"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : SAMSUN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS
Taraflar arasındaki tapu iptal-tescil olmadığı takdirde tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın, asıl ve birleşen davada davacılar ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleşen davada davacılar, 102 ada 17 parsel, 102 ada 20 parsel, 102 ada 49 parsel, 103 ada 26 parsel (imar ile 10603 ada 4 parsel) ve 117 ada 34 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakanları...’in zilyet ve tasarrufunda iken kadastro işlemleri sırasında davalı oğlu Nail adına tespit gördüğünü, mirasbırakanın bu duruma bilinçli olarak itiraz etmemesi üzerine davalı ... adına tescil kaydının oluştuğunu, 102 ada 34 parsel, 103 ada 27 parsel (imar ile 10603 ada 6 parsel) sayılı taşınmazlar mirasbırakanın tasarrufunda iken mirasbırakanın harici satış sözleşmesi ile taşınmazları davalı oğlu ...’ye devrettiğini kadastro işlemleri sırasında beyan etmesi üzerine davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, 102 ada 14 parsel ile 103 ada 28 parsel (imardan sonra 10603 ada 7 parsel ve 10602 ada 2 parsel) sayılı taşınmazların aynı şekilde mirasbırakanın tasarrufunda olan yerlerden olduğunu, harici satış sözleşmesi ile taşınmazları davalı oğlu ...’e devretmesi nedeniyle adına tespit ve tescil edildiğini, 103 ada 29 parsel (imardan sonra 10603 ada 5 parsel ve 10603 ada 8 parsel) sayılı taşınmazın mirasbırakanın tasarrufunda iken harici satış sözleşmesi ile taşınmazı davalı oğlu...’a devrettiği ve taşınmazın bu şekilde davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, 103 ada 30 parsel (imardan sonra 10602 ada 1 parsel ve 10603 ada 7 parsel) sayılı taşınmaz ile 102 ada 21 parsel (imardan sonra 10603 ada 6 parsel, 10614 ada 1,2 ve 3 parsel) sayılı taşınmazları davalı gelini ...’a, 102 ada 48 parsel sayılı taşınmazı ise davalı oğlu ...’ye ölünceye kadar bakma akdi karşılığında devrettiğini, daha sonra 102 ada 48 parsel sayılı taşınmaz ile 102 ada 21 parsel sayılı taşınmazın davalı ... ile ... arasında trampa edildiğini, devirlerin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, miras payları oranında tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline, aksi halde tenkisine karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında davacılardan Neriman’ın ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişler, birleştirilen davada ise dava açılmadan önce öldüğü tespit edilen ve dava dilekçesinde davalı olarak yer alan ... mirasçılarına karşı 102 ada 34 parsel, 103 ada 27 parsel (imar ile 10603 ada 6 parsel) ile 102 ada 48 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişler, aşamada dava dilekçesinin talep ve sonuç kısmında 102 ada 21 parsel (imardan sonra 10603 ada 6 parsel, 10614 ada 1,2 ve 3 parsel) sayılı taşınmazı yazacak iken sehven 102 ada 48 parsel sayılı taşınmazı dava konusu ettiklerini beyan etmişlerdir.
II. CEVAP
1.1. Asıl davada davalılar, mirasbırakanları tarafından sağlığında bir takım taşınmazların satılması sonucunda nakit olarak davacılara ödeme yapıldığını, ölünceye kadar bakma akdi karşılığında devredilen taşınmazlar bakımından, mirasbırakan...’e baktıklarını, bakım ve masraflarının kendileri tarafından karşılandığını, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirildiğini, halen mirasbırakan adına kayıtlı olan dava dışı taşınmazların olduğunu, muvazaanın olmadığını, tenkis yönünden de bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuşlardır.
