"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 112 ada 1002 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı idare adına tespit edildiğini, 40 yılı aşkın süreden beri nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla eklemeli olarak zilyetliğinde bulunan taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olduğunu ve taşınmazla davalı idare veya üçüncü şahısların ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu kısmın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacının zilyetliğinin söz konusu olmadığını, koşulların oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli ve 2016/210 E., 2018/277 K. sayılı kararıyla; davanın süresinde açıldığı, fen bilirkişi raporunda 112 ada 1002 parselin krokide A harfi ile gösterilen toplam 22781,06 m2'lik kısmını davacının seleflerinin, çok uzun yıllar önce imar ve ihya ederek tarım arazisi(bağ) haline getirdikleri, davacının, imar ve ihya edilmiş olarak bağ ve tarla vasfı ile devraldığı, taşınmazın bir kısmının davacı ve selefleri tarafından harman yeri olarak kullanıldığı, davacının taşınmazın bu kısmını, devir tarihinden itibaren tespit tarihine kadar tarım arazisi olarak kullanmak suretiyle kesintisiz ve nizasız bir şekilde malik sıfatıyla tasarrufu altında bulundurarak zilyet olduğu ve tespit tarihinde de kendisi adına selefi olan babasının zilyet olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerinde düzenlenen kazanım şartlarının oluştuğu gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın kabulüne, C harfi ile gösterilen kısmın imar ve ihyasının tamamlanmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu, kıraç arazi vasfında olduğu gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
1.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığını, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarruf altında olması nedeniyle özel mülkiyete konu olamayacağını, kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz iktisabına ilişkin yasal koşulların davacı lehine gerçekleşmediğini, dinlenen tanıkların akrabası olduğunu, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğunu, raporların karar vermeye yeterli olmadığını, sadece 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğraflarının rapora esas alınmasının usule uygun olmadığını, raporun m2 birim fiyatlarının incelenmesi gerektiğini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükümlerin de irdelenmesi gerektiğini, nispi vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ret kararı verilen kısım yönünden de zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğunu, bu nedenle bu kısım yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 16.04.2021 tarihli ve 2019/1380 E., 2021/484 K. sayılı kararıyla; davanın süresinde açıldığı, bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen kısım yönünden kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz iktisabına ilişkin yasal koşulların davacı lehine gerçekleştiği, (C) harfiyle gösterilen kısım yönünden gerçekleşmediği, İlk Derece Mahkemesi tarafından usulüne uygun olarak keşif uygulamasının yapıldığı, alınan rapor ve beyanlar ile imar ihya ve zilyetlik durumlarının şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edildiği, alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olduğu, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinde ve yargılama giderlerinin hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı,gerekçesiyle HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.