"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: GÖRELE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 17/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen ihbar olunan ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 1999 yılında akli dengesini kaybettiğini, tedavi gördüğünü ancak sağlığına kavuşamadığını, 25 yıldır yeşil reçeteli çok ağır ilaçlar kullandığını, ilaçlarından herhangi birini sadece birgün dahi almadığında bilincini tamamen kaybettiğini, nöbetler geçirdiğini, dava konusu 244 ada 27 parsel sayılı taşınmazını satma kararı aldığını, taşınmazın satılacağını öğrenen ablası olan davalı ...'nın, alıcı olduğunu söyleyerek ihbar olunan müteahhit ... ile tanıştırdığını, taşınmazına karşılık İstanbul'da bir ev ve üstüne bir miktar da nakit para verileceği, taşınmazı önce davalıya devretmesi gerektiği, alıcı müteahhite ise davalının devredeceğinin söylendiğini, kendisinin sağlık durumunu bilen davalının devirden önceki günden itibaren ilaçlarını almasını engellediğini, hastane yerine tapuya götürdüğünü, etrafında gelişen olayları anlamlandırması hukuken mümkün olmadığını, davalının talimatı doğrultusunda taşınmazı davalıya devrettiğini, ihbar olunan ...'un daireyi ve parayı vereceğini ifade ettiğini, ancak aradan geçen süreden sonra davalı ile anlaşamadığını, ev ve para veremeyeceğini söylediğini, davalının da taşınmazı iade etmediğini, bir daha ne davalı ne de ihbar olunan ...'un telefona çıkmadığını, bunun üzerine davalı ve ihbar olunan ... tarafından dolandırıldığını anladığını, satış sözleşmesinin mutlak butlan ile iptali aksi halde iradesinin hile ile fesada uğratılması nedeniyle iptaline karar verilmesi gerektiğini, ağır psikolojik hastalığının davalı tarafından dolandırıcılık faaliyetine araç olarak kullanıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacının oğlunun, babasının fındık bahçesini satmak istediğini söylediğini, bunun üzerine davacı ile aynı köylü olan müteahhit ... ile davacıyı görüştürdüğünü, fındık bahçesine karşılık ...'in İstanbul'dan bir daire vermesi hususunda anlaştıklarını, ancak davacı ve ailesinin İstanbul'daki daireyi beğenmeyince bu satış işleminin gerçekleşmediğini, davacının oğlunun, kendisinden taşınmazı satın almasını istediğini, taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını ve satış bedelini ödediğini, davacının akıl hastalığı bulunmadığını, iddialarının doğru olmadığını, dava dışı kardeşi ... ile aralarında husumet bulunduğunu, bu sebeple ...'ın davacı ...'i dolduruşa getirdiğini ve işbu davayı açtırdığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02/03/2021 tarihli ve 2018/986 E., 2021/211 K. sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu'ndan alınan rapora göre davacının işlem sırasında fiil ehliyetine sahip olduğu, ilaçları kullanmamasının fiil ehliyetini ortadan kaldırmadığı, davacının satış işlemini tapu dairesinde yaptığı, alacağının tamamını aldığına yönelik imzasıyla satış işlemini tamamladığı, parasını alamadığını iddia eden davacınun bunu ispatla mükellef olduğu, zira satış senedinin resmi evrak olup satıcı, sattığını ve alacağını aldığını; alıcı da satış işlemini kabul ettiğini ve bedelini ödediğini imzası ile doğruladığı, aksinin ancak senetle ispat edilebileceği, tanıkların ödemenin ne şekilde yapıldığını bilmediklerini beyan ettikleri, davacının hukuk düzeninin tanımış olduğu ispat vasıtaları ile davasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının, dava konusu taşınmazı davacının iradesini hile yoluyla fesada uğratarak bedelsiz devraldığının; dosya kapsamı, soruşturma dosyası, HMK madde 203 gereği tanık beyanları ile ispat edildiğini, aksinin davalı tarafından tanık delili ile dahi ispat edilemediğini, davanın kabulü gerekirken hile olgusu gözardı edilerek hatalı değerlendirme sonucunda davanın reddine hüküm kurulmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, davalı ve ihbar olunan ...'un iş birliği yaptığını, ihbar olunan ... ile sözleşme yapmaya sevk etmek için davacıda kasten hatalı bir kanı uyandırıldığını, hile olgusu değerlendirmeye alınmadan ödeme temelinde hüküm kurulmasının açıkça doktrin ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, ödemeye dair davalı tarafından herhangi bir banka dökümü dahi sunulamadığını, tanıkların; iddia edilen satış parasının davacıya davalı tarafından verildiğine dair bir beyanda bulunmadıklarını, davalının iddia ettiği üzere 400.000,00 TL gibi bir miktarı temin edebileceği ve herhangi bir bankaya yatırmadan fiziki olarak elinde bulundurabilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı tarafından dinletilen ... ve ...'in Mahkeme karşısında yalan beyanda bulunarak gerçekleri sakladıklarını, davalı tanığı ... hakkında yalan tanıklık suçu kapsamında suç duyurusunda bulunduklarını ve Görele Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2020/351 E. sayılı ceza dosyasının açıldığını, beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, davalı tanığı olarak dinlenen ve ihbar edilen ...'in uyuşmazlığın merkezinde bulunan isimlerden biri olması ve konunun kendisini de ilgilendirmesi nedeniyle bazı gerçekleri sakladığını, çelişkili beyanlarının; davalı ...'nın beyanları ve açılan soruşturma dosyasında vermiş olduğu ifadelerde açığa çıktığını, ... ve davalının soruşturma dosyasında vermiş oldukları ifadeler ile Mahkemede verdikleri ifadelerin çelişkili olduğunu, hileli durumun açıkça ispat edildiğini, davacı ile ihbar olunanın satış noktasında anlaşmalarına rağmen, ...'in davacıya kendi dairesini vereceğini vaadederek taşınmazın öncelikle aracı olan davalı ...'a devrini sağladığını, ancak daha sonra İstanbul'daki dairesini devretmediği gibi davalı ...'nın da hile ile devraldığı taşınmazı iade etmediğini, hileli davranışlarla davacının iradesinin sakata uğratıldığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01/10/2021 tarihli ve 2021/852 E., 2021/964 K. sayılı kararıyla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, Yerel Mahkeme ve İstinaf Mahkemesi'nin; tanıkların beyanlarını hiç dikkate almadığını, davalı ve ihbar olunan tarafın mahkeme ve savcılıktaki birbirine taban tabana zıt ifadelerine hiç değinmediğini, davalı ve davacının messenger yazışmalarını görmediğini, davalının borç aldığı iddiasını mahkemede kendi dünürünün dahi beyan etmediğini, hile olgusunun ispat edildiğini, dosyada yer alan deliller ve maddi olguların dikkate alınmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve hile hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup; ehliyetsizlik iddiası yönünden tarafların temyiz itirazı bulunmamaktadır.
3.2. İlgili Hukuk
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...'un çekişme konusu 27 parsel sayılı taşınmazını 31/08/2018 tarihinde satış suretiyle davalı ...'a temlik ettiği, davalı ... ile davacının kardeş oldukları, davacının dava konusu taşınmazın devri sırasında etrafında gelişen olayları anlamlandırmasının mümkün olmadığı, davalının talimatları doğrultusunda işlem yaptığı, iradesinin hile ile fesada uğratıldığı iddiası ile eldeki davayı açtığı, ehliyetsizlik iddiası bakımından hükmü temyiz etmediği, kaldı ki Adli Tıp Kurumundan alınan raporda davacının dava konusu taşınmazı devir tarihinde ehliyetli olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Somut olaya gelince; davacının, kardeşi olan davalı ...'nın tanıdığı ihbar olunan ...'tan alacağı evin karşılığında dava konusu taşınmazını davalı ...'ya devrettiği, ne var ki ... tarafından evin verilmediği, davalı ...'nın da taşınmaz bedelini ödediğini ispat edemediği, ihbar olunan ... ve davalı ...'nın el ve işbirliği içerisinde davacıyı hileye düşürdükleri anlaşılmaktadır.
3.3.3. Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.