Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1147 E. 2022/3796 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalıların istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak asıl davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, birleştirilen davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ..., tereke idare memuru vekili Avukat ...geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davalarda davacı, mirasbırakanı ...’ın 884, 1063, 885, 401 ve 249 parsel sayılı taşınmazlarını oğlu olan davalılara devrettiğini, devirlerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, anılan devirlerin iptal edilmesine, taşınmazların tapu kayıtlarının düzeltilmesine ve anılan taşınmazların terekeye dahil edilmesine, olmadığı takdirde taşınmazların devrinin saklı payı nispetinde geçersiz sayılmasına karar verilmesini istemiş, aşamada sunduğu 30/04/2013 tarihli dilekçe ile isteminin tapu kayıtlarının iptali ile tüm mirasçılar adına tescil olduğunu bildirmiş, aşamada atanan tereke temsilcisi yargılamaya dahil edilmiştir.

II. CEVAP

Davalılar, iddiaların yerinde olmadığını, temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; mirasbırakanın varlıklı bir kişi olduğu, davalılarla aynı binada yaşadığı, ekonomik olarak zor bir durumda bulunmadığı, satış bedelinin mirasbırakana ödendiğine ilişkin davalı tarafça her hangi bir belge ileri sürülemediği, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçılar arasında denkleştirmeye yönelik olduğu, davacının eşine gönderilen paranın miktar olarak ispat edilemediği, mirasbırakanın amacının mirasçılar arasında denkleştirme yapmak olarak yorumlanamayacağı, kız çocuğu olan davacıdan mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazları davalılara devrettiği, asıl davada dava konusu 249 ve 401 parsel sayılı taşınmazların davalı ... ... adına kayıtlı olmadığı gerekçesi ile asıl davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık beyanlarının ve dosyada bulunan diğer delil ve belgelerin dikkate ve değerlendirmeye alınmaksızın karar verildiğini, tereke temsilcisinin her iki dosya için atandığını, İlk Derece Mahkemesince birleştirilen dosyada miras payı oranında tescil talebinin bulunduğuna yönelik gerekçenin yerinde olmadığını, 30/04/2013 tarihli ıslah dilekçesinin her iki dosya için ayrı ayrı verildiğini, tereke temsilcisinin katılmadığı duruşmalarda davaya devam edip etmeyeceklerinin sorulmadığını, gerekçede davalı tarafın denkleştirmeyi savunduğu belirtilmesine rağmen, bu yönde bir iddia ve savunmada bulunulmadığını, tereke temsilcisi ...'in davacı taraf ile anlaşarak hareket ettiğini, itirazlarının dikkate alınmadığını, harçların hatalı hesaplandığını, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu 885 parselin ... ... tarafından mirasbırakandan değil, ...'dan satın alındığını, bu hususun değerlendirilmediğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; asıl davada 249 ve 401 parsellerin davalı ... adına kayıtlı olmadığı, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/2. maddesi uyarınca davalı lehine maktu vekalet ücreti takdirinde isabetsizlik bulunmadığı, devir tarihi itibarı ile mirasbırakanın maddi durumunun iyi olduğu, aynı tarihli işlemler ile iki ayrı parselin davalı ...'a, 3 ayrı parselin davalı ...'a devrini gerektirecek önemli bir sebebinin bulunmadığı, temliklerin mal kaçırmak amacıyla gerçekleştirildiği, hem asıl hem de birleştirilen dava yönünden terekeye temsilci atandığını, birleştirilen davada davacının miras payı oranında hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile davalıların istinaf isteminin HMK’nın 353/(1).b.2 maddesi gereğince kabulüne karar verilerek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmış ve asıl davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacının dava dilekçelerinde tescil isteminde bulunmadığını, 249 ve 401 parseller yönünden maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre değerlendirme yapılarak karar verildiğini, davacının iddiasını kanıtlayamadığını, davacının eşine mirasbırakan tarafından gönderilen paranın dikkate alınmadığını, kaldı ki kendilerinin denkleştirme savunmasında da bulunmadığını, temliklerin gerçek bir satış işlemi olmadığına dair hiçbir somut delil bulunmadığını, mirasbırakanın davacı ile bir husumetinin bulunmadığını, mirasbırakanın sağlık sorunlarının olmadığına yönelik gerekçenin hatalı olduğunu, mirasbırakanın tüm ihtiyaçlarının davalılar ile davalıların eşleri tarafından karşılandığını, 1530 parsel sayılı taşınmaz yönünden davalı ... ...'ın dava dışı olan ve kendisine ait olan taşınmazlardan gelen payların da hükme dahil edildiğini, 885 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakandan satın alınmadığını, tereke temsilcinin taraflı hareket ettiğini, asıl davanın davalısı ... ... olmasına rağmen asıl dava yönünden hükmedilen harç ve vekalet ücretinin birleştirilen davada davalı ...’dan tahsiline karar verildiğini, birleştirilen davada da aynı hatanın yapıldığını belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2.2. Davacı vekili katılma yolu ile sunduğu temyiz dilekçesinde özetle, Bölge Adliye Mahkemesince vekalet ücreti yönünden eksik ve hatalı karar verildiğini belirterek, kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı terekeye iade talepli tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3.2.2. Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Asıl ve birleştirilen davalarda uyuşmazlık terekeye iade talepli tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin olup, tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalktığı gözetildiğinde, mirasbırakanın terekesine temsilci olarak atanan ... vekiline Bölge Adliye Mahkemesi kararı usulüne uygun olarak tebliğ edildiğine ve tereke temsilcisi kararı temyiz etmediğine göre, davada davacı sıfatı kalmayan ...’ın temyiz itirazlarının dinlenme olanağı bulunmamaktadır.

Kabule göre ise, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması ile davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülebileceği gözetilerek tereke temsilcisi vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davayı takip yetkisi sona eren mirasçı ... lehine vekalet ücretine karar verilmesi doğru değil ise de, anılan bu husus temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamıştır.

3.3.2. Davalıların temyiz itirazlarına gelince; dosya içeriğine, toplanan delillere, ve özellikle kararın (IV./3.) no.lu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

3.3.3. Bölge Adliye Mahkemesince, asıl dava yönünden kurulan hükümde, asıl davada davalının ... ... olduğu gözetilerek kabul edilen kısım bakımından takdir edilen harç ve vekalet ücretinin asıl davada davalı ... ... aleyhine, reddedilen kısım bakımından ise yine asıl davada davalı ... ... lehine; birleştirilen davada ise, davalının ... olduğu dikkate alınarak takdir edilen harç ve vekalet ücretinin birleştirilen davada davalı ... aleyhine hükmedilmesi gerekirken, asıl davada davalı olarak ...'ın, birleştirilen davada davalı olarak ... ...'ın yazılması doğru değildir.

Ne var ki, değinilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1. Davayı takip yetkisi bulunmayan davacı ... vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Hükmün 6. ve 7. fıkralarında geçen "..." ibaresi hükümden çıkarılarak yerine " ..." ibaresinin yazılmasına, hükmün 8. paragrafında geçen "davalıya" ibaresi hükümden çıkarılarak yerine "davalı ... ...’a" ibaresinin yazılmasına, hükmün 14. ve 15. paragraflarında geçen " ..." ibaresi hükümden çıkarılarak yerine "..." ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, alınan peşin harcın temyiz edenlere talep halinde geri verilmesine, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 10/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.