Logo

1. Hukuk Dairesi2022/124 E. 2022/4114 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Kiraz Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 11/01/2017 tarihli, 2006/26 Esas, 2017/11 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar ...,...,...,vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 25/05/2022 Çarşamba günü saat 09:55 de Daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalı ... adına tescil edilen 108 ada 59 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanı ...’ın babası ...’dan intikal ettiğini, bu nedenle ... mirasçıları adına tescilinin gerektiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında davacının ölümü üzerine davayı mirasçıları takip etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., taşınmazı 1955 yılında tapu senedi ile dava dışı Fatma'dan parasını ödeyerek satın aldığını ve o zamandan bu yana zilyetliğinde bulundurduğunu, taşınmazda davacının hakkının olmadığını, davanın yersiz olduğunu belirtip davanın reddini savunmuş; yargılama sırasında ölümü üzerine davaya dahil edilen mirasçıları da davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22/12/2005 tarihli, 2005/8435 Esas, 2005/8884 Karar sayılı kararıyla; “Dava, mirasen intikal nedenine dayanan iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mirasçılardan biri olan davacı, miras ortaklığı bulunmayan kayıt maliki üçünçü kişi aleyhine tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına payları oranında iptal tescil isteğiyle dava açabilir. Ancak bu davayı yürütebilmesi için öncelikle diğer mirasçıların davaya muvafakalarını (olurlarını) alması, ya da TMK 640. maddesi uyarınca terekeye mümessil tayin ettirmesi gerekir. Ortak mirasbırakanın mirasçılarını belirleyen mirasçılık belgesi alınarak açıklanan şekilde taraf teşkili yapılmadan, tereke adına davayı takip yetkisi bulunmayan davacıya kesin süre verilerek bu süre içerisinde tanıklarını bildirmediği ve toplanan delillere göre kanıtlanamadığı gerekçesiyle diğer mirasçıların haklarını da etkileyecek şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar

Mahkemenin 11/01/2017 tarihli, 2006/26 Esas, 2017/11 Karar sayılı kararıyla; davacıya Kiraz Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/433 Esas sayılı dosyasında açmış olduğu miras şirketine mümessil tayini davasında verilen kararı kesinleştirmesi için kesin süre verildiği, davacının verilen kesin süre içerisinde kesinleştirme işlemini yapmadığı gerekçesiyle davanın HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar...,...,...,vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, terekeye temsilci tayini davasının eldeki davada bekletici mesele yapılması ve gerektiğinde kararın kesinleştirilmesi konusunda mahkemesine yazı yazılması gerekirken kesinleştirme işleminin yapılması için kesin süre verilmesinin doğru olmadığını, davacı tarafından bozma ilamı doğrultusunda terekeye temsilci atanması için dava açılmış olmakla ortada artık dava şartı yoksunluğundan söz edilemeyeceğini belirtip, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, miras yoluyla intikal eden hakka dayalı olarak açılan kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK'nın 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.

6.2.2. TMK'nın 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim, bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.

6.2.3. Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

6.2.4. Taraf koşulu; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re’sen gözetilecektir (HMK'nın 115/1). Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan davada esastan hüküm kurulamaz.

6.2.5. Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Yerel Mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK).

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 108 ada 59 parsel sayılı taşınmazın 22/04/1994 tarihinde 16/02/1955 tarihli, 8 sıra nolu tapu kaydına dayalı olarak davalı “Hasan oğlu ...” adına tespit gördüğü, tespitin itiraz edilmeksizin 02/09/1994 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

6.3.1. Somut olayda, bozmadan sonra davacı tarafından mirasbırakanı ...’ın terekesine temsilci atanması isteğiyle açılan dava Kiraz Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/433 Esas, 2016/183 Karar sayılı, 21/03/2016 tarihli kararıyla reddedilmiş, