"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 31/03/2021 tarihli 2020/215 Esas 2021/143 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26.04.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler,duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. bilahare dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan kardeşleri...’un maliki olduğu 495 ada 27, 28, 29, 30, 31, 32 ve 496 ada 10, 11, 12, 25, 26, 27 ve 28 parsel sayılı taşınmazlarını davalı eşine satış suretiyle devrettiğini, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, davacılardan Latife’nin yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakan ile birlikte dava dışı Mir. İç Dış Tic. ve Madencilik Ltd. Şti.’nin ortağı olduklarını, mirasbırakanın şirketteki hisseleri ile kendi hisselerini dava dışı İhlas Madencilik A.Ş.’ye devredip hisse devir bedellerini aldığını ve kendisine borçlandığını, bu borca karşılık taşınmazların devredildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 08/03/2018 tarihli ve 2015/6270 E., 2018/3151 K. sayılı kararıyla; “Somut olayda, mahkemece hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hâl böyle olunca, Mahkemece yukarıda belirtilen ilke ve esaslar uyarınca araştırma yapılması, murisin temlik tarihindeki tüm malvarlığının eksiksiz saptanması, terekenin tespitine ilişkin İzmir 4. Sulh Mahkemesinin 2014/54 Tereke sayılı dosyası ile taraflar arasında görülen İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/179 Esas, Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/260 Esas sayılı dava dosyaları getirtilerek titizlikle incelenmesi, anılan dava dosyaları eldeki dosya ile birlikte değerlendirilerek mirasbırakanın temlikteki iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.” gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuş, bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 28/02/2019 tarihli ve 2018/122 E., 2019/49 K. sayılı kararıyla; aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle eldeki dosyanın İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/811 Esas sayılı dosyası ile birleştirilerek yargılamaya anılan bu dosya üzerinden devam edilmesine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 07/09/2020 tarihli 2019/1833 Esas, 2020/3811 Karar sayılı kararıyla; “ 6100 sayılı HMK'nın 166/2. maddesinde “Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda; davaların birleştirilmesi yönünde bir talep olmaksızın, mahkemece re’sen birleştirme kararı verilmesi anılan kanun maddesine aykırıdır. Hal böyle olunca, bozma ilamı doğrultusunda işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir..” gerekçesiyle bozulmuş, bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
6. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/03/2021 tarihli 2020/215 Esas, 2021/143 Karar sayılı kararıyla; dinlenen tanıkların, davacının, diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla davalı olan eşine dava konusu taşınmazları devrettiği yönünde mahkemeye kanaat verecek somut beyanda bulunmadıkları, tanıklardan ... ve ...'nin beyanlarının ise birbirini destekler nitelikte olup mirasbırakan...'in dava konusu yerleri eşine devrederken mal kaçırma amacı bulunmadığına yönelik olduğu, İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/33 Tereke 2019/7 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde ise mirasbırakanın davalı eşine devrettiği taşınmazlar haricinde pek çok taşınmazı ve mal varlığı olduğu, mirasbırakanın mal kaçırma kastı olsaydı bu mal varlıklarını da davalıya devredebileceği ancak bunların mirasbırakanın terekesinde olduğu, mirasbırakanın pek çok mal varlığı var iken eşine devrettiği taşınmazlar yönünden diğer mirasçılardan mal kaçırma kastının bulunmasının mümkün olmadığı, tapuda satış bedeli olarak gösterilen değer ile keşif sonucu tespit edilen değerin farklı olmasının tek başına muvazaayı ispata yeterli olmadığı, mal kaçırma kastının dinlenen tanık beyanlarıyla da ispat edilemediği, muris muvazaasına ilişkin tapu iptal ve tescil davalarında murisin mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini ispat yükü davacıda olduğu ve davacının bu iddiasını somut olarak ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Mirasbırakanın başka taşınmazlarını da yine muvazaalı olarak davalıya devrettiği şeklinde taraflar arasında Urla ve İzmir de görülen davalırın bulunduğunu ve bu davaların kabulüne karar verildiğini, mirasbırakanın asıl amacının, diğer mirasçılardan mal kaçırarak eşi davalıya devretmek olduğunu, mirasbırakanın temlik tarihinde satış işlemini yapmasını gerektirecek bir durum bulunmadığını, mirasbırakanın davacılardan kaçıramadığı taşınmazların, müteahhitle yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği, henüz ruhsat alınamayan taşınmazlar olduğunu, mirasbırakanın terekesinde sadece mirasbırakan tarafından tapu devri yapılamayan taşınmazların kaldığını, mirasbırakanın tapu devri yapılabilen tüm taşınmazlarını davalıya devrettiğini, diğer iki dosyanın da mirasbırakanın kaçırdığı taşınmazlara ilişkin açılan tapu iptali ve tescil davaları olduğunu, mirasbırakanın ölmeden son on yılda 10 milyon dolar gelir elde etmiş olup, bu durumun tereke dosyası ile sabit olduğunu, mirasbırakanın herhangi bir taşınmaz satmasına ihtiyacı bulunmadığını, eldeki dosyada, muvazaalı olarak toplam 13 adet taşınmaz aynı anda davalıya devredildiğini, bu durumun bile muvazaanın açık göstergesi olduğunu, 10 milyon dolar geliri olan birinin aynı gün 13 adet taşınmazını eşine satması muvazaanın açıkça kanıtı olduğunu belirterek, kararın bozularak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. Muris muvazaasında; 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
9.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
9.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.
9.3. Değerlendirme
(IV/2.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/7.) numaralı paragrafında yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.