"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kadastro öncesi hukuki sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne karar verilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davaya konu olan ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 152 ada, 4 parsel numaralı taşınmazın davacıların ve davalıların büyük dedelerinin vefatı sonrasında ... ve ... ...'a miras kaldığını, ... ve ... ...'ın miras kalan bu tapusuz taşınmazı kendi aralarında anlaşarak ikiye bölmek suretiyle yarı yarıya paylaştığını, ... ...'a ait olan kısmın ... ...'ın vefatı sonrasında ... ...'a miras olarak kaldığını, ... (...) ...' a ait olan taşınmazın diğer yarısının ...'nin ve eşinin vefatı ile çocukları... ve ... ... miras olarak kaldığını, bu kişilerinde annelerine ait olan yeri kendi aralarında paylaştığını, dolayısıyla taşınmazın yarısının da ...'nin oğulları arasında ikiye bölünerek paylaşıldığını, tapusuz taşınmaz olan bu yerde 2009 yılında kadastro çalışması yapıldığını ve davalıların kadastro sırasında taşınmazın tamamını kendi üzerlerine haksız şekilde tescil ettirdiğini, oysa davacılara da ...'ın payının miras yoluyla kaldığını, zilyetliklerinde olduğunu ileri sürerek, dava konusu 152 ada, 4 parsel numaralı taşınmazın davacılara ait olan dörtte bir payın davalıların adına olan tapu kaydının iptali ile payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazda çocukları ve kendi haricinde kimsenin hakkı olmadığını belirterek aleyhine açılan davayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacı tanıklarının beyanlarından davacıların iddia ettiği gibi zilyetliklerinin olmadığı, davacılara verilen kesin süre içinde kök murise ait mirasçılık belgesi ibraz edilmediği, davacıların iddialarını ispatlayamadıkları, ayrıca davalılardan ...'ın dava açılmadan önce 2011 yılında ölmüş olduğu, ölü kişiye dava açılamayacağı gerekçesiyle; davalı ... hakkında açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, diğer davalılar ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, iki üst soy üstüne ait veraset ilamı olmadığından bu belgenin ibrazının mümkün olmayıp; ibraz edebilmesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacıların büyük dedelerinin öldüğü dönemde bu belgeden köyde yaşayan ve hayatlarında hukukla ilgili sorun olmayan kişiler için veraset ilamının varlığından söz edilebilmesi düşünülemeyeceği gibi tanık beyanları ile de yerin davacılara miras kaldığının açıkça anlaşıldığını, tanıkların dava dilekçesinde yazan tüm iddiaları ispatlar nitelikte beyanlarda bulunduklarını ancak Mahkemenin bu lehe beyanların hiçbirini dikkate almadığını, miras kalan bir yerin zamanaşımı ile yahut zilyetlikle kazanılabilmesinin mümkün olmadığını, Mahkemece hukuka uygun değerlendirme ve inceleme yapılmadığını, sadece zilyetlik ve veraset ilamına göre karar verildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacı tarafın sunduğu dava dilekçesinde açıkça "büyük dedelerinin vefatı sonrasında ... ve ... ...'a miras kaldığını, ... ve ... ...'ın taşınmazı kendi aralarında anlaşarak ikiye bölmek suretiyle yarı yarıya paylaştığını, ... ...'ın ve eşinin vefatı ile çocukları... ve ... ... miras olarak kaldığını, bu kişilerinde annelerine ait olan yeri kendi aralarında ikiye paylaştığını, dolayısıyla taşınmazın yarısının da ... ...'ın oğulları arasında ikiye bölünerek paylaşıldığını" bildirmesi ile bilindiği üzere bir tarafın delil ve beyanlarının lehine olduğu kadar aleyhine de delil teşkil edecek olması hususları birlikte gözetildiğinde davacı tarafın miras yoluyla gelen hakla birlikte paylaşmaya da dayandığı, yine davacı tarafın dava diekçesinde açıkladığı paylaşım olgusu ile davacı tanığı ... ...'ın "yerin büyük hala ...'den kalma olup taraflar arasında paylaşım yapıldığını" bildirmesi ve davacı tanığı ... ...'ın "...'a kalan yerin de yarısı ormana, Hazineye kaldığı" şeklinde beyanda bulunmaları birlikte gözetildiğinde her ne kadar öncesinde tarafların büyükdedesinin kim olduğu belirlenememiş ise de paylaşmaya dayanılan taşınmaz yönüyle taraflar arasındaki elbirliği mülkiyetinin sona erdiğinin kabulünde zorunluluk bulunmasına, bu halde davacı taraf bizzat paylaşmaya dayanmakla elbirliği mülkiyet hükümleri sona erdiğinden mirasçılar arasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanma koşullarının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmasına, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddelerinde, davasız (çekişmesiz-nizasız) ve aralıksız (fasılasız) yirmi yıl süreyle ekonomik amaca uygun ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişinin taşınmazın mülkiyetini kazanacağının hüküm altına alınmasına, somut olayda, davacı tarafın zilyetlikle kazanma koşullarını ispat etmesinin gerekmesine ve sonuç olarak davacı tarafın tespit günü itibariyle lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşullarının gerçekleştiği hususunu ispat edememesine göre davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde gösterdiği istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, davalı ... yönünden adı geçenin dava tarihi itibariyle ölü kişi olduğu ve ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı gerekçe gösterilerek anılan davalı yönünden davanın usulden reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamına alınan nüfus kayıt örneğine göre davalı ...'ın geride mirasçı bırakarak vefat ettiği ve mirasçılarının ise eldeki davanın diğer davalı tarafları olduğu, bu halde ölü kişi ...'ın mirasçılarına dava dilekçesinde husumet yöneltildiği ve böylelikle dava tarihi itibariyle ölü kişi aleyhine değil mirasçıları aleyhine de dava açıldığı gözetilerek Mahkemece ... lehine veya aleyhine hüküm kurulmaması, onun yerine davada taraf olan diğer mirasçıları yönüyle kurulan hükmün yeterli olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken mirasçıları davada taraf olan kişi yönüyle usulden redde karar verilmesi isabetsiz ise de yargılamada eksiklik bulunmayan ancak "kanunun olaya uygulanmasında hata edilen dava dosyası açısından yapılan yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediğine göre 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gözetilerek hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne Mahkeme hükmünün kaldırılmasına karar verilerek, davanın reddi yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarına benzer beyanlarıyla kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükümlerini düzenlemiştir.
