Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8482 E. 2023/3984 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki sebebe dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin geçmiş olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazlar ile ilgili kadastro tutanaklarının kesinleşme tarihinden itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar ... ve ... vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle, duruşma isteğinin değerden reddine karar verilip; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, Romanya muhacirlerinden olan ... oğlu ...'in, kendilerinin miras bırakanları olduğunu ve TC Devleti tarafından ... ilçesi hudutları dahilindeki 3 adet taşınmazın 1936 yılında bu kişilere mülk olarak verildiğini, ancak bu tarlaların yolsuz şekilde hazine adına tescil edildiğini ve 2682, 243 ve 847 parsel numaralarını aldığını, 2613 sayılı Yasanın 22/H maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle tescillerin yolsuz tescil niteliğinde olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların rayiç değerinin tespiti ile dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili, davacıların taleplerinin tamamen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup, müvekkili kurum hakkında açılmış bulunan işbu davanın öncelikle husumetten, aksi takdirde usulden, bu mümkün değilse de esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ..., davanın öncelikle süresi içinde açılmadığını, görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını, husumet yönünden reddi gerektiğini, ayrıca iskanen verilen dava konusu taşınmazın iskanen verildiği kişilerin terk etmeleri nedeniyle Hazine adına tapuya tescil edilmesi işleminin yasaya uygun olduğunu, dava dilekçesinde belirtildiği gibi yolsuz tescil olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.09.2018 tarihli ve 2017/174 E -2018/307 K sayılı kararıyla; dava konusu 847 parselin 3.3.1966-6.4.1966 tarihleri arasında ilanı yapılarak kadastro tespitinin 07.02.1969 tarihinde hükmen mahkeme kararı ile kesinleştiği, dava konusu 2682 parselin 19.3.1964-17.4.1964 tarihleri arasında ilanı yapılarak kadastro tespitinin süresi içinde dava açılmadığından 16.04.1965 tarihinde kesinleştiği, dava konusu 243 parselin 3.3.1966-6.4.1966 tarihleri arasında ilanı yapılarak kadastro tespitinin 05.09.1969 tarihinde hükmen mahkeme kararı ile kesinleştiği, davacıların tutanakların kesinleşmesinden sonra dava açmadıkları gibi, davacıların iddia ettiği 2613 sayılı yasanın 22/H maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi sebebiyle her zaman dava açılabileceği hususuna ilişkin olarak da 3402 Sayılı Kanunun Geçiçi 4/3. maddesi uyarınca kanunun 10.10.1987 tarihli yürürlüğünden itibaren kanunun iptali sebebiyle hak düşürücü süreye bağlı olmayan her zaman dava açılması mümkün olan haklara ilişkin davalar hakkında dava açılması için 1 yıllık ek süre tanındığı ve bu sürenin de 10.10.1988 tarihinde sona erdiği, bu süre içinde de davacılar tarafından süresi içinde açılmış dava olmadığı, yine anılan kanun hükmünün kesin hükme bağlanmış tutanaklarda hukuki güvenlik ilkesinin bir gereği olarak da uygulanmasının mümkün olmadığı, yapılan tüm açıklamalar ve belirtilen kanun hükümlerine göre davacılar tarafından süresinde dava açılmadığı ve tutanakların kesinleştiği görüldüğünden davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, davada görevli mahkemenin Kadastro Mahkemesi olduğunu, 2613 sayılı yasanın 22/H maddesinin Anayasa Mahkemesince iptaline dair karar gerekçesi ile yerel mahkeme kararının çeliştiğini, mahkemenin bu kararı ile Anayasanın 36. Maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüklerinin zedelendiğini, yolsuz tescil konusunda araştırma yapılmadığını, hazinenin açıkça kötüniyetli olduğunu, delil toplanmadan, keşif yapılmadan verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.12.2022 tarihli ve 2019/155 Esas, 2019/1856 Karar sayılı kararı ile; yerel mahkeme kararının usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... ve ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.

3. Değerlendirme

Somut olayda, dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarının kesinleştiği 07.02.1969- 16.04.1965- 05.09.1969 tarihleri ile davanın açıldığı 21.12.2016 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12/3. maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenle;

Davacı tarafın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 125,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

05.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.