"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, mirasbırakan annesi ...’nün maliki olduğu 70 parsel sayılı taşınmazını güvenilir olduğu için kaynı olan dava dışı ...’e temlik ettiğini, ...’in başka bir ile taşınması nedeniyle paylaştırma olamayacağını iddia ederek kendisinden habersiz olarak taşınmazın davalıya devredildiğini, her iki işlemin de muvazaalı olduğunu, murisin taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalıların da alım gücü olmadığını, bedeller arasında fark olduğu gibi ödeme de yapılmadığını, taşınmazı uzun süredir kardeşleri ile birlikte yaptıkları paylaşıma uygun bir şekilde kullandıklarını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, ara malik ...’in davacının eşinin kardeşi olduğunu, taşınmazın ...’e devredildiği zaman murisin davacının bakım ve gözetiminde olduğunu, temliki de diğer kardeşlere davacının bildirdiğini, murisin maaşının masraflarını ve ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyince taşınmazı satmak durumunda kaldığını davacının kendilerine söylediğini, ...’in de bir süre sonra taşınmazı satmak istediğini bildirmesi üzerine 140.000,00 TL bedelle satın aldığını, davacının bu durumu öğrendiğinde kendisinden pay istediğini, kabul etmediğinde de sorun yaşadıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının bakım maaşı alabilmek için mirasbırakanın dava konusu taşınmazı ... ilişkisine dayanarak davacının eşinin kardeşine devrettiği, sonrasında da ayrı ayrı pay tescilinin mümkün olmaması üzerine devrin davalı adına olduğu, tek başına bedelin muris muvazaasının kanıtı olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı istinaf dilekçesinde özetle, temliklerin muvazaalı olduğunu, tarafların gerçek iradelerinin mirastan mal kaçırmak olduğunu, murisin temlik tarihinde 71 yaşında olduğunu, taşınmazı satmasını gerektirir bir neden bulunmadığını, ...'in ve ...'nin taşınmazı alacak ekonomik güçleri olmadığını, bedeller arasında aşrı fark bulunduğunu, murisin banka hesabına para yatırılmadığını, tarafsız tanık ...’in muris ... tarafından yapılan ilk satışın, taşınmazın ileride murisin torunlarına verilmek amacıyla yapıldığı yönündeki beyanlarının ortada gerçek bir satış olmadığı ve yasal mirasçılar yerine murisin torunlarına devrin amaçlandığını gösterdiğini, belli bir zaman sonra geri alınmak üzere yapılan işlemin bir inançlı işlem olarak düşünülebileceğini, işlemin tarafı olan ...’in mahkeme içi ikrarı ile davanın ispatlandığını davalı ...’ye yapılan satışın da gerçek anlamda bir satış olmadığını, her iki satımda da herhangi bir para alışverişinin olmadığının tanık ...’in beyanı ile sabit olduğunu, tanık Mediha ve Medine'nin de bu durumu teyit ettiklerini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın muris muvazaası ve taraf muvazaasına dayandığı, dosya kapsamı itibariyle muris muvazaası ve taraf muvazaası şartlarının oluşmadığı, davacının da bilgisi dahilinde davacı ve eşinin, bakım maaşını alabilmeleri için güvenilir olan davacının kaynı ...'e muris tarafından taşınmazın satış gösterilerek devredildiği, muris öldükten sonra davacı ve eşi ile davalının birlikte ...'den tapuyu geri istedikleri, ayrı ayrı üzerlerine devrin tapu dairesi tarafından yapılmaması ve sonradan anlaştıklarını ...'e söylemeleri üzerine bedelsiz olarak davalı üzerine taşınmazın devredildiği, devir işlemlerinde muvazaa olmadığı, inançlı işleme benzese de inançlı işlemin yazılı delil ile ispatı gerektiği ve davacı tarafından yazılı delil dosyaya sunulmadığı, yemin deliline de dayanılmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, temlikin muvazaalı olduğunu, gerçek bir satış olmadığını, murisin taşınmazını devretmeye ihtiyacı olmadığını, temlik alanların da ekonomik durumlarının iyi olmadığını, bedeller arasında fahiş fark olduğunu, murisin ilk temliki taşınmazın torunlarına geçmesi için yaptığının tanık beyanları ile ortaya çıktığını, burada mirasçıların haklarının ihlal edildiğini, murisin torunlarının yararına torunlarına intikal gerçekleşmediğinden işlemin belli bir zaman sonra geri alınmak üzere yapıldığı ve böylelikle söz konusu işlemin inançlı bir işlem olduğunu kanıtlandığını, ...'in de bu durumu bildirdiğini, her iki işlemin de gerçek olmadığını, bedel ödenmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Muris muvazaasında 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, ... ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 140 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında “Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.” hükmü düzenlenilmiştir.
Dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HMK'nın 125 inci maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usuli işlemler düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Bu usul kuralının kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden; mirasbırakan ...'in maliki olduğu 70 parsel sayılı taşınmazını 11.07.2014 tarihinde dava dışı ...'e temlik ettiği, ...'in de taşınmazı 28.02.2017 tarihinde davalı ...'ye devrettiği, ...'nin de taşınmazı 13.10.2020 tarihinde ... adlı kişiye temlik ettiği, mirasbırakanın 22.06.2016 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları ..., ... ve ...'nin kaldığı anlaşılmıştır.
2. Somut olayda, Mahkemece ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili olarak nitelendirildiği gözetilerek HMK’nın 140 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince uyuşmazlığın bu hukuki sebep esas alınmak suretiyle çözümlenmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Eldeki davada tanık olarak dinlenilen ara malik ...'in temlikin mirasbırakanın torunları lehine mal kaçırma amacıyla yapıldığını kabul ettiği görülmüştür. Bu bağlamda taşınmazın dava dışı ...'e devrinden sonra gerçekleşen olguların, muris tarafından yapılan temlikin muvazaalı olması karşısında sonucu etkisi bulunmamaktadır.
3. Öte yandan dava konusu taşınmazın yargılama devam ederken davalı ... tarafından dava dışı üçüncü kişiye temlik edildiği anlaşıldığından, Mahkemece öncelikle HMK'nın 125 inci maddesi gereğince işlem yapılması gerekmektedir. Hal böyle olunca, davacıya HMK'nın 125 inci maddesi gereğince seçimlik hakkının kullandırılması, bundan sonra temlikin muvazaalı olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.