1.2. Birleştirilen davada davalılar, mirasbırakanları ...’ye devredilen dava konusu taşınmazların kadastro işlemleri sırasında adına tespit ve tescil edildiğini, kök mirasbırakan tarafından yapılan devir olmadığını, kök mirasbırakan... adına kayıtlı dava dışı bir çok taşınmazların olduğunu, muvazaanın olmadığını, tenkis yönünden de bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, birleşen davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle asıl davada tapu iptal ve tescil davasının kabulüne, tenkis talebi yönünden ise bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine, birleşen dava yönünden 102 ada 48 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki ... Dik olması nedeniyle davalıların mirasbırakanı ... hakkında açılan tapu iptali ve tescil davasının dava şartı yokluğundan reddine, tenkis talebinin ise aynı gerekçeyle hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karara karşı asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüyle, birleştirilen dava yönünden her ne kadar İlk Derece Mahkemesince 102 ada 48 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın reddine karar verilmiş ise de, davacılar vekilince dava dilekçesinin talep ve sonuç kısmında 102 ada 21 parsel sayılı taşınmaz yazılacak iken, sehven 102 ada 48 parsel sayılı taşınmazın yazıldığını, bu hususun 6100 sayılı HMK'nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında değerlendirilerek işlem yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın usulden reddedilmiş olmasının yerinde olmadığı, tenkis talepleri yönünden ise davacıların dava konusu kazandırmaları dava açılmadan 3 ay önce yapılan imar uygulaması ile öğrendiklerini beyan ettikleri göz önüne alındığında İlk Derece Mahkemesince davacılara saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarih açıklattırılmadan davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle karar kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince asıl davadaki 102 ada 48 parsel, 103 ada 30 parsel (imardan sonra 10602 ada 1 parsel ve 10603 ada 7 parsel) sayılı taşınmazlar yönünden muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı olarak gösterilen ...’in dava açılmadan önce ölmesi nedeniyle bu kişi yönünden açılan davanın taraf ehliyeti yokluğundan reddine, 102 ada 17 parsel, 102 ada 20 parsel, 102 ada 49 parsel, 103 ada 26 parsel, 117 ada 34 parsel sayılı taşınmazlar ile 102 ada 34 parsel, 103 ada 27 parsel, 102 ada 4 parsel, 103 ada 28 ve 103 ada 29 parsel sayılı taşınmazların senetsizden davalılar adına tespit ve tescil edildiği, mirasbırakan tarafından davalılara yapılan temlik olmadığı gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden açılan davanın reddine, tenkis talebinin ise dava konusu taşınmazların davalılar tarafından kullanıldığı, bu durumun davacıların da bilgisi dahilinde olduğu, kadastro işleminin 1992 yılında, mirasbırakanın ise 2006 yılında öldüğü, imar uygulamasıyla çekişme konusu yerlerin değerlenmesi nedeniyle eldeki davanın açıldığı, davacıların saklı paylarının zedelendiğinden çok uzun zamandan beri haberdar oldukları gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, birleştirilen davada yapılan yargılama sonucunda, devrin diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle 102 ada 21 parsel (imardan sonra 10603 ada 6 parsel, 10614 ada 1,2 ve 3 parsel) sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne, 102 ada 34 parsel ve 103 ada 27 parsel sayılı taşınmazlar yönünden de asıl davadaki gerekçelerle iptal tescil ve tenkis taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
2.1. Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili dilekçesinde özetle, devirlerin davacılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını, bazı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kök mirasbırakan... tarafından kadastro işlemleri sırasında dava konusu taşınmazların davalılar adına tespit ettirildiğini, oysa ki bu yerlerin kendi zilyet ve tasarrufunda bulunan yerlerden olduğunu, köy yerinde pek de değerli olmayan taşınmazların ise taraflara intikal ettiğini, değeri yüksek taşınmazların davalılara devredildiğini, davalılar tarafından davacıların çekişme konusu taşınmazların hala babaları adına kayıtlı olduğu yalanı ile yıllarca oyalandığını, bu nedenle davacılar tarafından herhangi bir dava açılmadığını, çekişme konusu taşınmazların bulunduğu yerde imar çalışması yapıldıktan sonra bahse konu devirlerden haberdar olduklarını ve hemen eldeki davayı açtıklarını, bu nedenle tenkis talebi yönünden de hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
2.2. Asıl davada davalılar vekili dilekçesinde özetle, ölünceye kadar bakma akdi ile devredilen taşınmazların mirasbırakanın bakıma muhtaç olduğu dönemde yapıldığını, asıl amacın mal kaçırmak olmayıp bakım olduğunu, kabul kapsamına alınan 3 parça taşınmaz dışındaki taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verildiği halde Mahkemece vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
