Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9647 E. 2023/4616 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İhdasen Hazine adına tescil edilen ve sonradan kooperatife satılan taşınmazlar üzerinde davacının imar ve ihya yoluyla mülkiyet iddiasının kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İmar uygulaması sonucu oluşan ve dava dışı 3. kişiler adına kayıtlı parseller yönünden davacının mülkiyetinin tespitine karar verilmesinin, kayıt maliklerinin mülkiyet haklarını etkilemesi ve davada husumet bulunmaması nedeniyle, bozmaya karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/978 E., 2021/396 K.

DAVA TARİHİ : 30.11.2016

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kısmen Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/404 E., 2018/505 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, Ankara ili, Sincan ilçesi, Yenipeçenek Mahallesi 2109, 2110, 1803 ve 1804 parsel sayılı taşınmazların 1965 yılından beri kendisi ve babası tarafından imar ihya edilip taşlarından temizlenerek tarıma elverişli hale getirildiklerini, babasının daha sonra taşınmazları kendisine devretmesiyle tek başına ekip biçmeye devam ettiğini, ancak taşınmazların davalı Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, Ankara Büyükşehir Belediyesinin Nazım İmar Planı içerisinde yer aldıklarında ötürü imar ve ihya edilerek kazanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... Belediyesi vekili, dava konusu taşınmazların imar uygulamasına tabi tutularak muhtelif ada-parsellere gittiğini, taşınmazların imar ihya yolu ile iktisabı ve özel mülkiyete konu olmasının mümkün bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... Belediyesi vekili, dava konusu taşınmazların imar uygulamasına tabi tutulduğundan imar ihya suretiyle kazanılamayacağını, davacının kullanma süresi ve zilyetliğinin tespiti için dava dilekçesi tarihi itibariyle en az 20 yıl öncesinde üretilmiş ortofoto haritalarının incelenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kabulüne, dava konusu 1803, 1804, 2109 ve 2110 parsel sayılı taşınmazların imar uygulamasına tabi tutulduğundan davacının mülkiyet hakkının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ve katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının iktisap şartlarının gerçekleştiğini ispat edemediğini, hava fotoğraflarında boş doğal görünümlü tarımsal faaliyet yapılmamış yer olduğunun görüldüğünü, taşınmazların Hazine adına tescili gerektiğini, teknik bilirkişi raporunda mera olarak sınırlandırılan alanlarda kaldığının belirtildğini, imar planı kapsamında kalan yerin imar ihya ile kazanılamayacağını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın imar planı kapsamında kaldığını, davacı adına tescilin mümkün olmadığını, yeterli araştırma yapılmadan karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3.Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; imar ihya ile kazanım koşullarının lehine gerçekleşmesi nedeniyle davalıların istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, ancak dava konusu alanın eksik ve hatalı hesaplandığını, Hazine adına tapuya kayıtlı olması nedeniyle Hazinenin yasal hasım olmaktan çıkıp taraf haline geldiğini, yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiğini, Hazine harçtan muaf olduğu için alınamayan harcın davacıdan alınmasının doğru olmadığını ileri sürerek kararın kaldırımasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 2109 ve 2110 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, Hazine adına ihdasen tapuya tescil ve imar planına alınma tarihinden geriye doğru davacının imar ihya işlemlerini tamamlayarak 20 yılı aşkın tarım arazisi vasfıyla zilyet bulunduğu, Kadastro Kanunu'nun 17 nci maddesinde öngörülen şartlarının davacı lehine gerçekleştiği, ancak taşınmazların imar uygulaması sonrasında kısmen imar adalarında, kısmen imar yollarında ve kısmen parklarda kaldığı, dava dışı 3. kişiler adına olan kısımlar yönünden de davacının bir itirazının olmadığı anlaşıldığından davacı lehine mülkiyet tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; diğer dava konusu 1803 ve 1804 parsel sayılı taşınmazların ise 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 1585 ve 1586 parsel sayılı taşınmaz olarak şahıs adına tespit edilip kadastro tespitine itiraz davası sonucunda Mahkemece hükmen ifraz ile 1803 ve 1804 parsel sayılı taşınmazlar olarak Hazine adına tapusunun oluştuğu, öncesinin tescil harici bırakılan alan olmayıp kadastro tutanakları düzenlenen taşınmazlardan bulunduğu, kadastro tespit tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl ve munzam bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, diğer yandan dava konusu taşınmazların keşifte davacı vekilinin gösterimine göre ölçülerek yüzölçümü belirlendiği, ancak dava konusu 2109 ve 2110 parseller yönünden davanın tapu iptal-tescil davası olması nedeniyle davalı Hazine'nin yasal hasım durumunda olmaktan çıktığı ve yargılama giderlerinden sorumlu olduğu, davalı ... başkanlıklarının ise imar uygulaması sonunda taşınmaz içinde kalan yol ve park alanları ile ilgili bölümler yönünden yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu olamayacağı gerekçeleriyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 nci maddesi uyarınca hüküm ortadan kaldırılarak davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, dava konusu 2109 ve 2110 parsel sayılı taşınmazların bilirkişi raporunda gösterilen kısımları yönünden davacının mülkiyetinde olduğunun tespitine, diğer dava konusu 1803 ve 1804 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin davanın ise hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili dilekçesinde özetle, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirtip 1803 ve 1804 parseller yönünden dava dilekçesindeki iddiaları tekrarlayarak hükmün bozulmasını istemiştir.

