Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7379 E. 2022/1651 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, eşine yaptığı taşınmaz devrinin, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olup olmadığına ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteminin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın eşiyle uzun süreli evliliği, taşınmazın ediniminde eşinin katkısı, mirasbırakanın yaşı ve sağlık durumu, mirasçılarla ilişkisi gibi hususlar değerlendirilerek mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiğine dair yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Mahkeme kararının bozulmasına dair verilen karara Mahkemece uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 01/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...'in 726 parsel sayılı taşınmazdaki 1 no.lu bağımsız bölümünün çıplak mülkiyetini davalı eşi Mürüvvet'e satış yoluyla temlik ettiğini, davalı ...'in de anılan bağımsız bölümü sonradan üçüncü kişiye sattığını, mirasbırakan tarafından davalıya yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amacı taşıdığını ileri sürerek, taşınmaz bedelinin üçüncü kişiye yapılan devir tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemişler; aşamadaki ıslah dilekçeleri ile taşınmazın dava tarihindeki değerinden miras paylarına isabet edecek miktarın dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, mirasbırakanın intifa hakkı kendinde kalmak koşuluyla dava konusu taşınmazı devrettiğini, amacının mirasçılardan mal kaçırmak olmadığını, mirasbırakanın 1915 doğumlu olup öldüğünde, kendisinin (davalının) mirasçılar tarafından rahatsız edilip bakılmayacağını düşünerek böyle bir satış işlemi yaptığını, maaşı yetmediği için masraflarını rahatça karşılamak amacıyla taşınmazı sattığını, ayrıca davacıların evin satışından bilgileri olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 31/03/2015 tarihli ve 2013/465 E., 2015/371 K. sayılı kararıyla; mirasbırakan tarafından davalıya yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amacı taşıdığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 17/04/2018 tarihli ve 2015/10694 E., 2018/9160 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olayda, yukarıda değinilen ilke ve olgular tüm dosya içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde, soyut tanık beyanlarının ve salt değerler arasındaki farkın muvazaanın kanıtı için yeterli bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi isabetsizdir.'' gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuş, Dairenin 21/11/2018 tarihli ve 2018/4056 E., 2018/14767 K. sayılı kararı ile davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.

3. Mahkemece Bozma Sonrası Verilen Karar

Mahkemenin 19/02/2019 tarihli ve 2018/536 E., 2019/67 K. sayılı kararıyla; Dairenin 2015/10694 E. ve 2018/9160 K. sayılı bozma ilamına direnilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Hukuk Genel Kuruluna Gönderme Kararı

Dairenin 12/06/2019 tarihli ve 2019/2291 E., 2019/3732 K. sayılı kararıyla; ''Dairemizce verilen 17/04/2018 tarihli ve 2015/10694 E., 2018/9160 K. sayılı bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olup, Mahkemece verilen direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine,'' karar verilmiştir.

6. Hukuk Genel Kurulu Bozma Kararı

Hukuk Genel Kurulunun 14/11/2019 tarihli ve 2019/1-479 E., 2019/1178 K. sayılı kararıyla; ''...somut olaya bakıldığında; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan eldeki davada, taşınmazın çıplak mülkiyeti tapuda satış gösterilmek suretiyle davalıya temlik edilmiş ise de devir karşılığında bir bedel ödediği yönünde savunması ve ödeme gücü bulunmayan davalının murisin eşi olduğu da gözetildiğinde yapılan devrin gerçek yönünün satış değil, bağış niteliğinde olduğu açıktır. Böyle olunca, Borçlar Hukuku anlamında muvazaa mevcut ise de muris muvazaasından söz edilebilmesi için murisin temliki yaparken mirasçılarından mal kaçırma iradesiyle hareket ettiğinin kanıtlanması gerekmektedir. Dosyadaki deliller bu açıdan değerlendirildiğinde ise öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı tarafça mirasbırakanın mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir bir nedeninin varlığı ortaya konulup kanıtlanamadığı gibi dinlenen davacı tanıkları da temlik tarihinde murisin çocukları ile arasında mal kaçırmasını gerektirir bir durumun bulunmadığını beyan etmişlerdir. Davacı tanığı olarak dinlenen ve murisin gelini olan ..., zaman zaman evlerine gittiğinde kayınpeder ve kayınvalidesinin kendisini istemedikleri yönünde beyanda bulunmuş ise de bu beyanın mal kaçırma kastının kabulü için yeterli olduğu söylenemez. Çünkü, taşınmazın devir tarihinde murisin tek oğlu...hayatta olup, aynı beyanında hem eşi Necdet'in hem de murisin kızı (davacı) ...'in babaları ile yakından ilgilendiklerini dile getiren tanığın beyanı bir bütün olarak irdelendiğinde murisle mirasçıları arasında mal kaçırmasını gerektirir bir durumun bulunmadığını göstermektedir. Diğer yandan, devrin yapıldığı 02.10.2001 tarihinde 1915 doğumlu muris ... ile 1928 doğumlu eşi (davalı) ...'in yaşlarının oldukça ilerlediği açıktır. Bu nedenle murisin vefatını düşünerek, ölümü halinde 1950 yılından beri evli olduğu ve dava konusu taşınmazın edinilmesinde emek ve desteğinin bulunduğu kuşkusuz olan hayat arkadaşını koruma ve onu güvenceye alma düşüncesinin, ortak evlatları dışında başkaca mirasçılarının da bulunmadığı gözetildiğinde mal kaçırma kastı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, mirasbırakan ... tarafından davalı eşine yapılan temlikin gerçekte diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun dosya kapsamı ve toplanan delillere göre kanıtlandığı, bu nedenle direnme kararının yerinde olduğu ve tazminat miktarlarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği yönünde görüşler ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklanan gerekçelerle bu görüşler Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir. Hâl böyle olunca; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.'' gerekçesi ile hüküm bozulmuş, Hukuk Genel Kurulunun 18/11/2020 tarihli ve 2020/1-371 E., 2020/922 K. sayılı kararı ile davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.

7. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 23/02/2021 tarihli ve 2020/340 E., 2021/57 K. sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak, davacı tarafın iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

8. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili duruşma istekli olarak temyiz isteminde bulunmuştur.

9. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kabulüne ilişkin direnme kararının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararıyla 10 muhalefet oyu karşısında oy çokluğuyla Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verildiğini, kararın hukuka ve önceki içtihatlara aykırı olduğunu, birçok hususun gözardı edildiğini, muris muvazaasının sübuta erdiğini, mirasbırakanın mal kaçırma kastının gerek davalının ikrar niteliğinde beyanıyla gerek tanık anlatımlarıyla sübuta erdiğini, Hukuk Genel Kurulunun değerlendirmesinin hatalı olduğunu, mirasbırakanın dava konusu taşınmaz dışında, diğer bir taşınmazını da aynı gün muvazaalı olarak dava dışı kızı...'a ve torunu...'e devrettiğini, bu temlike ilişkin açılan davanın halen derdest olduğunu, mirasbırakanın taşınmazlarını satmasını gerektirecek haklı ve makul bir nedeni bulunmadığını, davalının dava konusu taşınmazı sattığı kişinin, dava dışı...'ın yakın arkadaşı olduğunu, dava konusu taşınmazı sattıktan sonra aynı adreste Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ile yeni yapılan binada ikamet etmeye devam ettiğini, dava dışı Nihal'e yapılan devrin de muvazaalı olduğunu bildirerek, önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

10. Gerekçe

10.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.

10.2. İlgili Hukuk

10.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

10.2.2. Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.

10.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV/6.) no.lu bendinde yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, kararın (IV/7.) no.lu bendinde yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.