2.3. Birleştirilen davada davalılar vekili dilekçesinde özetle, kök mirasbırakanın ölümü ile mirasçılarına bir takım taşınmazların intikal ettiğini, ...’ye dava tarihinden yaklaşık 21 yıl önce temlik yapıldığını, bu durumu davacıların da bildiğini, eldeki davanın kötü niyetli olarak açıldığını, muvazaanın olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarihli ve 2018/2806 Esas, 2019/466 Karar sayılı kararıyla; asıl dava yönünden devirlerin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle 102 ada 48 parsel, 103 ada 30 parsel (imardan sonra 10602 ada 1 parsel ve 10603 ada 7 parsel) sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, davalı olarak gösterilen ...’in dava açılmadan önce ölmesi nedeniyle bu kişi yönünden açılan davanın taraf ehliyeti yokluğundan reddine, 102 ada 17 parsel, 102 ada 20 parsel, 102 ada 49 parsel, 103 ada 26 parsel, 117 ada 34 parsel sayılı taşınmazlar ile 102 ada 34 parsel, 103 ada 27 parsel, 102 ada 4 parsel, 103 ada 28 ve 103 ada 29 parsel sayılı taşınmazların senetsizden davalılar adına tespit ve tescil edildiği, mirasbırakan tarafından davalılara yapılan temlik olmadığı gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden açılan davanın reddine, tenkis talebi yönünden ise dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede kadastro işleminin 1992 yılında tamamlandığı, mirasbırakanın ise 2006 yılında öldüğü, imar uygulamasıyla çekişme konusu yerlerin değerlenmesi nedeniyle eldeki davanın açıldığı, davacıların saklı paylarının zedelendiğinden çok uzun zamandan beri haberdar oldukları gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, birleşen dava yönünden yapılan yargılama sonucunda, devrin diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle 102 ada 21 parsel (imardan sonra 10603 ada 6 parsel, 10614 ada 1,2 ve 3 parsel) sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne, 102 ada 34 parsel ve 103 ada 27 parsel sayılı taşınmazlar yönünden de asıl davada ki gerekçelerle iptal tescil ve tenkis taleplerinin ayrı ayrı reddine yönelik İlk Derece Mahkemesinin kararının yerinde olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davada davacılar ile asıl davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine, asıl davada davalılar Ayşe, Ergün, Erkan, Gülüzar, Nuran ve ... vekilinin istinaf başvurusunun ise Mahkemenin istinaf kaldırma kararından önceki ilk kararını sadece davacılar vekilinin istinaf ettiği, bu davalıların istinafının bulunmadığı, Mahkemece ilk verilen karar bu davalılarca istinaf edilmediğinden, kararın davacılar lehine usulü müktesep hak oluşturduğu ve sonradan verilen kararda da bu davalılar yönünden başkaca bir karar verilmediği, yani bu davalılar için ilk karardan daha aleyhe bir durum olmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 352/2 bendi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar ile davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Asıl ve birleşen davada davacılar vekili dilekçesinde özetle;
Mirasbırakanın tam malik olduğu taşınmazların tamamını davalı erkek çocuklarına devrettiğini, davacı kız çocuklarına yer bırakmadığını, taraflara intikal eden taşınmazların ise paylı mülkiyete konu yerlerden olduğunu, kadastro ile davalılar adına tespit ve tescil edilen yerlerin mirasbırakan...’in kullanımında olan yerlerden olduğunu, davacılar tarafından dava konusu taşınmazların davalılara devredildiğinin imar çalışması sonucunda öğrenildiğini, öncesinde yapılan devirlerden haberdar olmadıklarını, davacıların il merkezinde, dava konusu taşınmazların ise köy yerinde bulunduğunu, imar çalışmasının 2013 yılında yapıldığını, davacıların temlik işleminden haberdar olduktan hemen sonra eldeki davayı açtıklarını bu nedenle hak düşürücü süre nedeniyle tenkis talebi yönünden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
2.2. Asıl davada davalılar vekili dilekçesinde özetle;
Davalı ...’e 102 ada 48 parsel ile 103 ada 30 parsel (imardan sonra 10602 ada 1 parsel ve 10603 ada 7 parsel) sayılı taşınmazların ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edildiğini, mirasbırakan tarafından ileri sürülmeyen bakılmadığı iddiasının ölümünden sonra mirasçıları tarafından da ileri sürülemeyeceğini, mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile hareket ettiğinin usulünce ispatlanamadığını, bir takım taşınmazlar ile ilgili tenkis talebi yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
2.3. Birleştirilen davada davalılar vekili dilekçesinde özetle;
Davalıların murisi ...’ye devredilen 102 ada 21 parsel (imardan sonra 10603 ada 6 parsel, 10614 ada 1 parsel, 2, 3 parsel) sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacılar tarafından eldeki davanın taşınmazların bulunduğu bölgede üniversite açılması ve taşınmazların değerlenmesi sonrasında kötü niyetli olarak açıldığını, davacıların devirlerden ilk günden itibaren haberdar olduklarını belirterek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3.2.2. TMK’nın 565/4. maddesinde mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmaların tenkise tabi olduğu düzenlenmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2). paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) numaralı paragraftaki gerekçeyle yazılı şelilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; asıl ve birleşen davada davacılar ve davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 117,00 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davacılardan, 9.187,39'ar TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 15/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.