"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECEMAHKEMESİ : RİZE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 1008 ada 7 ve 1010 ada 12 parsel sayılı taşınmazların tarafların kök murisi olan ...’den geldiğini, davalıların murisi ..’nın, dava konusu taşınmazlardaki hakkını 12.06.1959 tarihli noter senediyle müvekkillerinin murisi olan..’e sattığını ve taşınmazın zilyetliğini devrettiğini, satış işleminden sonra taşınmazda davalıların zilyet olmadığını ancak davalıların tapuda devir işlemine de yanaşmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazlardaki davalı paylarının iptali ile müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalılardan ..., ..., ... ve ... müşterek cevap dilekçelerinde özetle; davayı taşınmazlardaki hisseleri nispetinde kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
2. Davalılardan ..., ..., ... ve ... müşterek cevap dilekçelerinde özetle; davayı taşınmazlardaki hisseleri nispetinde kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
3. Davalılardan ... ve müşterekleri vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın tespit öncesi nedene dayalı olduğunu, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacı tarafın dayandığı senette, dava konusu taşınmazların müvekkillerinin murisi tarafından, davacıların murisine satışının vadedildiğine dair bir ibarenin bulunmadığını, kaldı ki davacı tarafın dayandığı senedin gerekli şekil şartlarını taşımadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.04.2017 tarihli ve 2016/444 Esas, 2017/143 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın kadastro tespiti öncesi nedene dayalı olarak açıldığı, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği 1988 yılından, dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, Mahkemece öncelikle eldeki davada, dava şartlarının var olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, bu durum karşısında davalıların kabul beyanının sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin Kaldırma Kararı
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 14.02.2018 tarihli ve 2018/79 Esas, 2018/172 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın dava konusu taşınmazlarda bulunan ... payının, davacı tarafın murisine satıldığı iddiasıyla açıldığı, bu durumda ...mirasçılarının tamamının davada taraf olması gerektiği, dosya kapsamına göre, ...mirasçılarından ...’in davada taraf olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle;
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-4. maddesi gereğince, dava şartlarında görülen eksiklik nedeniyle kabulüne, Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.04.2017 tarihli ve 2016/444 Esas, 2017/143 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmek üzere kararı veren Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrası Verilen Karar
Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.03.2020 tarihli ve 2018/149 Esas, 2020/57 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın kadastro tespiti öncesi nedene dayalı olarak açıldığı, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği 1988 yılından, dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, Mahkemece öncelikle dava şartlarının var olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğinden, davalıların kabul beyanının sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
4. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karara Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
5. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde açıkladıkları üzere, davalıların murisi tarafından dava konusu taşınmazlardaki hisse, müvekkillerinin murisine satıldıktan sonra davalıların taşınmazda zilyetliğinin kalmadığını, dayandıkları sözleşmenin resmi şekil şartlarına uygun şekilde yapıldığını, ancak davalı tarafın sözleşmenin gereğini yerine getirmekten kaçındığını, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçerlilik süresi bakımından Borçlar Kanunu'nda herhangi bir zamanaşımı süresinin öngörülmediğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin eldeki davada uygulanamayacağını ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
6. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 20.05.2021 tarihli ve 2021/76 Esas, 2021/569 Karar sayılı kararıyla; davanın ileri sürülüş biçimi ve davacı tarafın dayandığı satış vaadi sözleşmesinin tarihi göz önünde bulundurulduğunda, eldeki davanın kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği 01.09.1988 tarihi ile eldeki davanın açıldığıı 28.11.2016 tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle;
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 1008 ada 7 parsel sayılı 2.685,00 metrekare ve 1010 ada 12 parsel sayılı 5.083,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydı, ifraz ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Derviş oğlu ...adına tespit ve 01.09.1988 tarihinde tescil edilmiş; bilahare taşınmazlar ... mirasçıları adına kayden intikal sebebiyle verasette iştiraken tescil edilmiştir.
Dava; 28.11.2016 tarihinde açılmış olan, kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Geçici 4/3. maddesinde; “2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu ile diğer kanunlar gereğince özel kadastrosu yapılan ve tutanakları kesinleşmiş bulunan taşınmazlar için 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde hak sahipleri dava açabilirler.” hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, (IV/6.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği 01.09.1988 tarihinden, davanın açıldığı 28.11.2016 tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü süre ile geçici maddede öngörülen ek sürenin geçmiş bulunduğuna, hak düşürücü süre bir hakkı ortadan kaldıran – sona erdiren niteliğe sahip olup, davayı kabul ise davalının üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği bir dava olması ve kamu düzenine aykırı bir sonuç doğurmaması şartıyla davacının ileri sürdüğü hakkının gerçekte var olup olmadığından bağımsız olarak, davaya son veren ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran bir taraf işlemi olduğundan, Mahkemece davayı kabul beyanına üstünlük tanımak suretiyle işlem yapılması gerektiğine, ancak; dava konusu taşınmazlarn tapu kaydından, taşınmazlarda ...mirasçıları arasındaki iştirak hali çözülmediği için bir kısım davalıların kabul beyanlarına değer verilemeyeceğine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 29.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.