"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen dava yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme kararı asıl davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacılar, mirasbırakanları ...’nın davalı oğlu ...’ın yönlendirmesiyle dava dışı kardeşi ... ...’na verdiği vekaletname ile dava konusu 3063 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 106/158 payını ölümünden bir gün önce davalı oğlu ... ve davalı gelini ...’e eşit paylarla satış suretiyle temlik ettiğini, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler, birleştirilen davalarında ise, dava konusu taşınmazın dava açıldıktan sonra davalılar ... ve ... tarafından muvazaalı olarak birleştirilen davanın davalısı ...’e satış suretiyle devredildiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalılar ... ve ..., iddiaların doğru olmadığını, dava konusu taşınmazın davalı ... ve davalı ...’in kocası olan ...’ın birikimleri ile alındığını, muvazaanın bulunmadığını, davacılardan ... tarafından açılan ... Asliye 4. Hukuk Mahkemesinin 1996/453 E., 1997/119 K. sayılı kararının bu dava açısından kesin hüküm oluşturduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
2. Birleştirilen davada davalı ..., tapu kaydına güvenerek dava konusu taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İstanbul Anadolu 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.04.2016 tarihli ve 2012/795 E., 2016/141 K. sayılı kararıyla; asıl davada davalılar adına kayıtlı paylar dava tarihinden sonra 06.06.2012 tarihinde ...'e devredilmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen dava yönünden ise ... Asliye 4. Hukuk Mahkemesinin 1996/453 Esas sayılı dava dosyasında davacı ...’nin davadan feragat etmesinin eldeki davada kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davacı ... yönünden davanın reddine, diğer davacılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili ile asıl davada davalılar ... ve ... vekili ve birleşen davada davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairenin 24.02.2020 tarihli ve 2016/14611 E, 2020/1211 K. sayılı kararıyla “...Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre, asıl ve birleştirilen davada davacılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur. Asıl davanın davalıları ... ve ... vekili ile birleştirilen davanın davalısı ... vekilinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddine. Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303/1 maddesinde düzenlendiği üzere, “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” Somut olayda, davacı mirasçı ... tarafından daha önce açılan ve kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen ... Asliye 4. Hukuk Mahkemesinin 1996/453 Esas, 1997/119 Karar sayılı davada “sahtecilik” hukuksal nedenine dayanıldığı, eldeki davanın ise “muris muvazaası” hukuksal nedenine dayanılarak açıldığı, böylece her iki davanın hukuki sebeplerinin farklı olduğu gözetildiğinde, kesin hükümden söz edilemeyeceği açıktır. Diğer taraftan, taşınmazlarla ilgili davalarda vekalet ücretine esas olan değer ya dava dilekçesinde gösterilen değer veya mahkemece keşifte belirlenen ve buna göre eksik harcı tamamlanan değerdir. Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre de, taşınmazın keşif sonucu belirlenen değeri üzerinden eksik harç tamamlanmamış ise, vekalet ücreti dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden takdir edilir. Somut olayda, eksik harç yargılama sırasında tamamlanmamıştır. Bu durumda dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Öte yandan, çekişme konusu taşınmazda mirasbırakan tarafından maliki olduğu 106/158 payın davalılar ... ve ...’e eşit olarak 53/158’er paylarla temlik edildiği halde, davalı ...’ın çekişmeli pay dışındaki kendisine ait 26/158 payın da kabul kapsamına alınarak, fazla pay (132/158) üzerinden kabul kararı verilmiştir. Hal böyle olunca, öncelikle davacı ... yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi, hüküm kurulurken infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, dava konusu taşınmazda mirasbırakan tarafından temlik edilen 106/158 pay üzerinden davacıların miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden çekişme konusu taşınmazın yargılama sırasında birleştirilen davanın davalısı ...’e devredilmesi nedeniyle asıl dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen dava yönünden ise devrin diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davalı ... vekili, davacılardan ... tarafından aynı istemle daha önce açılan dava olduğunu ve Mahkemece davacı ...’nin davasından feragat etmesi nedeniyle reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu nedenle eldeki davanın önceki Mahkeme kararı gözönünde bulundurulmak suretiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davacılar tarafından muvazaa iddiasının usulünce ispatlanamadığını, devrin muvazaalı olduğuna dair somut belgelerin dosyaya sunulamadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İstanbul Anadolu 22. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl davada davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 438. maddesi gereğince ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120.60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ... Güloğlundan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.