"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 02.10.2012
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada verilen davanın reddine ilişkin karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı asil dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 146 ada 679 parsel taşınmazı yıllar önce evlenirken babası ...'in düğün hediyesi olarak verdiğini, bu taşınmazı uzun yıllardan beri icara verip, kirasını aldığını, kendi malı olan bu taşınmazı 30-34 yıla yakın zamandan beri kendisinin kullandığını, daha önce bu taşınmazı babasının ekip biçtiğini, bu taşınmazın Hazine ile hiçbir alakasının olmadığını ileri sürerek, taşınmazın tapusunun iptal edilerek adına tescil edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.02.2015 tarihli, 2012/716 E., 2015/30 K. sayılı kararıyla, davacının talep ettiği yerin bir kısmının dava dışı 146 ada 1146 parsel içerisinde tespit edildiği, kalan kısmının ise dava konusu 146 ada 679 parsel numarasıyla ham toprak niteliğinde Hazine adına tespit ve tescil edildiği, bu haliyle imar ihyaya muhtaç yerlerden olduğu, mahalli bilirkişi, tespit bilirkişileri ve tanıkların davacının zilyetliğine dair beyanda bulunmuşlar, ziraat uzmanı bilirkişi de (B) harfi ile gösterilen bölümün zilyetlikle kazanılabilen yerlerden olduğunu açıklamış ise de, hava fotoğraflarını inceleyen teknik bilirkişi raporunda, 1992 yılında çekilmiş hava fotoğraflarının stereoskopik incelemesi sonucunda dava konusu taşınmazın sınırları tam olarak belirgin olmayıp boş arazi şeklinde görüldüğü, dava konusu taşınmaz ve çevresinin tekdüze görünüm sunduğu ve kullanılmayan taşınmaz olduğu, dava konusu taşınmazın 1992 yılında tarla olarak kullanılmadığını, 1975 yılında çekilmiş hava fotoğraflarının stereoskopik incelenmesi sonucunda ise dava konusu taşınmazın sınırları tam olarak belirgin olmayıp boş arazi şeklinde görüldüğü, çevresinin tekdüze görünüm sunduğu ve kullanılmayan taşınmaz olduğu, tarla olarak kullanılmadığını belirttiği bu nedenlerle davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı asil temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.12.2017 tarihli ve 2015/20516 Esas, 2017/8953 Karar sayılı kararıyla "(...) Çekişmeli taşınmazın kullanım süresi ile niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Mahkemece çekişmeli taşınmaza ait tutanağın kesinleşme tarihinden 20-30 yıl öncesine ait hava fotoğrafları istenmiş, gelen hava fotoğrafları ise bu konuda uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi yerine jeoloji mühendisi bilirkişiye yorumlatılmış ve bu rapora itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Doğru sonuca ulaşabilmek için, öncelikle dava konusu taşınmazın tespit tarihi olan 2001 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulmalı, bundan sonra 3 kişilik ziraat mühendisi ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, dava konusu 146 ada 679 parsel sayılı taşınmazın dava konusu edilen (B) bölümünün önceki ve şimdiki niteliğinin, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumları bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle hava fotoğraflarına aktarılmalı, ziraatçi bilirkişi heyeti tarafından taşınmazın öncesi
ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, önceki bilirkişi raporu da irdelenmek suretiyle belirtilmeli, taşınmazın denetime elverir şekilde dava konusu edilen ve edilmeyen kısımlarını ayrı ayrı gösterir şekilde fotoğrafları da rapora eklenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtildiği şekilde araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olduğu" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen davacının kullandığı yerin zilyetlikle iktisabı mümkün arazi niteliği taşıdığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan arazilerden olmadığının bilirkişi raporlarından tespit edildiği, tanık beyanlarından dava konusu taşınmazın dava edilen kısmının öncesinde davacının babasına (...) ait olduğu, davacının babası tarafından da evlenirken davacıya düğün hediyesi olarak verildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen 1890,06 m²'lik kısmın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu bu nedenle zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, davacının zilyetlik süresinin zilyetlikle kazanım için yeterli olmadığını ve dava konusu taşınmazın imar ihya edilmediğini belirterek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... Medeni Kanunu'nun 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddelerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 14. maddesi; "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik
sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir." hükümlerini düzenlemiştir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.