"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Antakya ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan ve 1930 yılında kesinleşen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil isteminde bulunmuştur.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, eski Karasu kanalının yatak değiştirmesi sonucunda oluştuğunu, yaklaşık on yıldan bu yana davacı tarafından kullanıldığının tespit edilmesi üzerine davacı adına ecrimisil tahakkuk ettirilip, 28.03.2011 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, taşınmazın ... alanı ilan edilen ve 81,50 metre kotu altında kalan sahada taşkına maruz alan içerisinde kaldığının belirlendiğini ve tescilinin uygun görülmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı DSİ Genel Müdürlüğü, taşınmazın evveliyatının mahkemece araştırılması gerektiğini, Ballıöz Deresine cepheli ... ve yamaç bir yapıya sahip olduğunu, bu yerde her hangi bir ıslah çalışması yapılmadığını, dava konusu yerin tescili mümkün olan yerlerden olmadığını, olsa bile zilyetlik yolu ile kazanma şartlarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı ... Belediyesi, davanın reddini savunmuştur.
4. Davalı ... Belediyesi, husumet itirazında bulunmuş, dava konusu taşınmazın 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 79. maddesinde sayılan yerlerden olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.04.2015 tarihli ve 2012/205 Esas, 2015/232 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazda davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişileri tarafından düzenlenen 07.11.2012 tarihli rapora ekli krokide kırmızı renk ve (A) harfi ile gösterilen 2.328,80 metrekare yüz ölçümlü tescil harici yerin davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı ... vekili, davalı Hazine vekili ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.04.2019 tarihli ve 2016/8511 Esas, 2019/3054 Karar sayılı kararı ile; "Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığını davaya dahil etmesi için davacıya süre verilmeli, taraf teşkilinin sağlanması halinde dahili davalıdan savunma ve delilleri sorulmalı, sunduğu takdirde delilleri toplanmalı ve bundan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir." gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraf teşkili sağlanarak yapılan yargılama sonucunda, çekişmeli taşınmazda davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişileri tarafından düzenlenen 07.11.2012 tarihli rapora ekli krokide kırmızı renk ve (A) harfi ile gösterilen 2.328,80 metrekare yüz ölçümlü tescil harici yerin davacı adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili
temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili, olağanüstü zamanaşımı ile iktisap için kanunen belirlenen 20 yıllık zamanaşımı süresini ecrimisil tahakkukuna ilişkin işlemlerin kesmiş olduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün doğru olmadığını, malik sıfatı ile zilyetliğin de gerçekleşmemiş olduğunu, zira davacının cebri icra tehdidi olmaksızın ecrimisil ödeyerek Hazinenin üstün mülkiyetini kabul ettiğini, imar-ihyadan söz edilemeyeceğini, aktif nehir, çay yataklarının etki alanında bulunan yerlerin imar ve ihya ile kazanılmasının mümkün olmadığını, delillerin tamamı toplanmaksızın eksik araştırma ile karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili, çay ve dere yatağı niteliğindeki taşınmazların imar ve ihya edilmesinin olanaklı olmadığını, böyle bir yerin zamanaşımı yoluyla kazanılması ve özel mülkiyet şeklinde tapuya tesciline karar verilebilmesi için imar ve ihya edilerek kültür arazisi haline getirilmiş olması ve bu olgunun tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar kazanma koşullarının gerçekleşmiş olmasının gerektiğini, dava konusu taşınmazın zemin yapısı dikkate alındığında kazandırıcı zamanaşımının şartlarını sağlayacak kadar uzun süre kullanılmış olmasının mümkün olmadığını, eksik inceleme ile oluşturulan bilirkişi raporları esas alınarak karar verildiğini, taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı gereği tescili için aranılan şartların gerçekleşmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/03/2013 tarihli ve 2012/8-869 E., 2013/375 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi, bir yerin imar-ihya ile kazanılabilmesi için öncelikle taşınmazın orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan arazilerden olması gerekir. Kamu hizmetine tahsis, hukuken olabileceği gibi fiilen de olabilir. Kamu hizmetine tahsis edilmeyen, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, orman sayılmayan çalılık, makilik ve fundalık gibi topraklar imar ve ihyaya müsait olan yerlerdir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/A maddesinde belirtilen hizmet malları, 16/B maddesinde belirtilen orta malları, yollar, meydanlar ile 16/C ve 16/D maddelerinde belirtilen taşınmazların imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir.
Nitekim, nehir ve çay gibi akarsuların eski (terk edilmiş, metruk) yatakları, kural olarak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Ancak bu yerlerin koşulları oluştuğu takdirde imar ve ihya ile kazanılması mümkündür. Buna karşılık aktif nehir, çay yatakları etki alanında bulunan yerlerin imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir (HGK'nun 02.10.1996 tarihli ve 1996/20-429 E., 1996/643 K.; 18.02.1998 tarihli ve 1998/4-122 E., 1998/138 K. sayılı kararları).
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini düzenlemektedir.
3. Değerlendirme
1.Dava konusu taşınmaz 1930 yılında yörede yapılan kadastro çalışmaları sırasında dere yatağı olması nedeni ile tespit harici bırakılmıştır.
2. Mahkemece, hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde, davacı lehine Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddesinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; bir taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini belirlemede en iyi yöntem ... fotoğrafı incelemesi olduğu halde ... fotoğraflarından yararlanılmamış, taşınmazın imar-ihyasının ne şekilde yapıldığı ve ne zaman tamamladığı yeterli derecede araştırılmamıştır.
3. Hal böyle olunca, Mahkemece, çekişmeli taşınmaza ait eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin ... fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmaz bölümünün bulunduğu köyü/mahalleyi/mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait ... fotoğrafları bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle belirlenmeli, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait (bulunmadığı taktirde bulunan tüm ... fotoğrafları getirtilerek) stereoskopik ... fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirilerek dosya arasına konulmalı, dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi ve taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, 3 jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi, 3 kişilik jeolog bilirkişi kurulu ve fen bilirkişi huzuruyla keşif yapılmalı, keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, nizalı taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, taşınmazda imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığı ve tamamlandığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri, taşınmazların tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli; ziraat mühendisi bilirkişiden, nizalı taşınmaz bölümünün eğimi, niteliği, toprak yapısı ve bitki örtüsünün ne olduğunu belirten, taşınmazın imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını, taşınmaz üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını ve taşınmazın kullanım durumunun ne olduğunu açıklayan, bilimsel verilere dayalı, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenmiş resimleri ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet çift ... fotoğrafı üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; teknik bilirkişiye, keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor düzenlettirilmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar Hazine ve DSİ Genel Müdürlüğü vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
11.01.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.