"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.05.2015 tarihli ve 2014/21741 Esas, 2015/6371 Karar sayılı kararı ile 419 ada 16 parsel sayılı taşınmaz yönünden kararın onanmasına, 411 ada 32 parsel sayılı taşınmaz yönünden kararın esastan bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; ... ilçesi ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 411 ada 32 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına, 419 ada 16 parsel sayılı taşınmazın davalı ... ... adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edildiğini, oysa 32 no.lu taşınmazın annesinden, 16 no.lu parselin de babasından kendisine taksimen kaldığını ileri sürerek irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 411 ada 32 parsel sayılı taşınmazın yarı hissesinin, 419 ada 16 parsel sayılı taşınmazın tamamının tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ...; niza konusu taşınmazı 2003 yılında ...'dan satın aldığını, 2003 yılından beri kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... ...; niza konusu edilen yeri davacının kocasından satın aldığını, 12 senedir kullandığını belirtmiştir.
III. MAHKEME KARARI
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.01.2013 tarihli 2012/342 E., 2013/21 K. sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.12.2013 tarihli ve 2013/12932 Esas, 2013/13250 Karar sayılı kararıyla, ''...Mahkemece, çekişmeli taşınmazlardan 419 ada 16 parsel sayılı taşınmazın zilyetliğinin 15 yıl önce davacının kocası tarafından davalı ...’ye devredildiği, 411 ada 32 parsel sayılı taşınmazda ise davalı ...’nın eklemeli zilyetliğinin 20 yılın üzerinde olduğu kabul edilerek hüküm kurulduğu ancak; mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının karar için yeterli açıklığa sahip bulunmadığı, davacı tanıklarının, çekişmeli taşınmazların başında değil, duruşmada dinlenmiş olmasının doğru olmadığı açıklanarak sağlıklı sonuca ulaşabilmek için tüm taraf tanıkları ve mahalli bilirkişilerin katılımı ile yeniden keşif yapılması, keşif sırasında mahalli bilirkişi ve tanıklardan; çekişmeli taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, zilyetliklerin başlangıç tarihi ve sürdürülüş biçimi ile davalıların kullanımına itiraz edilip edilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı beyan alınması, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılarak çelişkinin giderilmesine çalışılması, ondan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği...'' belirtilerek hüküm bozulmuştur.
C. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.09.2014 tarihli ve 2014/272 E., 2014/516 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne, çekişmeli 411 ada 32 ve 419 ada 16 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.
E. 2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.05.2015 tarihli ve 2014/21741 Esas, 2015/6371 Karar sayılı kararıyla, “ ...dava konusu 419 ada 16 parsel sayılı taşınmaza yönelik verilen kararın onanmasına, çekişmeli 411 ada 32 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak, davacının dava dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın yarı hissesinin annesinden kendisine intikal ettiğini, yarı hissesinin ise amcası .... tarafından 3. kişiden satın alındığını, taşınmazın 1/2 payının kendisine ait olduğunu iddia ettiği, davacının Kadastro Komisyon tutanağına yansıyan beyanında ise taşınmazda annesinden intikal eden 3,5 dönümün 411 ada 32 sayılı taşınmazdan ifraz edilerek adına yazılmasını talep etmiş olmasına rağmen Mahkemece davacıya talebinin açıklattırılmadığı bu sebeple Mahkemece davacı tarafa dava dilekçesi açıklattırılarak taşınmazın tamamında mı yoksa bir bölümünde mi hak iddia ettiğinin sorulması, yerel bilirkişi ve tanıklar tekrar dinlenerek çekişme konusu taşınmazın ya da taşınmaz bölümünün ne şekilde davacıya intikal ettiğinin araştırılması, davacının bu konuda göstereceği yeni delillerin de değerlendirilmesi gerektiği açıklanarak bozma ilamında açıklanan hususlar duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanmak suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna bir karar verilmesi gerektiği...'' belirtilerek karar bozulmuştur.
F. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.05.2019 tarihli ve 2015/751 E., 2019/416 K. sayılı kararıyla, davacı tarafa dava dilekçesinin açıklattırıldığı ve 411 ada 32 parsel sayılı taşınmazın yarısında hak iddia ettiğinin bildirildiği, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından taşınmazın 03/09/2018 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 16.903,24 m2 kısmının davalıya kendi mirasçılarından intikal ettiği, diğer yarısının ise dava dışı ....'den satın alınan kısım olduğunun anlaşıldığı, niza konusu edilen 411 ada 32 parsel sayılı taşınmazın 03/09/2018 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 15.230,16 m2 kısmının evveliyatının ...'a ait iken onun ölümü ile çocukları olan ..., ... ve ...'e kaldığı, davacı ...'nın Osman ve ...'in kızı olduğu, taşınmazı 1989 yılında dava dışı ...'ya satan ....'in ise davacı ...'nın amcası olduğu, ....'in bu yeri ... adına ekip biçtiği, ... ve ...'in vefatı ile taksimen kızı Satı...'e düştüğü, dava dışı ... Mahkemedeki beyanında niza konusu yeri 1989 yılında ....'den satın alıp 12-13 yıl kullanarak 2003 yılında davalılardan ...'ya sattığı, ...'nın da bu yeri kadastro tespitine kadar kullandığı, kadastro tespitinin 2008 yılında yapıldığı, tespite kadar nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla kazandırıcı zamanaşımı şartlarının oluşmadığı, dava konusu edilen parselin ... ... intikal eden 15.230,16 metrekarelik kısmının yarısında davacının iddiasının sübut bulduğu, ecrimisil talebinin değerlendirilmediği ancak davacı tarafça da önceki kararın temyiz konusu yapılmadığı, dolayısıyla davalı için kazanılmış hak oluşturacağı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 411 ada 32 parsel sayılı taşınmazın 7.615,08/32.133,40 m2'lik payının tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin ile ecrimisil talebinin reddine, çekişmeli 419 ada 16 parsel yönünden verilen kararın kesinleşmiş olması nedeni ile yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
G. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
H. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacının dava dilekçesinde ve yargılama sırasında çekişmeli 32 no.lu parselin yarısına karşılık gelen fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 15.230,16 metrekarelik kısmının miras yoluyla davacıya kaldığını belirtmesine ve istemesine rağmen davacının talebinde Mahkemece hataya düşülerek hem davacı tarafın iddiasını ispatladığının kabul edildiğini, hem de ... ... gelen kısmın yarısına karşılık gelen 7.615,08 metrekarelik kısım için kabul kararı verildiğini, bu durumun Mahkemenin mülkiyet konusunda yaptığı tespite aykırı olduğunu, maddi hata yapıldığını, ecrimisil talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kısmen ret kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, dosyada toplanan delillerden davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde Mahkemece hataya düşüldüğünü, dava konusu taşınmazın 1972 yılında .... tarafından taşınmazın maliki...'dan satın alındığını, daha sonra 1987 yılında ...’ya satıldığını, ...’un davacının dayısı olduğunu, ...’un terekesinin taksim edildiğini ve taşınmazın...'a kaldığını, davacının annesi Satı'ya başka bir taşınmaz verildiğini, davalının taşınmazın sınırında bulunan dedesi ve dayısına ait 25 dönümlük yeri satın alarak dava konusu edilen kısım ile birleştirerek kullandığını, bu iki yerin kadastro çalışmalarında 411 ada 32 parsel olarak tescil edildiğini, kadastro tespiti sırasında davacının annesinin sağ olup köyde yaşadığını ve tespite itiraz etmediğini belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kısmen kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.
I. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun
190. maddesi şöyledir; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun
6. maddesi şöyledir; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
713/1. maddesi şöyledir; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun
14. maddesi şöyledir: “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
15.maddesi şöyledir: “ Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.”
3. Değerlendirme
Mahkemece bozma kararına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin yerine getirilmesi zaruridir. Hükmüne uyulan bozma kararında; "davacı tarafa dava dilekçesi açıklattırılarak taşınmazın tamamında mı yoksa bir bölümünde mi hak iddia ettiğinin sorulması, yerel bilirkişi ve tanıkların tekrar dinlenerek çekişme konusu taşınmazın ya da taşınmaz bölümünün ne şekilde davacıya intikal ettiğinin araştırılması, davacının bu konuda göstereceği yeni delillerin de değerlendirilmesi gerektiği" hususuna işaret edilmiş, Mahkemece de bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduğuna göre, bozma içeriğine uygun olarak muris ...’un terekesine dahil olduğu anlaşılan çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 15.230,16 metrekarelik kısmın, mirasçılar arasında murisin ölümünden sonra taksim edilip edilmediğinin, taksim edilmiş ise davacı tarafın iddia ettiği gibi davacının annesi mirasçı ...’e mi yoksa davalı tarafın savunmasında belirtildiği gibi mirasçı...’a mı kaldığı hususlarının araştırılarak belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, çekişmeli taşınmazın hem taksim sonucu davacının annesi ...'a kaldığı kabul edilip, hem de taşınmazın yarı hissesinin davacı adına tapuda tesciline karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır.
Dosya kapsamına göre; çekişmeli taşınmaz bölümünün, müşterek kök muris ... ... kaldığı tartışmasızdır. Uyuşmazlık kök murisin terekesinin yöntemince taksim edilip edilmediği, taksim yapılmış ise çekişmeli taşınmazın taksime dahil edilip edilmediği, edilmiş ise kime isabet ettiği hususlarındadır. Taksime dayanan taraf bu iddiasını ispat etmekle mükelleftir. Geçerli bir taksimin varlığından söz edilebilmesi için taksime tüm mirasçıların ya da temsilcilerinin katılmaları, katılmayan mirasçıların taksime muvafakat vermeleri, her mirasçıya hangi mevkiden taşınmaz mal verildiğinin, taşınmaz mal verilmeyen mirasçının ne şekilde razı edildiğinin somut olarak ortaya konulması gerekir. Mahkemece yöntemine uygun bir taksim bulunup bulunmadığı hususunda yapılan araştırma yetersizdir.
Hal böyle olunca; taşınmaz başında yeniden yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının katılımı ile keşif yapılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıklardan öncesi tarafların kök murisine ait olan davaya konu taşınmazın mirasçıları arasında taksim edilip edilmediği, taksim edilmiş ise ne zaman, nerede, kimlerin katılımı ile yapıldığı, tüm mirasçıların katılıp katılmadığı, katılmayan mirasçı varsa temsil edilip edilmediği ya da sonradan icazet verip vermediği, hangi taşınmazın kime isabet ettiği, davacının annesine yer verilip verilmediği, taksimde pay almamış ise bunun nedeni; muristen kalan taşınmazların hangi tarihten beri hangi sıfatla kim tarafından kullanıldığı, taksim sonucu...’a kalıp kalmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, ayrıca ispat yükünün taksimi iddia eden tarafta olduğu, taksim ispat edilemez ise taşınmazın ...’in terekesine ait olduğu dosya kapsamından sabit olduğundan davacı taraf annesinin miras payına yönelik olarak terekeye karşı 3. kişi konumunda olan davalı tarafa karşı tek başına eldeki davayı açamayacağı hususları da gözetilerek tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın yatıran taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
06.06.2023 gününde oy birliği ile karar verildi.