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, davası kabul edilen taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, imar-ihyanın henüz tamamlanmadığını, 20 yıllık şartın oluşmadığını, belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, zilyetlik ve imar ihya hukuki sebeplerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı ... Medeni Kanunu 713/1 inci, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 2109 ve 2110 parsel sayılı taşınmazların 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ''ekilemez arazi'' olarak tescil harici bırakılıp 05.11.2001 tarihinde ihdasen "ham toprak" vasfıyla Hazine adına tescil edildiği, daha sonra Hazine tarafından 26.03.2002 tarihinde dava dışı Bilim Villa Kooperatifine satış suretiyle devredildiği, 26.12.2012 tarihinde yapılan imar uygulaması ve sonrasında 2109 parsel sayılı taşınmazda davacının kullandığı 6.675 m2'lik kısmın, 101860 ada 1 nolu parsele (1.963 m2'lik kısmı), 101864 ada 2 parsele (641 m2'lik kısmı), 101864 ada 4 parsele ( 2.351 m2'lik kısmı), 1.305m2'lik kısmı parka(yeşil alana) ve 415 m2'lik kısmının ise imar yoluna gittiği, yine 2110 parsel sayılı taşınmazda davacının kullandığı 8.364 m2'lik kısmın ise, 101047 ada 1 parsele (1.576 m2'lik kısmı), 101869 ada 6 parsele (1.330 m2'lik kısmı), 4.472 m2lik kısmı parka(yeşil alana) ve 986 m2'sinin de imar yoluna gittiği; 101860 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına, 101047 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı ... Belediyesi adına, 101864 ada 2 ve 101864 ada 4 parsel sayılı taşınmazların ise dava dışı 3. kişiler adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer dava konusu 1803 ve 1804 parsel sayılı taşınmazların ise, 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tarla vasfıyla 1585 ve 1586 parsel sayılı taşınmaz olarak dava dışı Hüseyin Acısu adına tespit edilip tespite itiraz edilmesi üzerine Ankara Gezici Kadastro Hakimliğinin 1958/1867 E. 1960/1885 K. sayılı kararında taşınmazların bir kısmının ifrazı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın deracattan geçerek kesinleştiği ve 13.09.1963 tarihinde hükmen ifraz suretiyle Hazine adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.

2. Hemen belirtilmelidir ki, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, dava konusu 1803 ve 1804 parsel sayılı taşınmazlar hakkında düzenlenen kadastro tutanaklarının kesinleştiği 1963 yılından itibaren davanın açıldığı 2016 yılına kadar on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği; diğer dava konusu 2109 ve 2110 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise 4721 sayılı TMK'nın 713 üncü ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddelerinde öngörülen koşulların davacı lehine gerçekleştiği benimsenmek suretiyle davalı Hazine adına kayıtlı olan 101860 ada 1 parsel de davalı ... Belediyesi adına kayıtlı olan 101047 ada 1 parsel de ve 101869 ada 6 parselde park(yeşil alan) ve yol olarak ayrılan kısımlar yönünden davacının mülkiyetinin tespitine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Dava konusu 2109 ve 2110 parsel sayılı taşınmazların ihdasen Hazine adına tapu kaydı oluştuktan sonra dava dışı kooperatife satıldığı ve imar uygulaması sonucunda oluşan 101864 ada 2 ve 4 parsel sayılı taşınmazların dava dışı 3.kişiler adına kayıtlı olduğu gözetildiğinde, davada taraf olmayan kayıt maliklerinin mülkiyet haklarını etkileyecek şekilde davacının mülkiyetinin tespitine karar verilmiş olması doğru değildir.

4. Hal böyle olunca, 101864 ada 2 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kayıt maliklerine karşı açılmadığı gözetilerek davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 371/1-a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

19.09.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.