3. Zilyetlik, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir." şeklinde tanımlanmıştır.
3. Değerlendirme
1.Dava konusu 152 ada 4 parsel sayılı 12.002,65 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın, 26.05.2009 tarihinde yapılan kadastro tespiti ile zilyetlik ile iktisap edilen yerlerden olduğu ve ... oğlu ... ...'ın ceddinden intikal eden ve taksimen gelme yeri olup 20 yılı aşkın süredir çekişmesiz fasılasız ve malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda iken malikin oğlu ... ...'a bedelsiz hibe edilerek zilyetliğini devrettiği ve ... oğlu ... ...'ın 14.01.2008 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak ..., ..., ..., ...'ı bırakması sebebiyle verasette iştirak halinde 09.11.2009 tarihinde tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır.
2. Keşif esnasında dinlenen davacı tanığı aynı zamanda davalıların dedesi olup dava konusu taşınmazın davalıların babasına hibe etmiş olan ... ... beyanında; "dava konusu yerin halası ...'den çocukları ... ve ...'a kaldığını, daha sonra ...'a kalan yeri davalıların mirasbırakanı ve kendi oğlu ... ...'ın aldığını, davacıların mirasbırakanı ...'ın yerinin kaldığını, dava konusu yeri şu anda kimsenin kullanmadığını, boş ve yaban olarak durduğunu, ...'a kalan yerin de yarısının ormana, Hazineye kaldığını, dava konusu yerin ... tarafından kardeşi ... ile birlikte bir süre bölmeden kullanıldığını, sonra aralarında anlaşmazlık çıktığını, kadastro yapıldığı gün ...'da bulunduğunu, torunlarının kendisine telefon edip kimin üzerine yazılacağını sorduklarını ve davacılardan biri olan ...'a yazılsın dediğini, ondan sonra arayan soran olmadığını ifade etmiştir.
3. Dinlenen diğer mahalli bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazın taşınmazın miras kaldığını 1/4 payının davacılara ait olduğunu, hem davalılar ve davacılar tarafından hem de öncesinde tarafların mirasbırakan babaları tarafından kullanıldığını, ancak yıllardır ekilip dikilmediğini ifade etmişlerdir.
4. Dosya arasında bulunan 23.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın hali hazır durumu itibariyle uzun zamandır ekilmeyen tarla vasfında olduğu, ... 2020 yılı 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planına göre 1. derece doğal sit alanı ve orman alanında kaldığı bildirilmiştir.
5. Toplanan delillerden ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, taşınmazın davacılar ve davalıların üst soyu ... ve ...'nin babası olan büyük dedelerinden miras olarak geldiği ve aralarında taksim edildiği tarafların kabulünde olup, doğru sonuca ulaşılabilmesi için, büyük dedenin veraset ilâmı getirtilerek mirasçılık sıfatlarının belirlenmesi, mirasbırakanın terekesinin mirasçılar arasında taksim edilip edilmediğinin, dava konusu taşınmazın taksim edilen kısımlarının belirlenerek zilyetliklerinin devam edip etmediği, terk edip etmedikleri hususlarının araştırılması, taksim edildiği belirtilen kısımlar ile orman olan veya Maliye Hazinesi adına kayıtlı kısımların yeniden yapılacak keşifte yöntemince araştırılması, her bir kısmın bilirkişi raporunda gösterilmesi ve davacıların mirasbırakanı ...'ın çekişmeli taşınmazda miras payının bulunduğu ve onun tarafından sürdürülen zilyetlik ile kadastro tespiti sırasında zilyetliğin kendilerince sürdürüldüğü hususunda gösterdiği delillerin eksiksiz toplanması, davacı tanıkları ile mahalli bilirkişilerin bu konuya ilişkin etraflıca beyanlarının alınması, toplanacak delillerin şüpheye yer vermeyecek şekilde değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek eksik araştırma ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine,
03.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.