Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7001 E. 2023/2855 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi tapu kaydına dayalı olarak, taşınmazlar arasındaki sınır uyuşmazlığı nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının tapu kaydının kapsamının doğru şekilde belirlenip belirlenmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının tapu kaydının dayanağı olan haritadaki sınırların ve evin konumunun, yerel mahkemece doğru şekilde değerlendirilmediği, davacının tapu kaydının kapsamının tespitinde hatalı bir değerlendirme yapıldığı ve davacının iddiasını ispatlayamadığı gözetilerek, istinaf mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

DAVA TARİHİ : 10.01.2017

KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde kain 110 ada 42 no.lu parselin davacıya ait olduğunu, taşınmazını 1942 - 1943 tarihli tapu kayıtlarından da anlaşılacağı üzere tevziden aldığını, davalının ise 110 ada 43 parselin maliki olduğunu, 2007 tarihli kadastro sırasında hatalı tespit yapılarak davalı ile aralarındaki sınırın yanlış çizildiğini, daha önce yanlışlıkla ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/58 Esasında tespitin iptali davası açacakken müdahalenin men'i davası açtığını, o dosyada dinlenmiş olan mahalli bilirkişilerin sınır olarak eski sınırı belirttiklerini, davalının davacının arazisine 30 metre kadar geçtiğini ve adına tescil ettirdiğini ileri sürerek, keşfen belirlenecek kısımdaki davalının tapusunun iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı dava dilekçesinde; kendi arazisinin dedesinden intikal ettiğini ve eski Osmanlı tapusu olarak sınırın kesin olduğunu, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/58 Esas sayılı müdahalenin men’i davasında arazinin sabit hudutlarının tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere bilinmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI VE YARGILAMA SÜRECİ

1. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/03/2018 tarihli ve 2017/5 Esas, 2018/208 sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesi’nin 08/11/2018 tarihli ve 2018/1317 Esas, 2018/1418 Karar sayılı kararıyla yerel bilirkişi ve tanıklarda davacı adına olan taşınmazın tespitine esas alınan ve davalı taşınmazı ile ortak sınırı teşkil eden tapu kaydının dayanağı haritanın kuzeyinde gösterilen evin şekli, konumu ve ebatının değiştirilmediği belirlendiği takdirde söz konusu "kuzeyde gösterilen ev" esas alınarak dayanak 52 sayılı haritanın krokisi uygulanmalı ve bu şekilde tapu kaydına kapsamı ve ortak sınır tayin edilmesi gerektiği ve davanın reddine karar verilmiş olup hükümde davalı aleyhine hukuksal bir durum da yaratılmadığı gerekçesiyle, davalı ...'nın istinaf dilekçesinin hukuki yarar yokluğundan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2018 tarihli ve 2017/5 Esas, 2018/208 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren yerel Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahalli bilirkişiler, tanıkların beyanları ile fen bilirkişi raporuna göre tesis kadastrosu sırasında 110 ada 42 parseldeki evin konumunun hatalı ölçüldüğü ve tersimat yapıldığı bu kapsamda da evin doğru konumlandırılmadığı, 52 no.lu tevzi haritasının tesis kadastrosu paftası ile çakıştırılırken dikkate alınarak hesaplama yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüyle 110 ada 42 parsel ile 43 parsellerin uygulama tespitinin iptali ile 12.11.2019 tarihli harita kadastro mühendisi ve harita teknikeri bilirkişiler ... ... ve ....'un raporu ekli ek -1 krokide (A) harfi ile gösterilen 43,41 m2 yüz ölçümündeki bölümün 110 ada 43 parselden alınarak 110 ada 42 parsele eklenmek suretiyle 110 ada 42 parselin 2.615,19 m2, 110 ada 43 parselin 1100,77 m2 olarak tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı; dilekçesinde; davacıya ait taşınmazın bitişiğinde bulunan odunluğun daha sonra inşaa edildiğini, sınırın tespitinde 19.08.1942 tarihli tevzi krokisinin ve 20.01.1973 tarihli ve 1160 sayılı tapu kaydının esas alınması gerektiğini, bazı mahalli bilirkişi beyanları ve davacı taraf tanığının beyanlarının yanlı olduğu, taşınmaza odunluk yapmasındaki amacın taşınmazın sınırının ev değil de odunluk olduğunu göstermek suretiyle kadastro komisyonunda bulunan kişileri yanıltarak taşınmazın sınırlarını genişletmek olduğunu, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki ihtilafın taşınmazlar arasındaki ortak sınıra yönelik olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesi dikkate alınarak davacının tapu kaydının haritasının esas alınması gerektiği, dayanak haritaya göre kuzeyde ev, doğusunda yol ve batısında dere bulunduğu, mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarından evin Rumlardan kalma olduğu, tadilat yapılmadığının anlaşıldığı, davanın çözümünde esas alınacak yerin taraf taşınmazları arasında kuzey sınırda bulunan evin konumu dikkate alındığında davacının talep ettiği ve davalıya ait parsel içerisinde kalan (A) harfi ile gösterilen 43,41 m2'lik kısmın davacının dayanak tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı, sınır olarak odunluğun kabul edilmesi durumunda dahi davalıya ait parselde kalan (A) harfi ile gösterilen 43,41 m2'lik kısmın tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı, belirtilen bu kısmın davalının tapu kaydının kapsamında kaldığı, davacının davasını ispatlayamadığı, mahkemece soyut mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahalli bilirkişiler, taraf tanıklarının beyanları ve fen bilirkişilerinin ölçümleri ile tesis kadastrosu sırasında 110 ada 42 parseldeki evin konumunun hatalı ölçüldüğü, evin doğru konumlandırılmadığının anlaşıldığı, davacının dayandığı tapu kaydı ile davalının dayanmış olduğu tapu kayıtlarının birbiri ile çeliştiğini, 'rum'un duvarı' denilen doğal sınırın halen zeminde mevcut olduğu dolayısıyla tapu kaydı esas alınarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, tutanak bilirkişileri ... ve ...’un kadastro çalışmaları sırasında dava konusu yerde bulunmadıklarını açıkça beyan ettiklerini, yapılan tespitin açıkça hukuka aykırı olduğunu, tevzi krokisi mevcut zemine uygulandığında davacıya ait parsel üzerindeki ev ile davalıya ait taşınmaz arasında hiçbir mesafe kalmadığı dolayısıyla tanıkları tarafından beyan edilen seranderin olmaması gerektiği gibi bir sonucun çıktığını, tanık beyanlarından evin kuzey duvarı ile 110 ada 43 parsel arasında yaklaşık 3 - 4 metre kadar mesafe bulunduğu, bu arada kalan mesafe üzerinde de yıkılan bir serander bulunduğunun açık olduğunu, mahkemenin hatalı olarak kurduğu hüküm neticesinde davacının evinin önünde yıllardır kullandığı alanın davalı uhdesinde bırakıldığını belirterek, kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde, ‘"Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesinde, “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;

A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.

B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.

C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.

D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.

Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakkında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14. ve 17. madde hükümleri uygulanır.” düzenlemeleri mevcuttur.

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.