"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleştirilen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili ... ilçesi ... Mahallesinde ...'nin taşınmaz kadastro tespiti sırasında 23/08/2002 tarihli tutanakla 250 ada 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 20 parseller olarak ayrı ayrı tespit edilip tapuya bağlandığını, yapılan tespitin kesinleştiğini, kadastro tutanağının zilyetlik ve miras payları göz ardı edilerek düzenlendiğini, davacıların anne anneleri muris ...'nın davalıya bağış yapmadığı halde bağışlama yapılmış gibi işlem yapılarak davacıların miras paylarından mahrum edildiğini, tutanakta kök muris olarak gösterilen ... oğlu ...'nin ... oğlu değil, ... oğlu olduğunu, ...'in, ..., ... ve ... ... adlarında 3 oğlu olduğunu, ... Kızı ... ...'nin davalı ...'ye bağışladığı iddia edilen taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tescili istemi olduğunu belirterek ... ili ... ilçesi ... mahallesinde ...'nin taşınmaz kadastro tespiti sırasında 23/08/2002 tarihli tutanakla 250 ada 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 20 parsel sayılı taşınmazların ve tapu kayıtlarının davacıların miras payları oranında iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın haklı sebeplere dayandırılarak açılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın gerekçesiz olduğunu öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı miras hakkına dayanan tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK'nun 297. maddesinin ilgili kısmı şöyledir; "Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri." hükümlerine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3. maddesi "mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak" yazılmasını zorunlu kıldığı gibi; bu zorunluluk, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. ve 298. maddelerinin de amir hükmüdür. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında yer alan "aleni yargılanma ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da, kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılar. Bu prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c maddesi uyarınca gerekçenin; "tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe, hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunlu olduğu gibi, duruşmada tefhim edilen hüküm sonucuna nasıl ulaşıldığını açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. 3.2.Somut olayda mahkemenin kararı incelendiğinde, kararın gerekçe bölümünde, toplanan delillerin tartışılıp değerlendirilmediği, sabit görülen vakıalara nasıl ulaşıldığı, bunlardan çıkarılan sonuçlar ile bunların hukuki sebeplerinin neler olduğu hususlarında açıklama yapılmadığı; “davacı vekili davasını haklı sebeplere dayandırılarak açmamış olduğu gerekçesiyle davanın reddine” karar verildiğinin açıklanması ile yetinildiği görülmektedir. Yukarıda yer alan ilke ve açıklamalar karşısında böyle bir açıklamanın "gerekçe" olarak kabulü mümkün değildir. Bu haliyle mahkemenin kararının gerekçe içermediği açık ve tartışmasız olup, denetime elverişli bir hukuki gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmuş olması HMK'nın 297. maddesi hükmüne uygun bulunmadığından hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi