"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/709 E., 2021/730 K.
DAVA TARİHİ : 12.11.2018
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çaykara Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/259 E., 2021/95 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde Trabzon İli, Çaykara ilçesi, Taşlıgedik mahallesi'nde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 152 ada 5 ve 7 parsel sayılı taşınmazların tamamının, 6 parsel sayılı taşınmazın ise yarısının davalı adına tespit edildiğini, davacı ile davalının kardeş olup, çekişmeli taşınmazların dedelerinden babalarına, babalarından da kendilerine kaldığını, tarafların babası muris ...'nın 2004 yılında vefat ettiğini ve ölmeden önce de çekişmeli taşınmazları çocukları arasında paylaştırdığını, bu paylaşımdan sonra da tarafların fiili olarak paylaşıma uygun şekilde taşınmazları kullanmaya başladıklarını, hatta davacının 152 ada 6 parsel sayılı taşınmazın paylaşım sonucu kendisine düşen kısmı üzerine arılarının peteklerini koymak için üç katlı kargir peteklik inşa ettiğini, bu durumdan davalı kardeşinin de haberinin olduğunu ve kadastro tespitine kadar ses çıkarmadığını, kadastro çalışmaları sırasında ilk önce taşınmazın tamamının davacı adına tespit edildiğini ancak davalının yaptığı itirazlar neticesinde eşit paylarla davacı ve davalı adına tespitine karar verildiğini, her ne kadar çekişmeli taşınmaz davalı ile ortak olarak tespit edilmiş ise de çekişmeli taşınmazın üzerinde petek bulunan kısmının davacı adına tespit edilmesi gerektiğini, diğer yandan dava konusu 152 ada 5 ve 7 parsel sayılı taşınmazların yarısının da davacıya ait olduğunu ileri sürerek dava konusu 152 ada 5 ve 7 parsel sayılı taşınmazların yarı payının tapusunun iptali ile davacı adına tapuya tesciline, 152 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile üzerinde peteklik bulunan kısmın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın kadastro çalışmaları sırasında da152 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tamamının kendisine ait olduğunu iddia ettiğini ve kendi yönlendirmeleri sonucunda taşınmazın ilk tespitinin davacı adına yapıldığını, davalı tarafından bu tespite yapılan itirazın Kadastro Komisyonu tarafından kabul edilerek taşınmazın davacı ve davalı adına eşit paylarla tespitine karar verildiğini, bu kararın her iki tarafça da bilindiğini, bu bölgedeki parsellerin taksim edildiğinin doğru olduğunu, 1982 yılında yapılan rızai ve fiili taksime göre bu parçalardan 152 ada 5 parsele bitişik olan kısmın davalı ...'ya, alt tarafta kalan kısmın ise davacı tarafa ait olduğunu, yani arazinin uzunlamasına paralel olarak bölündüğünü, ne var ki davacının 2005 yılında fiili taksime aykırı olarak ve araziyi ortadan dikine bölecek şekilde parsel üzerine bina yaptığını, hatta Kadastro Komisyonu'na yaptığı itirazda da arazinin uzunlamasına paralel olarak bölündüğünü ve 152 ada 5 parsele bitişik olan kısmın kendisine ait olduğunu belirttiğini ancak Komisyon tarafından arazi üzerindeki binanın dikine yapılmış olması ve binayı ikiye bölecek şekilde parsel oluşturulamayacak olması nedeniyle bu yöndeki itirazın reddedildiğini, davalının çekişmeli taşınmazın atalarının yaptığı rızai ve fiili taksime uygun olarak bölünmesine razı olduğunu, davacının talep ettiği şekildeki bir taksimi ise kabul etmediklerini, zira bu binanın davacı tarafından kimseyle istişare edilmeden yapıldığını, davacı tarafın 152 ada 5 ve 7 parsellerin yarısına yönelik talebinin de reddi gerektiğini, tarafların babasının ölmeden önce taşınmazlarını çocukları arasında paylaştırdığını ve bu paylaşımın 1982 yılında yapıldığını, taksim sonucunda herkesin kendisine düşen yeri aldığını ve bu taksime göre yıllardır nizasız ve fasılasız şekilde kullandığını, dava konusu 152 ada 5 ve 7 parsel sayılı taşınmazların taksim sonucu davalıya düşen ve yıllardır kendisi tarafından nizasız şekilde kullanılan taşınmazlar olduklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08.04.2021 tarihli ve 2018/259 Esas, 2021/95 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazların kadastro tespit tarihinden önce paylaşıldığını, dava konusu taşınmazların paylaşımdan sonra miras bırakan tarafından kullanılmadığı, zilyetliklerinin dava konusu 152 ada 5 parsel ile 152 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden davalıya, dava konusu 152 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise 10/11/2020 havale tarihli fen bilirkişi raporunda gösterildiği şekilde davacıya ve davalıya bırakıldığı, taşınmazın bahsedilen haliyle davacı ve davalı tarafından kullanıldığı, dava konusu taşınmazların yarı mülkiyetinin yapılan paylaşım sonucunda teslim ile birlikte davalı tarafından kazanıldığı, gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.09.2021 tarihli ve 2021/709 E., 2021/730 K. sayılı kararı ile; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.(1) maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; mahalli bilirkişi ve kadastro bilirkişilerinin gerek yaşları ve gerekse bizzat dava konusu köyde oturmaları, murisi ve taşınmazları bilmeleri nedeniyle keşifteki net, anlaşılır ve kesin şekilde verilen beyanına itibar edilmesi gerektiğini, tanıkların kardeşleri arasında kalmış olmanın verdiği çekimserlikle beyanda bulunduğunu, tanıklara değil de aksine kadastro bilirkişileri ile mahalli bilirkişi beyanlarına itibar edilmesi gerektiğini, davalının Kadastro komisyonuna yaptığı itiraz ile davaya cevap dilekçesinin çelişmekte olduğunu, cevap dilekçesinde 6 numaralı parselin 5-7 nolu parsellere paralel bölündüğünü ileri sürse de komisyon itiraz dilekçesinde aksine 5-7 nolu parsellere dik bölündüğü hususunu doğruladığını, bu yönde bilirkişi raporuna yapılan beyan ve itirazların değerlendirilmemiş olduğunu, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu ile eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun; 14 üncü ve 15 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda Trabzon İli, Çaykara ilçesi, Taşlıgedik mahallesi çalışma alanında bulunan 152 ada 5 ve 7 parsel sayılı taşınmaz ırsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit ve tescil edilmiştir. 152 ada 6 parsel sayılı taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında davacı adına tespit edilmiş daha sonra davalı tarafından Kadastro Komisyonu'na yapılan itiraz sonucu 1/2'şer pay ile davacı ve davalı adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 210,55 TL temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.09.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.