Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9706 E. 2022/140 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, miras payına düşen taşınmazların davalıya verdiği vekaletname ile hileli olarak devredildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ispatlanamaması ve temliklerin iradi olarak yapıldığı gözetilerek yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, babalarından intikal eden 15 parça taşınmazdaki paylarının davalılardan kardeşi olan ...'a verilen vekaletname ile ilk önce yine kardeşi olan diğer davalı ...'a temlik edildiğini, davalı ...'ın da daha sonra söz konusu taşınmaz paylarını davalı ...’a devrettiğini, kendisine hiçbir bedel ödenmediğini, vekaletnamenin satış amacıyla verilmediğini, satış işleminin geçersiz olduğunu, davalının bedelsiz olarak taşınmazları hileli bir şekilde edindiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların satışının iptal edilerek adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, murislerinden intikal eden taşınmazları kardeşleri ile birlikte yaklaşık 10 yıl önce taksim ettiklerini, dava konusu taşınmazların evveliyatı incelendiğinde her bir kardeşin taşınmazlarda 1/8'er paya sahip olduğunun görüleceğini, aralarında yaptıkları sözlü anlaşma gereğince davacının taksim neticesinde kendisine isabet eden taşınmazları satarak miras payını bu şekilde alacağı hususunun kararlaştırıldığını ve davacı ile dava dışı mirasçı kardeşlerin taksim neticesinde kendilerine bırakılan taşınmazları dava dışı üçüncü kişiye satarak bedellerini aldıklarını, davacının bu şekilde payını almasından sonra Ankara 8.Noterliğinin 14.06.2006 tarihli ve 5999 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile dava konusu taşınmazlardaki payların satışı için (davalı ... adına devredilmesini kararlaştırdıkları için) davalı ...’a yetki verdiğini, davalı ...’un hem alıcı hem satıcı olamaması nedeniyle öncelikle taşınmaz paylarının diğer davalı ...’e devredildiğini, daha sonra tekrar Yusuf üzerine devir işlemlerinin yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Şefaatli Asliye Hukuk Mahkemesi 14/04/2016 tarihli ve 2014/227 E. 2016/37 K. sayılı kararıyla; iddianın sabit olduğu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle tapu iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. TemyizYoluna Başvuranlar

Şefaatli Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan işlemlerin davacının bilgisi ve rızası kapsamında yapıldığını, dinlettikleri tanıklarla rızanın varlığını ispatladığını, davacının taksim sonucu miras payına düşen hakkını üçüncü kişiden aldığını, davacı tanıkları eşi ve çocuğu olduğundan onların beyanlarına itibar edilemeyeceğini ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.

3. Bozma Kararı

Dairenin 2016/14151 E. ve 2020/413 K. sayılı ilamı ile ‘‘... tanık olarak dinlenen davacının eşi ve çocukları davacının iddiasını doğrulamışlar, davalı tanığı olarak dinlenen tarafların kardeşleri Dudu, Ömer ve Gülşen ise daha önce üçüncü kişilere satılan 5084 ve 3160 parsel sayılı taşınmazların bedelinin davacı tarafından alındığını, buna karşılık mirasbırakandan kalan diğer taşınmazlardaki miras haklarından feragat ettiğini, dava konusu temliklerin ise bu nedenle yapıldığını ifade etmişlerdir. Bu durumda taraflara aynı yakınlıktaki tanıkların ifadelerine itibar edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Toplanan deliller yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, temliklerin iradi olduğu, vekalet görevinin kötüye kullanılması hususunun söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. ...’’ gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur.

4. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Şefaatli Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.06.2021 tarihli ve 2021/43 E. 2021/62 K. sayılı kararıyla; bozma ilamı dikkate alındığında, temliklerin iradi olduğu ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

5. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Şefaatli Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

6. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yargıtay ilamı ve bu ilam uyarınca verilen mahkeme kararının hatalı olduğunu, davalı tanıkları olan kardeşleri ile arasında husumet olması nedeniyle onların ifadelerinin hükme esas alınamayacağını, Ankara da yaşadığı için vekaleti vermesindeki amacın çekişme konusu tarlaları davalının ekmesi, tarla parası alması, resmi kurumlardaki işini yürütmesi olduğunu ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.

7. Gerekçe

7.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

7.2. İlgili Hukuk

6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.

7.3. Değerlendirme

Dairenin bozma kararında; dava dosyasındaki delillere göre yapılan inceleme sonucunda temlikin iradi olduğu ve vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı belirlenmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada aynı gerekçeler benimsenerek karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 80,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 1086 sayılı HUMK'nun 440/III-1 maddesi gereğince miktar itibariyle karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.