"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar ile temyiz isteminin süre yönünden reddine yönelik ek karar süresi içinde dahili davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, Diyarbakır ili, Merkez ilçesi, Bağıvar Mahallesi çalışma alanında bulunan 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına tespit edildiğini, ancak taşınmazların esasen Vakıflar Genel Müdürlüğünce emaneten yönetilen mülhak İbrahim Paşa Vakfına ait olduğunu, vakfın mütevellisinin tespite itirazı sonucunda Diyarbakır Tapulama Mahkemesinin 1966/58 Esas, 1977/312 Karar sayılı ilamıyla 1 parsel sayılı taşınmazın vakıf adına tescil edildiğini ancak 2 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, 2 parsel sayılı taşınmaza yapılan itiraz nedeniyle 766 sayılı Kanun’un 31.maddesinin 2. fıkrasında öngörülen sürenin kesildiğini ileri sürerek 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile İbrahim Paşa Vakfı adına tescilini talep etmiştir. Yargılama sırasında ölü olduğu anlaşılan ... ... ve ... ... ile tapu maliklerinden ... ve yargılama sırasında taşınmazı satın alan ... davaya dahil edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... ... vekili, ölü kişi aleyhine dava açılamayacağını, davacının tespite karşı süresi içerisinde itiraz etmediğinden Tapulama Mahkemesinde görülen davanın reddedildiğini ve işbu dava için kesin hüküm teşkil ettiğini, davanın süresi içerisinde açılmadığını, herhangi bir tapu kaydına dayanmayan davanın dayanaksız olduğunu ve müvekkilinin taşınmazı tapu kaydına güvenerek iyi niyetle iktisap ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
3.1. İlk Derece Mahkemesinin 04/10/1988 tarihli ve 1982/386 E. 1988/582 K. sayılı kararıyla; kadastro çalışmaları sırasında uygulanan vergi kaydının hudutlarının taşınmaza uymadığı, vakfiyede belirtilen sınırların taşınmazı kapsadığı ve bir kısım davalıların taşınmazı satın almasının mülkiyetin özünü etkilemeyeceği, tasarruf tarihinden dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin geçmediği gerekçesiyle davanın kabulüne 2 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile vakıf adına tesciline karar verilmiştir.
3.2. Karar, davalı ... ... tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 10/04/1989 tarihli ve 1989/1928 E., 1989/4440 K. sayılı kararıyla onanmış, adı geçen davalının karar düzeltme talebi Dairemizin 20/09/1989 tarihli ve 1989/7940 E., 1989/9985 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
3.3. Davacı vekili, karar başlığında ... ... adıyla mirasçılar arasında gösterilen şahsın esasen mirasçı değil tapu maliki sıfatıyla davaya dahil edilen ... olduğunu ileri sürerek kararın düzeltilmesini talep etmiş, Mahkemece 26/03/1990 tarihli ve 1982/386 E., 1988/582 K. sayılı ek kararla kararda adı geçen davalı isminin ... olarak düzeltilmesine dair verilen karar, davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 26/09/2018 tarihli ve 2018/3194E., 2018/12804 K. sayılı ilamı ile onanmıştır.
IV. KARAR DÜZELTME
1.Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Dairemizin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairemizin 06/11/2019 tarihli ve 2019/2031 E., 2019/5700 K. sayılı ilamıyla, “Bilindiği üzere, usul hukukumuzda ayrıksı durumlar hariç davaya dahil diye bir müessese olmayıp, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemez. Ne var ki, ... dava açılmadan önce çekişmeli taşınmazda pay satın almış olmasına ve dava dilekçesinde davalılar arasında yer almamasına rağmen yargılama sırasında ... ... mirasçısı olduğu zannı ile davaya dahil edilmiştir. Ancak, ... ne ... ...’ın ne de ... ...’ın mirasçısıdır. Öte yandan, davaya dahil edilen ...’a usulüne uygun bir tebligat yapıldığından da söz edilemez. Yargılama boyunca tespit edilemeyen bir nedenle ... ile ilgisi bulunmayan ... ... isimli bir şahsa ilanen tebligatlar yapılmıştır. Yukarıda yer verildiği üzere ... ... isimli kişi ... ... ya da ... ... mirasçılarından da değildir. Bu yanlışlık ile ...’ın hukukun evrensel ilkelerinden olan savunma hakkının kısıtlandığı ortadadır. Ayrıca, tavzih dilekçesi ile tavzih isteğinin kabulüne ilişkin 26.03.1990 tarihli ek karar da doğrudan ...’in eşi ... ...’ın işyeri adresine tebliğ edilmiş olup, Tebligat Kanunu’nun 10. ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun olmadığı da açıktır. ... ile ... ... o tarihte evli ise de, Tebligat Kanunu'nun açık düzenlemeleri karşısında ...’ın işyerine yapılan tebligattan eşi ...’in haberdar olduğu olasığının kabulü mümkün değildir. Tebligatın, haberdar etme ve bu hususu belgeleme ilkelerine aykırıdır. ...’ın 26.03.1990 tarihli ek karara karşı temyiz yoluna başvurmamış olması usulsüz tebligat nedeniyle olağandır. Hal böyle olunca, yargılama sırasında ...’a dahili dava yoluyla taraf sıfatı kazandırılamayacağı, ... aleyhine usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı gözetilerek davacı tarafın tavzih isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
İlk Derece Mahkemesinin 04/02/2020 tarihli ve 1982/386 E. 1988/582 K. sayılı ek kararıyla; ...'ın "..." olarak yazılı soyadının "..." olarak tavzihine yönelik talebinin reddine, ek kararın kesinleşmesi halinde mahkemenin esas hakkında verdiği karar ile iptal edilen 11/32 hissenin ... adına tesciline karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş; Dairemizin 17/06/2020 tarihli ve 2020/1178 E., 2020/2750 K. sayılı ilamıyla onanmış ve davacı vekilinin karar düzeltme talebi reddedilmiş ve kararın 12/11/2020 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlenmiştir.
4. İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davalı ... mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı ... mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; ...’in hüküm tarihinden önce vefat ettiğini, gerekçeli kararın ...’e usulüne uygun tebliğ edilmediğini, ... mirasçılarının davaya baba dostları ve davalı olan ... ...’tan tesadüfen öğrendiklerini, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, ...’in taşınmazı satın alması sırasında tapuda taşınmazın vakıf malı olduğuna veya davalı olduğuna dair belirtme bulunmadığını, taşınmazın tapu kaydına güvenilerek iktisap edildiğini, davacının gerek ..., gerekse ... ... ...’ın kötü niyetine dair delil ortaya koymadığını, davacı vekilinin yargılama sırasında davaya yalnızca ... ... yönünden devam ettiğini bildirmesine rağmen Mahkemece talep aşılarak karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Ek Karar
İlk Derece Mahkemesinin 20/09/2021 tarihli ve 1982/386 E., 1988/582 K. sayılı kararıyla; kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olduğu, dahili davalı müteveffa ... mirasçıları tarafından yapılan temyiz talebinin temyizi kabil olmayan (Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş) bir karara yönelik olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
7. Gerekçe
7.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
7.2. İlgili Hukuk
7.3. Değerlendirme
Dosyanın incelenmesinde, davaya konu 2 parsel sayılı taşınmazın 1965 yılında yapılan kadastro çalışmalarında ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle ... ...’ın ölümü nedeniyle eşi ... ve çocukları ..., ..., ... ve ... adına tespit ve tescil edildiği, davacı tarafından tespite yapılan itirazın 25/07/1966 tarihinde reddedildiği, ret kararının muterize 08/08/1966 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından davaya konu taşınmaz hakkında 22/09/1966 tarihinde Diyarbakır Tapulama Mahkemesinde açılan tespite itiraz davasının süresinde olmadığı gerekçesiyle reddedilerek 25/01/1979 tarihinde kesinleştiği, tespit maliki ... ve ...’nın davaya konu taşınmazdaki 6/32’şer paylarını 19/11/1981 tarihinde davalı ... ...’a sattığı, ... ...’ın ise eldeki dava açıldıktan sonra taşınmazda bulunan 12/32 payını dahili davalı ...’e 08/07/1985 tarihinde devrettiği, ...’in 03/06/1987 tarihinde öldüğü, 04/10/1988 tarihli gerekçeli kararın 21/10/1988 tarihinde davalı ... ile birlikte oturduğu belirtilerek annesi ... ... imzasına tebliğ edildiğini anlaşılmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki, dahili davalı ...’in gerekçeli karar tarihinde ölü olduğu, ölü kişiye çıkarılan tebligatın usulsüz olmasının yanı sıra tebliğ mazbatasında ismi geçen ... ...’in davalının annesi değil eşi olduğu, gerekçeli kararın davalı ... mirasçılarına Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceği, kararı temyiz eden mirasçılarının karardan tesadüfen ... ... sayesinde haberdar olduklarına yönelik beyanları karşısında Mahkemece davalıların temyiz dilekçesinin süresinde olmadığı ve kesinleşmiş kararın temyiz edilemeyeceği gerekçesiyle yazılı şekilde ek karar verilmesi isabetsizdir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve kararın (III) paragrafında açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle dahili davalı ... mirasçılarının TMK’nın 1023. maddesinde öngörülen koruyuculuktan yararlanamayacağının anlaşılmasına göre yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Mahkemece verilen 20/09/2021 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın KALDIRILMASINA, davalılar vekilinin esasa yönelik itirazları bakımından mahkemece verilen 04/10/1988 tarihli ve 1982/386E., 1988/582 K. sayılı kararın ONANMASINA, ek karara karşı temyiz talebi kabul edildiğinden ek kararın incelenmesi yönünden harç alınmasına yer olmadığına, karar esas yönünden onanmış ise de Mahkemece hükmedilen harç miktarının 3.000,00 eski TL olduğu, karar tarihi olan 1988 yılında bu miktar üzerinden alınması gereken harcın günümüzde maktu harcın altında kaldığı anlaşıldığından aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.