"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : SİLVAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Silvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/03/2019 tarihli 2018/138 Esas 2019/135 Karar sayılı kararı ile hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen 05/04/2021 tarihli 2019/1897 Esas 2021/459 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22/02/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalılar ... ve ... gelmediler. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, babası... ...’nun (... oğlu) 1957 yılında ölümü üzerine davalılar ile birlikte mirasçı olduğunu, annesi...’in de 1981 yılında ölümü ile annesinden dolayı da miras payı isabet ettiğini, mirasbırakan babasına ait olan dava konusu 107 ada 19 ve 20 parsel sayılı taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verilmesi üzerine yaptığı araştırma neticesinde taşınmazların yalnızca bir kısım mirasçı adına yolsuz şekilde tescil edildiğini öğrendiğini, 1982 tarihli kadastro tespit tutanağında rızai taksimden söz edildiğini, ancak hiçbir zaman rızai taksim yapmadıklarını, bu nedenle kadastro işleminin yok hükmünde olduğunu, kadastro tutanağında miras taksimi konusunda kendisinin yazılı bir beyanı olmadığını, bütün mirasçıların rızası alınmadan taksimin yapılamayacağını, kadastro tutanağında rızai taksimden söz edilerek miras hakkından mahrum bırakıldığını ileri sürerek, dava konusu 107 ada 19 ve 20 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, dava konusu taşınmazların rızai taksim sonucu 1982 yılında adlarına ve mirasbırakanları adına tespit edildiğini, aradan geçen 30 yıllık süre nazara alındığında hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, kadastro tutanağının edinme sebebi kısmında, “mirasçıların kendi aralarında yapmış oldukları harici ve rızai taksim sonucu dava konusu 20 parsel sayılı taşınmazın müstakilen mirasçılar..., ..., .....’e kaldığını, diğerlerinin ise bu yere karşılık başka taşınmaz aldıklarını, dava konusu 19 parselin ise tapusuz olup, mirasbırakan... ...’nun 40 yılı aşkın bir zamandan beri ceddinden intikalen ve beynel verese taksim suretiyle zilyet ve tasarrufunda iken harici ve rızai taksim ile mirasçıları..., ...,.. ....’na kaldığını, diğer mirasçıların ise başka taşınmaz aldıklarını davacıya ve annesi...’e 35 parça taşınmaz ve başkaca taşınmazlar da verildiğini, tapulu olsun veya olmasın harici ve rızai taksimin varlığının tanık veya bilirkişi beyanlarıyla ispatlanabileceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince, taraf teşkilinin sağlanması gereğine işaret edilerek kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; gönderme kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından önce ve sonra verilen kararların aynı mahiyette olduğunu, dosyanın yeterince incelenmediğini ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, davanın mirasçılığa dayalı mülkiyet hakkından kaynaklı bir dava olup, hatalı değerlendirme ile kadastro öncesi sebebe dayalı olarak nitelendirilip, 10 yıllık hak düşürücü süreden dolayı ret kararı verildiğini, miras ve mülkiyet hakkına dayalı davalarda zamanaşımı ya da hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığını, davacının hiçbir şekilde miras haklarından feragat etmediğini, mirasçılar arasında miras taksim sözleşmesi de bulunmadığını, kamulaştırma kararı alınması üzerine davacının taşınmazda hak sahibi olmadığını öğrendiğini, diğer mirasçıların hukuka aykırı şekilde gerçekleştirdikleri birtakım işlemler nedeniyle davacının miras hakkının ihlal edildiğini, eldeki davanın kadastro hukuku kapsamında değerlendirilemeyeceğini, kararda sadece davalı yanın beyanlarına itibar edildiğini, davacı yanın delillerinin tartışılmadığını, davacının miras paylaşımı ya da feragat konusunda hiçbir beyanı ya da imzası bulunmadığını, mirasçılar arasında zamanaşımının söz konusu olmadığını, tüm mirasçıların tespit edilerek her birine ayrı ayrı tebligat yapılıp, haklarından feragat eden mirasçıların beyanlarının kadastro tutanağına yazılarak altının yine mirasçılar tarafından imzalatılması gerektiğini, geçerlilik şartlarının hiçbirine uyulmadan kadastro tespit tutanağı düzenlendiğini, yapılan işlemin muvazaalı olması nedeniyle de zamanaşımının olmayacağını, usulsüz kadastro işlemiyle davacının miras hakkının ihlal edildiğini, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 05/04/2021 tarihli 2019/1897 Esas 2021/459 Karar sayılı kararıyla; davanın, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, dava konusu taşınmazların kadastro tutanağının 01.11.1983 tarihinde kesinleştiği, bu tarih ile dava tarihi olan 2016 yılı arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği yerel mahkemenin davanın hak düşürücü süreden reddine dair kararının usul ve esas bakımdan hukuka uygun olduğu gerekçesiyle HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Tedbir kararına rağmen davalı tarafın kamulaştırma bedelini ilgili idareden tahsil ettiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararında ise tedbir ve teminatın akıbetine ilişkin bir hüküm bulunmadığını, davacının teminat olarak başka bir taşınmazı üzerine tedbir konulduğunu, bu tedbirin kaldırılması gerektiğini, belirtip istinaf talepli dilekçesindeki itiraz nedenlerini de tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 1. fıkrasına göre, “ 30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir. 2. fıkrasına göre, Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir. 3. fıkrasına göre, Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.
766 Sayılı Tapulama Kanunu’nun 31. maddesine göre de, “ Tapulamaya müsteniden tesis olunan tapu sicilleri, aksi hükmen sabit oluncaya kadar muteberdir. Bu sicillerde belirtilen haklara tescilleri tarihinden itibaren on sene geçtikten sonra, tapulamaya takaddüm eden sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” düzenlemesine yer verildiği açıktır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (IV.3.2.) paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre Bölge Adliye Mahkemesince kararın (IV/3.) paragrafında yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar ..., ..., ..., ..., Gürsel Zozan, Hüseyin ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 22/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.