"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: KARABÜK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptal-tescil,bedel,tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ...’in 2, 7 ve 53 parsel sayılı taşınmazlarını davalı torunu Mehmet’e satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tesciline,olmadığı takdirde miras payı oranında bedele ve tenkise karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, temliklerin bedel karşılığı yapıldığını, ayrıca mirasbrakan tarafından davacıya da taşınmaz devredildiğini ve mirabırakanın başkaca taşınmazlarının bulunduğunu, belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın temlik tarihinde taşınmazları satmaya ihtiyacının olmadığı, satış tarihinde mirasbırakanın 85 yaşında olup bu tarihten yaklaşık 6 ay sonra öldüğü, bu yaşta birinin askerden yeni gelmiş ve bir an önce evlendirmek istediği torununa dava konusu taşınmazları satış akti ile devretmesinde haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığı, davalı tarafça taşınmazın parası ödenmek suretiyle alındığı iddia edilmiş ise de ,mirasbırakanın davalıya yapmış olduğu satış tarihinde terekesinde parasal bir artış olmadığı, dava konusu taşınmazlardan 147 ada 53 parsel sayılı taşınmazın satış tarihinden sonra belediye mücavir alan sınırlarına alınarak imar planı içinde kaldığından değerlenmiş ise de resmi senetteki satış bedelleri ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasında yine de fahiş fark bulunduğu, mirasbırakanın ölümünden sonra bir kısım taşınmazların davacı ile mirasbırakanın diğer mirasçısı davalının babası ...'e intikal etmiş ise de, mirasbırakan tarafından torunu olan davalıya devredilen dava konusu taşınmazların terekenin en değerli taşınmazları olduğu, askerden yeni gelmiş davalının dava konusu taşınmazları satın alabilecek ekonomik gücünün olmadığı, mirasbırakanın satış akdini gerçekleştirmesindeki gayenin kız çocuğunu terekenin en değerli taşınmazlarından mahrum etmek olduğu, mirasbırakan tarafından yapılan devrin gerçek bir devir olmayıp, diğer mirasçılardan mal kaçırma kastıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalının taşınmazları temlik tarihindeki rayiç bedel üzerinden satın aldığını,muvazaa iddiasının ispatlanamadığını, mirasbırakanın davacıya da taşınmazlar verdiğini, bu taşınmazların mahkemeye bildirilmesine rağmen mahkeme bu konuda araştırma yapılmadığını, mirasbırakanın taşınmazlarını çocukları arasında paylaştırdığını, mirasbırakandan kalan diğer taşınmazların değerinin tespit edilmediğini, mirasbırakanın davacıya da 133 ada 23 parsel, 153 ada 41 parsel, 153 ada 55 parsel, 153 ada 57 parsel, 152 ada 25 parsel, 147 ada 132 parsel sayılı taşınmazlarını verdiğini, davacıya yapılan devirlerden sonra mirasbırakanın dava konusu taşınmazlarını davalıya devrettiğini, ayrıca mirasbırakanın geride çok sayıda taşınmazının kaldığını, taşınmazların kıymetlenmesi nedeniyle bu davanın açıldığını, mirasbırakanın taşınmazları davalıya sattığını, mirasbırakanın tüm ihtiyaçlarının davalı ve babası tarafından karşılandığını, davalının askerden geldikten sonra çalıştığını, davalıya babasının da maddi yardımda bulunduğunu, mirasbırakanın minnet duygusu ile taşınmazları biraz düşük bedelden sattığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 24/09/2020 tarihli ve 2018/1437 Esas - 2020/977 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın 07/01/2003 tarihinde öldüğü, geriye davacı ve davalının babası İlyas Çetin'in kaldığı, 160 ada 2, 147 ada 53 parsel ve 148 ada 7 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan tarafından 14/05/2002 tarihinde davalı torununa 2.800.000,00 TL bedel ile satış suretiyle temlik edildiği, mirasbırakan tarafından tüm mirasçıları kapsayan bir paylaştırmanın bulunmadığı, minnet duygusunu gerektirecek bir ihtiyacın da olmadığı, davalı tarafından bedelin ödendiği iddiasının da ispatlanamadığı, yazılı şekilde mahkemece davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında iptal - tescil, olmadığı takdirde bedel ve tenkis isteklerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.3. Değerlendirme
(III.) ve (IV.3.) paragraflardaki gerekçeler yerinde bulunmakla, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle çekişmeli taşınmazların davalıya temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gözetildiğinde, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 47.828,73 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 18/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.