın sebebinin, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22. maddesinin (a) bendine göre yapılan uygulamadan kaynaklandığı gerekçesiyle, dava konusu taşınmazın 494,35 m²’lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı anlaşıldığından TMK m. 999/2 uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, taşınmazın 593,83 m²'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, ancak ilk derece mahkemesinin 494,35 m²’lik alanla ilgili hüküm kurduğunu, bu hesaplamanın hatalı olduğunu, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden davalı aleyhine hükmedilmesi gerekirken, hükmedilmemesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile Türk Medeni Kanunu’nun 715 ve 999. maddelerine dayalı olarak açılmış tapu kaydının iptali ve sicilden terkini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kıyıdan yararlanma” başlıklı 43. maddesinde; “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. ..., göl ve akarsu kıyılarıyla, ... ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir."
2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun "Genel Esaslar" başlıklı 5. maddesinde; "Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır."
3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Sahipsiz yerler ve yararı kamuya ait mallar" başlıklı 715. maddesinde; "Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz."
4. Türk Medeni Kanunu'nun "b. Kaydedilmeyecek taşınmazlar" başlıklı 999. maddesinde; “Özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz.
Tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır.”
5. Uyuşmazlığın niteliğine göre, öncelikle yöntemince kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi ve zemine uygulanması gerekir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise, buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmesi gerekir.
6. İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa; adli yargı mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanun'un 5 ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gözönünde tutularak, Kanun'un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla, keşif yapılarak açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, varsa idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir.
7. İdarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle, Mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK uygulanacağı davalar yönünden HUMK'nın 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
13.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.