"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin reddine, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar yönünden kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle vekalet ücreti ve harç yönünden düzeltilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, davacı ...'un murisbırakanı ... paydaşı olduğu 126 ada 8 parsel ile davacı ...'nın mirasbırakanı ... maliki olduğu 126 ada 2 parsel sayılı taşınmazların tesis kadastrosunun bilirkişilerin verdiği çizimlere göre yapıldığını ve mirasbırakanları adına tescil edildiğini, tesis kadastrosu köy sınır çizgisine göre yapılmış ise de taşınmazların m2'sinin eksik yazıldığını, taşınmazlarının ekli krokide gösterdikleri 50.208 m2'lik kısmının ... sınırları içerisinde bulunan dava konusu 1130 parsel (yeni 120 ada 141 parsel) sayılı taşınmaz içerisinde kaldığını, eksik tesise rağmen taşınmazların kendileri ve diğer mirasçılar tarafından kullanıldığını, hatalı tesis kadastrosu ile 50 dönüme yakın taşınmazlarının tescil edilmemişken 09/10/2013 tarihinde bu kez yeniden yapılan kadastroda taşınmazların yüzölçümünün yine azaldığını, tesis kadastrosunun ve 09/10/2013 tarihinde 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesine göre yapılan kadastro işlemlerinin hatalı olduğunu, taşınmazların başından beri tapuya yanlış tescil edildiğini, önceki malikin de taşınmazın bir kısmının kendilerine(davacılara) ait olduğunu bildiğini, (yeni)120 ada 141 parsel sayılı taşınmazın daha sonra ifraz edildiğini ve yeni oluşan 219 ada 1, 2, 3, 4 ve 220 ada 1 ve 120 ada 433 parsel sayılı taşınmazların tamamının davalı kooperatif adına kayıtlı olduğunu, kendi tasarruflarında bulunan kısmın gerçek sahiplerine tescili gerektiğini, dava konusu taşınmazların (eski 1130 parsel) sınırları içerisinde bulunan 50.208 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile adlarına (mirasbırakanları veya tüm hak sahipleri adına) tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı tarafın sonuç istem kısmında dava konusu taşınmazların 50.208 m2'sinin tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini talep ettiği, 1982 yılında yapılmış olan ilk tesis kadastro işleminin iptaline yönelik olduğu ve bunun Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi 3. fıkrası gereğince 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu ve anılan sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın yasaya ve usule aykırı olduğunu, mahkeme kararının yerinde olmadığını, davanın esasına girildiğini, bilirkişi marifeti ile taşınmazların hesaplama hatası ile yanlış yazıldığının tespit edildiğini, hal böyle iken hak düşürücü süre nedeni ile davanın redininin doğru olmadığını, yıllardır davacılara ait ... köyü 141 ada içerisindeki 50.208 m2'nin gerçek sahiplerine tescilinin gerektiğini, davanın ayni haklara ilişkin olduğunu ve zamanaşımına uğramadığını, ayni hak devam ettiği sürece davanın açılabileceğini, hatalı yapılan 1982 yılındaki kadastro işleminden davacıların haberlerinin olmadığını, kadastro işlemleri yapılırken maliklere yazılı veya sözlü bilgi verilmediğini, hak sahibini etkileyen bir işlemin hak sahibince bilinmez kaldıkça o hakkın aranması için gerekli sürenin işlemeyeceğini, davalarının içeriğinin tesis kadastro işleminin hukuka aykırılığına ilişkin olduğunu, işgal sebebine dayandırılmadığını, kadastrolama işleminin hatalı yapıldığını, bu hatanın askı ile tespitinin mümkün olmadığını, davacılar aleyhine 10 yıllık hak düşürücü sürenin başlamayacağını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın tapu iptal ve tescil yani değere taalluk eden davalardan olduğunu, mahkemenin keşif yaparak taşınmazın değerini belirlediğini, eksik harcın ikmal edildiğini, bu halde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜC) 13. maddesi gereği kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına maktu değil nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenle kararın talepleri ile sınırlı olarak vekalet ücreti yönünden bozulmasına/düzeltilerek onanmasına, davanın reddine dair hükmün ise onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadastro çalışmasının 06.05.1982 tarihinde kesinleştiği, talebin 1982 yılında yapılmış olan ilk tesis kadastro işleminin iptaline yönelik olduğu, kadastronun kesinleşme tarihi olan 1982 yılından itibaren 10 yıllık süre geçmiş olduğundan mahkemenin ret kararının doğru olduğu, ancak ret kararı verilmesine rağmen davacıdan tahsil edilen tamamlama harcının iadesine karar verilmediği, davanın tapu iptali ve tescil davası olduğu, dava konusu taşınmazın değerinin bilirkişilerce tespit edildiği ve davacılardan yargılamanın devamı sırasında tamamlama harcının tahsil edildiği, dava reddedildiğinden AAÜT 13. maddesi gereğince kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf başvurusunun reddine, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar yönünden kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle vekalet ücreti ve harç yününden düzeltilerek davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın yasaya ve usule aykırı, hatalı olduğunu, davanın kadastro işleminin iptaline ilişkin olmadığını, kadastro sonucunun doğru kaydedilmesine ilişkin olduğunu, ilk tesis işleminin kroki ile doğru ancak tapu kaydı esnasında hatalı olduğunu, davanın da buna ilişkin olduğunu, davanın kabulüne karar verilmeyecek ise mahkemenin dava şartı yokluğu nedeni ile reddettiği davada nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, davanın esastan reddedilmediğini, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi şöyledir:
"Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.",
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK);
114. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
" (1) Dava şartları şunlardır:
...
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.",
115/2. maddesi ise şöyledir:
"Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder."
3. AAÜT'nin 7/2. maddesi şöyledir:
"Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur."
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin aşağıdaki 3. paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağının 06.05.1982 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 15.04.2014 tarihinde açıldığı, kadastro tutanağının kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12/3. maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır.
3. Hak düşürücü süre HMK'nın 114/1. maddesinde sayılmamış ise de 114/2. maddesinde belirtilen diğer kanunlarda yer alan dava şartlarındandır. 3402 sayılı Kanun′un 12/3. ve HMK'nın 115/2. maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı halinde dava usulden reddedildiğine göre, AAÜT'nin 7/2. maddesine göre hükmedilecek vekalet ücretinin maktu vekalet ücreti olması gerektiği halde Bölge Adliye Mahkemesince açıklanan kanun hükümlerine aykırı olarak nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR:
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3-d) numaralı bendinde yer alan "AAÜT'nin 13. maddesi gereğince 32.076,28 TL. nisbi" ibaresinin çıkartılarak yerine "AAÜT'nin 7. maddesi gereğince 1.980,00 TL maktu" ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.