Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8651 E. 2022/1322 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, son malikin iyi niyetli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin vekalet görevini kötüye kullanıp kullanmadığı hususunun davacı tarafından ispatlanması gerektiği, dosya kapsamında son malikin kötü niyetli olduğuna dair yeterli ve kesin delil bulunmadığı, taşınmazın birden fazla kez el değiştirmiş olmasının tek başına kötü niyet göstergesi sayılamayacağı ve davacının vekalet verme tarihleri arasında kısa süre bulunmasının da kötü niyet iddiasını desteklemediği değerlendirilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline karar veren hükmü bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen, tapu iptali ve tescil istekli davada bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacı, mirasbırakandan intikal eden taşınmazın devri için vekaletname vermek isterken, yaşlılığı ve okuma yazma bilmemesinden istifade edilerek halen ikamet ettiği ve maliki olduğu 1880 ada 13 parsel sayılı taşınmazın satış suretiyle devredildiğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, kendisine herhangi bir bedel de ödenmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., tapu kaydına güvenerek taşınmazı satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 29/11/2013 tarihli ve 2013/63 E., 2013/290 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 30.10.2017 tarihli ve 2015/4404 E., 2017/5886 K. sayılı kararıyla; " ...Öte yandan; 6100 sayılı HMK'nın 31. maddesinde "Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırılabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir" hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı sadece tapu kaydının iptali talebinde bulunmuş, tescil isteğinde bulunmamıştır. Hâl böyle olunca, Mahkemece, öncelikle tescil davası açmak üzere davacıya süre ve imkan tanınması, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, buna göre; değerlendirme yapılması, tarafların delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir" gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 13/01/2021 tarihli ve 2018/348 E., 2021/11 K. sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazda davacının halen ikamet ettiği, dosya kapsamı ve tanık anlatımlarına göre davacı, mirasbırakandan intikal eden taşınmazın devri için vekalet vermek isterken, yaşlılığı ve okuma yazma bilmemesinden istifade edilerek halen ikamet ettiği ve maliki olduğu 1880 ada 13 parsel sayılı taşınmazın satış suretiyle devredildiği, taşınmazın kısa zaman aralıklarıyla el değiştirdiği ve bedel karşılığı satın alındığının ispatlanamadığı, devir tarihlerindeki taşınmaz bedellerini belirleyen rapor ile resmi senetler arasında fark bulunduğu, olayın oluş şekli ve tüm dosya kapsamından vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı, alıcı konumunda olan davalıların iyiniyetli kabul edilemeyeceği, vekil ile el ve işbirliği içinde hareketle davacıyı zararlandırdıkları sonucuna varılarak, asıl ve birleşen davanın kabulüne, davalılar Mustafa Danyılmaz ve ...'ün vekaletnamede tanık olarak imzalarının bulunduğu anlaşılmakla bu davalılar yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davalı ... vekili, davacının yanında oğlu bulunduğu sırada vekaletname verdiğini, taşınmaz bedelinin nakit olarak ödendiğini, Mahkemenin hatalı kararı ile dört kişinin mağdur edildiğini, mülkiyet hakkının yasalarla güvence altına alındığını davacının soyut iddialarının reddi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

5.2. Davalı ... vekili, müvekkilinin dördüncü el konumunda iyiniyetli olduğunu, taşınmaz bedelini Finansbank hesabından çekerek ödediğini, davacının üç gün arayla vekaletname verdiğini, kandırıldığı iddiasını ispatlayamadığını, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmanın takipsizlik kararı ile neticelendiğini, verilen Mahkeme kararı ile mağdur edildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390. maddesinde) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Vekil ile sözleşme yapan kişi, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, vekil ile sözleşme yapan kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Sözkonusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

6.3. Değerlendirme

Kararın (IV/2.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararlarında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Kararın Açıklanan nedenlerle; davalı ... ve ... vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.976,24’er TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21/02/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif) (Muhalif)

- MUHALEFET ŞERHİ -

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.

Yerel Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık son malikin iyi niyetli olup olmadığına ilişkindir.

Vekalet görevinin kötüye kullanılmasının tespitinde uygulanan ilkeler bakımından sayın çoğunluğun görüşünde açıklanan hususlara katılmakla birlikte bu ilkelerin somut olaya uygulanmasında farklı düşünmekteyiz.

Davanın niteliği gereği, ispat külfeti davacıya düşmektedir. Son malik hakkında kötü niletli olduğuna ilişkin dosya kapsamıyla hiçbir delil bulunmamaktadır. Taşınmazın ilk satışından itibaren

dört defa el değiştirmiş olması tek başına davalının kötü niyetli olduğunu göstermeyecektir.

Diğer yandan davacı, muristen intikal eden taşınmazların devri için vekalet verdiğini iddia etmiş, yapılan incelemede bu amaçla 16.02.2010 tarihinde vekalet vermiş, bundan üç gün sonra ise dava konusu taşınmazın satışı için özel vekaletname düzenlenmiş oğlu ve oğlunun arkadaşı vekil olarak tayin edilmiş, satış için de bu özel vekalet kullanılmıştır.

Anlatılan bu nedenlerle kararın bozulması düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.