"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 20.06.2013
KARAR : Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 206 ada 59 ve 231 ada 40 parsel sayılı taşınmazların hali arazi vasfı ile Hazine adına, dava konusu 206 ada 60 parsel sayılı taşınmazın ise tarla vasfıyla köy tüzel kişiliği adına tespit ve tescil edildiğini, ancak taşınmazların yaklaşık 100 yıldır ataları ile kendisi tarafından tarımsal amaçlı olarak kullanıldığını ve fiili taksim sonucu kendisine intikal ettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiş, aşamada 206 ada 60 parsel sayılı taşınmaz yönünden davadan feragat etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davaya cevap vermemiş; Hazine temsilcisi duruşmada davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.02.2015 tarihli ve 2013/125 E. 2015/26 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile çekişmeli 231 ada 40 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (40-A) ile gösterilen 10.782,10 metrekarelik bölümü ile çekişmeli 206 ada 59 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (59-A) ile gösterilen 10.567,67 metrekarelik bölümünün çekişmeli parsellerden ifraz edilerek davacı adına tapuya tesciline, 206 ada 60 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 30.05.2017 tarihli ve 2015/9201 Esas 2017/3847 Karar sayılı kararıyla: “....sağlıklı bir sonuca ulaşmak için tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait dava konusu taşınmazların bulunduğu yere ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra, 3 kişilik ziraat mühendisi ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri ve davacının 21.05.2014 tarihli keşifte tanık dinletme talebinden vazgeçtiği dikkate alınarak yerel bilirkişiler eşliğinde yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazların öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin davaya konu olmayan bakiye bölümleri ile toprak yapısı ve niteliği hususunda fark bulunup bulunmadığını irdeler şekilde inceleme yapılmalı, önceki raporlarla arada çelişki olması durumunda bunun nedenlerine değinilmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ziraat bilirkişisi raporunda her ne kadar fotoğraflarda taşınmazların sürülü olduğu görülüyorsa da yapılan incelemeler sonucunda taşınmazlarda uzun bir süre (30 yıl) tarımsal faaliyet yapılmadığının anlaşıldığı, jeodezi bilirkişisinin raporunda ise taşınmazların 1984 ve 2001 tarihli hava fotoğraflarının incelenmesinde taşınmazların kullanılmadığının anlaşıldığı, bilimsel veriler karşısında davacının soyut beyanlarına itibar edilemeyeceği, taşınmazların imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle edinme koşullarının oluşmadığı, her ne kadar ziraat bilirkişisi raporunda taşınmazların tarımsal faaliyete verilen uzun aradan önce imar ihya edildiği belirtilmiş ise de, somut delil niteliğindeki hava fotoğrafları karşısında bu belirlemenin de soyut değerlendirmeden ibaret olduğu, imar ihya edildiği kabul edilse dahi taşınmazın 30 yıl gibi uzun bir süre kullanılmamasının terk niteliğinde olduğu gerekçesiyle dava konusu 206 ada 59 ve 231 ada 40 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine; feragat edilen 206 ada 60 parsel yönünden ise bozma konusu yapılmadığından yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik araştırma sonucunda karar verildiğini, Mahkemenin 35 yıl önceki 1984 yılına ait hava fotoğraflarını somut delil olarak nitelendirmesi ve bilirkişi raporları ile mahalli bilirkişi beyanlarını ise soyut delil olarak nitelendirmesinin hatalı olduğunu, ziraat bilirkişi raporundaki fotoğraflarda dava konusu taşınmazların sürülü olduğu görülmesine rağmen ve yine taşınmazların tarımsal faaliyet yapılmasına verilen uzun bir aradan önce imar ihya edildiği belirtilmesine rağmen Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek taşınmazlar imar ihya edilse dahi 30 yıl gibi uzun bir süre kullanılmamasının taşınmazın terki niteliğinde olduğuna dair gerekçesinin hatalı olduğunu, iradi terkin söz konusu olmadığını, taşınmazların bulunduğu köyün 1987 yılından sonra terör olayları nedeniyle boşaltıldığını, halen terör tehlikesi sebebiyle arazilerin tam olarak ekilemediğini, taşınmazların tamamı imar ihya görüp ve 100 yıldan bu yana tarım arazisi olarak kullanıldığını, fiili hakimiyetin geçici nitelikli sebeplerle kullanılmaması veya kullanma olanağının ortadan kalkmasının zilyetliği sona erdirmeyeceğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
... Medini Kanunu'nun 713/1. maddesi şöyledir; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunun'un
14/1. maddesi şöyledir;
"Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40,kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
17/1. maddesi şöyledir;
"Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir."
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.