Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8480 E. 2023/3180 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dere yatağı olarak tescil harici bırakılan taşınmazın yol olarak terkini talebinin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmazın yol vasfını ispatlayamaması ve taşınmazın umumun kullanımına tahsis edilmiş kadim bir yol olduğunun kanıtlanamaması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davayı reddeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

KARAR : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/325 E., 2018/20 K.

Taraflar arasındaki dere yatağı vasfıyla tescil harici bırakılan taşınmazın yol olarak terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü :

I. DAVA

Davacılar; ... ilçesi, ... köyü, iki ... mevkiinde bulunan haritada dere olarak gösterilen kısmın, derenin aktif yatağı olmayıp, derenin etkisi altında kalmayan bir yer olup ve kadimden beri yol olduğunu, 163 numaralı parsel, 33 numaralı parsel, 159 numaralı parselde kümesleri olduğunu, 20-25 senedir bu yolu kümeslere gidiş gelişte kullandıklarını belirterek, kadastro tespitinde dere olarak gösterilen yerin tahminen 4 metre genişliğinde,130 metre uzunluğundaki kısmının dere vasfının iptali ile haritasında yol olarak gösterilmesine karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

1.Davalı Hazine; kadastro çalışmaları sırasında, dere yataklarında tabii akışa imkân verecek ve kendiliğinden oluşmuş dere yatağı kesitinin derenin tabii akışına tahsis edilmekte olduğunu, dere yatak genişliğinin tespitinde ...’nin bilgisi ve görüşü doğrultusunda uygulama gerçekleştirildiğini, suyun yükselme ve taşkın ihtimali olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ... Genel Müdürlüğü; dava konusu olan alanın kadastro çalışmaları sırasında dere yatağı olarak tescil edildiğini, dere yatağı olarak tescil edilen alanda davaya konu parseller olan 33,163 no.lu parsellere ulaşım amaçlı yol yapıldığının görüldüğünü, söz konusu alanın dere yatağında kalmadığı halde dere yatağı olarak tescil edilmesinde idarelerinin herhangi bir kusuru olmadığını, halen idarece derenin debisinin hesaplama çalışmalarının devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

3.Davalı Köy temsilcisi;davaya ilişkin belirtilen yerin yanlışlıkla dere olarak yazılmış bulunduğu, bu yerin işlek yol olarak yazılması gerektiğini bildirmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 13.02.2018 tarihli ve 2015/325 Esas, 2018/20 Karar sayılı kararıyla keşif esnasında yapılan gözlemde taşınmaz ile yol ve dere arasında kot farkının bulunduğu, taşınmazın, yolun ve derenin doğal sınırının bulunduğu, mahalli bilirkişinin ve tanıkların beyanları ile davaya konu yol ve derenin sınırlarında eskiden beri herhangi bir değişiklik olmadığının anlaşıldığı, davacının 112 ada 38 parsel sayılı taşınmaza ilişkin talebinden feragat ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişilerinin raporlarına ekledikleri krokide (A) harfi ile yeşil renkte gösterilen 301,53 m²'lik alan, krokide (C) harfi ile kırmızı renkte gösterilen 292,31 m²'lik alan, krokide (D) harfi ile sarı renkte gösterilen 99,15 m²'lik alanların dere olarak tespit edilen tapu kaydının iptali ile davalı parselden ifraz edilerek tapudan yol olarak terkinine, 112 ada 38 no.lu parsele ilişkin açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerinin kadim yol olduğunun tespit edilemediğini, bilirkişi raporunda (A), (C) ve (D) olarak adlandırılan taşınmazların genel bir yolla / ana yolla bağlantısı görülmediğini,12.06.2017 tarihli krokide yol tabiri kullanıldığını bu tabirin ana yol için mi yoksa (A), (C) ve (D) olarak adlandırılan taşınmazlar için mi kullanıldığının açık olmadığını, yasal hasım olan Hazine aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili istinaf başvuru dilekçesinde; bilirkişilerin rapor hazırlarken dere yatağı kesitlerini hiç dikkate almadığı sadece mevcut duruma göre rapor hazırladıklarını, dava konusu parsellerin mevcutta yol olarak kullanılması, olası bir su yükselmesi ve su taşması durumlarından etkilenmeyeceği anlamına gelmediği, dere yatağı kesitlerinin bilirkişilerce kontrolü sağlanarak buna göre ayrıntılı bir rapor sunmaları ve eğer parsellerin yol olarak kullanılmasında herhangi bir sakınca yok ise yol olarak terkinine karar verilmesinin gerekli olduğunu, yasal hasım olmaları nedeniyle aleyhlerine yargılama gideri hükmedilemeyeceğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.02.2019 tarihli ve 2018/1258 Esas, 2019/385 Karar sayılı kararıyla; davaya konusu taşınmaz bölümlerinin dere yatağı vasfı nedeniyle tescil harici bırakıldığı, keşifte beyanlarına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıklarca, davacılar adına kayıtlı taşınmazlarda kümes yapıldığından beri dava konusu taşınmaz bölümlerinin davacılar tarafından yol olarak kullanıldığını beyan ettikleri, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin umumun kullanımına tahsis edilmiş kadim yol olmadığını, davacının davasını ispatlayamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı Hazine vekili ile davalı ... Genel Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; davalıların ...’nin görüşüne başvurulması gerektiğini çalışmaların devam ettiğini ilgili çalışma tamamlandıktan sonra bu konudaki kurum yetkililerinin görüşlerinin Mahkemeye sunacaklarını açıklamalarına rağmen bu eksikliğin giderilmediğini, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanıklar davacılar adına kayıtlı taşınmazlarda kümesler yapıldığından beri dava konusu taşınmaz bölümlerinin yol olarak kullanıldığını beyan etmişler ve jeoloji ve ziraat mühendisi bilirkişiler de dosyaya ibraz ettikleri müşterek raporlarında; dava konusu arazide kadastro bilirkişilerince "B" harfi ile gösterilen alanın aktif dere yatağı,"A,C,D" harfleri ile gösterilen alanların ise aktif dere ile ilgisinin olmadığı yol olarak kullanıldığını açıkladıkları İlk Derece Mahkemesi kararının usule yasaya hak ve nesafet kurallarına uygun biçimde ve kamu vicdanı nazara alınarak verildiğini belirterek Bölge Adliye Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dere yatağı vasfıyla tescil harici bırakılan taşınmazın yol olarak terkini istemine ilişkindir

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesi şöyledir;

“Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:

A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.

B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.

Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.

Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.

C) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır.

D) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabidir."

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 715. maddesi şöyledir;

“Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz. Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tâbidir.”düzenlemeleri mevcuttur.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu'nun 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 135,50 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05/06/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.