"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 14.09.2021 tarihli ve 2021/380 Esas - 2021/1297 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 24/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilhare dosya incelenerek gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, Bulgaristan’da yaşadığını, Türkiye’deki işleri için eski eşi olan davalıyı vekil tayin ettiğini, davalının vekaletname ile 2 parsel sayılı taşınmazdaki 47, 8 parsel sayılı taşınmazdaki 43, 135 parsel sayılı taşınmazdaki 155 numaralı bağımsız bölümlerini kendi adına tescil ettirdiğini, temliklerin bilgisi dışında yapıldığını ve bedel ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, 2016 yılında Çeşme’deki otelini sattığını ve kurucusu olduğu şirketteki hisselerini de devrettiğini, davacının kendisi ile evlenmeden önce asgari ücret ile çalıştığını ve 1.000-2.000 TL civarında kira getiren bir dairesi olduğunu, davacının kredi ile satın aldığı ikinci ve üçüncü evlerinin de kredi bedelinin topluca kendisi tarafından ödendiğini, bu arada önceki evliliğinden olan kızı ile ilişkilerinin bozulduğunu ve ona mal kalmaması için davacı ile anlaşarak mal varlığını davacı adına devrettiğini, malların kızına geçmemesi için de davacı ile mal ayrılığı sözleşmesi yapıp anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacının kendi taşınmazlarına dokunmadığını sadece kendisinin olan taşınmazları aldığını, aralarında yazılı bir inanç sözleşmesi olmasa da banka dekontlarının ve tanık anlatımlarının kendisini doğrulayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazların davalının 2014-2015 yıllarında Çeşme'de bulunan otelinin satılması sonucu elde edilen gelir ile alındığı, tarafların evli olması nedeni ile tanıkla ispatın mümkün olduğu, dinlenen tanık beyanlarının somut ve inandırıcı olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle, mahkemenin inanç sözleşmesini yanlış değerlendirdiğini, davalının boşanarak kızı ... yönünde mirasçı sayısını azalttığını, vekalette davacının amacının malların yönelik olduğunu, inanç sözleşmesini yerine getirmek için olmadığını, taraflar arasında inanç sözleşmesi olmadığını, vekaletnamenin kötüye kullanıldığını, davalının kızı ...'den mal kaçırmak peşinde olduğunu, davacının taşınmazın maliki olduğunu, inançlı işlemin koşullarının oluşmadığını, mahkemenin eksik inceleme ile hatalı hüküm kurulduğunu, yazılı inanç sözleşmesi olmadığını, sadece davalı tanıklarının beyanlarının dikkate alındığını, bankadaki para transferleri ve tanık beyanlarıyla dikkate alındığını, bankadaki para transferleri ve tanık beyanlarıyla karar verildiğini, bilirkişi incelemesi yapılmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 14.09.2021 tarihli 2021/380 Esas ve 2021/1297 Karar sayılı ilamı ile; davacı ve davalının evli oldukları, yukarıda belirtildiği gibi daha sonra boşandıkları, dosyadaki tanık beyanları, sunulan banka kayıtları, tarafların ekonomik ve sosyal durumu birlikte dikkate alındığında davalının otelini satarak taşınmazları aldığı, önceki evliliğinden olan çocuğuna mal kalmaması nedeniyle taşınmazları davalı üzerine yaptığı, davacının herhangi bir katkısının bulunmadığı, vekâlet görevinin kötüye kullanılmadığı, taşınmazları tekrar üzerine alabilmesi için davacının vekâlet verdiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, davalı tarafın savunmalarının eldeki davanın savunması olamayacağını, davalının savunmasında ileri sürdüğü kızına mal kalmaması için yaptığını iddia ettiği inanç sözleşmesinin zaten muvazaalı olduğunu ve kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağını, yerel mahkemenin inanç sözleşmesini yanlış değerlendirdiğini, inançlı temlikte bir şartın olması ve o şart gerçekleşince mülkün ilk sahibine dönmesi gerektiğini, somut olayda öyle bir durum olmadığını, ortada yazılı bir sözleşme de olmadığını, vekaletname verilmesindeki amacın Türkiye'deki mallarının yönetilmesi olduğu için vekaletnamenin geniş yetkiler içerdiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, vekaletname tarihi ile mal ayrılığı sözleşmesinin aynı tarihli olduğunu, mal ayrılığı sözleşmesinin tarafların birbirini ibra ettiğin gösterdiğini, vekaletnameden sonra edinilen taşınmazlar için ayrıca vekaletname verilmesi gerektiğini, malların kim tarafından ne şekilde alındığı banka kayıtları vs talebinin eldeki davanın konusu olmadığını, aralarında bir inanç sözleşmesi olmadığı gibi inanç sözleşmesinin şartlarının da oluşmadığını, bir an için dava konusu mülklerin tamamının parasının davalıca karşılandığı kabul edilse bile, sadece tanık beyanlarıyla inanç sözleşmesi varmış gibi kabul edilip hüküm kurulamayacağını, davalı tarafın iddia ettiği, yazılı şekilde yapılması gerekli olan inanç sözleşmesinin, para transferlerinin tanık anlatımlarıyla beraber ele alınıp, yazılı delil başlangıcı kabul edilmesini sağlayacak bilirkişi incelemesini dahi yaptırmadan karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (V.3.2.) paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre (IV.3.) paragrafta belirtilen şekilde kararın verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 24.05.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.