Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8337 E. 2022/35 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında davalı oğluna yaptığı taşınmaz satışının muris muvazaası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın davalı oğlunun kendisine uzun süre bakması ve ihtiyaçlarıyla ilgilenmesi nedeniyle minnet borcunu ödemek amacıyla taşınmazlarını devrettiği, mal kaçırma amacı taşımadığı ve geriye de mirasçılara azımsanmayacak miktarda mal bıraktığı gözetilerek yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, Pınarhisar Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29/06/2016 tarihli ve 2014/154 Esas, 2016/87 Karar sayılı davanın kabulüne dair kararın Dairece bozulması üzerine, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda verilen 25/03/2021 tarihli ve 2021/43 Esas 2021/104 Karar sayılı davanın reddine dair karar süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların mirasbırakan anneleri ... ...’nın maliki olduğu 520, 706, 915, 856, 1165, 1220, 1278, 1553, 2656 ve 2795 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 20.06.2012 tarihinde davalı oğlu ...’e tapuda satış göstererek temlik ettiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmazsa miras payları karşılığı bedele hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının mirasbırakana ölünceye kadar baktığını, her türlü ihtiyaçları ile ilgilendiğini, mirasbırakanın sosyal güvencesi olmadığından sağlık giderlerini karşıladığını, mirasbırakanın da taşınmazlarını satmak zorunda kaldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 29/06/2016 tarihli ve 2014/154 E., 2016/87 K. sayılı kararıyla; davacıların murisi ... ...'nın 12.09.2013 tarihinde ölmeden kısa bir süre önce 20.06.2012 tarihinde adına kayıtlı 10 adet taşınmazdaki hissesini davalı oğluna devrettiği, yapılan temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairece “...Somut olaya gelince; tanık beyanları uyarınca, uzun süre mirasbırakanın davalı oğlu ile birlikte yaşadığı, mirasbırakanın bir yıldan fazla yatalak bir vaziyette yaşadığı, öncesinde de yaşlılıktan kaynaklanan sağlık sorunlarının bulunduğu, bu zaman zarfında mirasbırakana davalı ve eşinin baktığı, tüm ihtiyaçları ile ilgilendikleri, diğer çocuklarının mirasbırakan ile yeterince ilgilenmediği anlaşılmıştır. Hem davacı tanıkları hem de davalı tanıkları mirasbırakan ...’ye davalı ve eşinin aynı evde yaşayarak uzun süre baktığını beyan etmişlerdir. Hemen belirtilmelidir ki; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin (bir başka ifade ile malın bedelinin) ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.04.2009 tarihli ve 2009/1-130 sayılı kararı). Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır. O halde, yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; mirasbırakanın taşınmazlarından bir kısmını davalı oğluna devrettiği, geriye azımsanmayacak derecede taşınmazlar bıraktığı, mevcut deliller ile de saptandığı üzere mirasbırakanın asıl irade ve amacının kendisine uzun süre bakan, tüm ihtiyaçları ile ilgilenen oğluna karşı minnet borcunu ödemek olduğu, mal kaçırma amacı ile hareket etmediği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 25/03/2021 tarihli ve 2021/43 E., 2021/104 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın uzun süredir davalı oğlu ile birlikte yaşadığı, bir yıldan fazla yatalak bir vaziyette yaşadığı, öncesinde de yaşlılıktan kaynaklanan sağlık sorunlarının bulunduğu, bu zaman zarfında mirasbırakana davalı ve eşinin baktığı, tüm ihtiyaçları ile ilgilendikleri, diğer çocuklarının mirasbırakan ile yeterince ilgilenmediği, malın devrinin karşılığı olan semenin mutlaka para olmasının şart olmadığı, belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmazların mirasbırakana ait olduğu, ancak davalı oğlu ve dava dışı torunu ... tarafından kullanıldığını, davalının taşınmazları satın alabilecek ekonomik gücü bulunmadığını, mahalli bilirkişilerin köydeki genel uygulamanın aile reisi olan kişinin taşınmazlarını ölmeden önce kendisine bakan kişiye bıraktığını beyan ettiklerini, tanık olarak dinlenen davalının eşinin mirasbırakana para vermediklerini beyan ettiğini, Mahkemece semenin hizmet, bakım olduğunun kabul edildiğini, ancak mirasbırakanın amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğu ve davalıyı koruduğunu, ayrıca mirasbırakanın yeşil kartlı olup davalının sağlık harcaması yapmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir

6.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1928 doğumlu mirasbırakan ... ...’nın 12.09.2013 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı çocukları ... ile kendisinden önce ölen oğlu ...’ın çocukları davacı ... ve dava dışı...’i bıraktığı, mirasbırakanın maliki olduğu 520, 706, 915, 856, 1165, 1220, 1278, 1553 ve 2795 sayılı parsellerdeki 2/8’er payları ile 2656 sayılı parseldeki 2/16 payını 20.06.2012 tarih ve 1675 yevmiye no’lu akit ile davalı oğlu ...’ya satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir. Öte yandan, mirasbırakanın ölümü ile geriye 68 sayılı parseldeki 3/16 payı ile 366, 644, 868, 1393, 1819, 1834, 2298, 2227, 2572 ve 2573 sayılı parsellerdeki 95/256’şar payları bıraktığı, anılan taşınmazların dava konusu taşınmazlar ile aynı ilçede bulunduğu anlaşılmıştır. Mirasbırakanın taşınmazlarından bir kısmını davalı oğluna devrettiği, geriye azımsanmayacak derecede taşınmaz bıraktığı, mirasbırakanın asıl irade ve amacının kendisine uzun süre bakan, tüm ihtiyaçları ile ilgilenen oğluna karşı minnet borcunu ödemek olduğu, mal kaçırma amacı ile hareket etmediği sonucuna ulaşıldığından, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.