Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7975 E. 2023/94 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki sebebe dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin aşılıp aşılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği tarihten itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar 446 parsel sayılı taşınmazın adlarına kayıtlı olduğunu, bu parselin yanı sıra aynı yerde bulunan 372 ve 375 parsel sayılı taşınmazların da 1948 yılında 4753 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kök mirasbırakanları ...'a devlet tarafından verildiğini ve tapulandığını, taşınmazlarına komşu aynı yerde bulunan 436 parsel sayılı taşınmazın kaydının sonradan oluşturulduğunu ve kaydın ... adına yapıldığını, ancak oluşan bu kaydın yanlış bir sınırlandırma neticesinde yolsuz olarak yapıldığını, 1948 yılından beri kök mirasbırakanlarından gelen 446 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 53.000 m2'sini aldığını ve mülkiyet değişikliğine yol açtığını, davacılara ait taşınmazın tapu kaydındaki asıl sınırlarının saptanması gerektiğini ileri sürerek 436 parsel sayılı taşınmazın 53.000 m2'lik miktarının (yolsuz tescil sonucu oluşan) tapu kaydının iptali ile 446 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde kalacak şekilde miktarının ve sınırının belirlenerek adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. Maddesi gereği kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçmekle kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı, belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul, yasaya ve içtihatlara aykırı olduğunu, eksik inceleme sonucu karar verildiğini, 446 nolu parselin ilk tesisinin 1948 yılı olduğunu ve Tapulama Mahkemesi tarafından 146.500 m2 olarak tapuya tesciline karar verildiğini, kararın 1978 yılında kesinleştiğini, dava konusu ettikleri 436 parselin ise 1976 yılında Hazine adına tespit gördüğünü, 53.000 m2 bakımından yapılan tespitin yanlış/yolsuz olduğunu, miktar yönünden tapu kaydının iptali/düzeltilmesi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın iddiasının kadastro öncesi nedene dayandığı, dava konusu 436 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının 15.03.1976 tarihinde kesinleştiği, bu tarih ile dava tarihi olan 2018 yılı arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, davanın hak düşürücü süreden reddine dair kararın usul ve esas bakımdan hukuka uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, davacıların kadastro mahkemesinin kararını dayanak alarak dava açtıklarını, Hazine adına yapılan kadastro tespitinin sadece 53.000.m2'lik kısmının hukuki geçerliliği bulunmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrası maddesi şöyledir; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR:

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120.60 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.