"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TENKİS
Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tenkis istemine ilişkindir.
Davacı, babası Hıdır’ın 19.02.2010 tarihinde öldüğünü, babasının ölmeden davalının banka hesabına 172.000 Euro ve 50.000 Euro geçirdiğini, miras hissesi bertaraf edildiğinden mahfuz hisse oranındaki 45.000,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının miras payı olan 12.500,00 Euro'yu aldığını, davalının banka hesaplarındaki paranın kendi ticari faaliyetlerinden birikimi olduğunu, murisin ölmeden önce davacıya karşılıksız kazandırmalarda bulunduğunu bu miktarın toplamda 45.000,00 Euro'yu bulabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporunda davacının zedelenen saklı payının 9.434,76.-TL olduğunun belirtildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Dairece “... tüm aktif ve pasif terekenin belirlenmesi, miras bırakan Hıdır'ın davalı eşi Besime ile olan ortak hesabın saklı payı zedeleme kastı ile oluşturulup oluşturulmadığının, 17.07.2012 tarihli bilirkişi raporunda tenkis hesabına konu olan murisin hesabındaki paralarının tenkise tabi olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca araştırma yapılarak saklı payı zedeleme kastı ile kazandırmada bulunulduğu iddiası ispat edilemediği belirlenerek tenkise tabi bir kazandırma bulunmadığı yönündeki kabulde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak Daire bozma ilamına konu 9.434,76 TL bedelin yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin 13.09.2012 tarihli karar yalnızca davacı tarafından temyiz edilmiş, davalı tarafından temyiz edilmemiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK).
Somut olayda mahkemece usuli kazanılmış hak kuralı gözetilmeden karar verilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece ilk hükümdeki 9.434,76 TL bedel ve faizi yönünden ilk hükümdeki gibi karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacının değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.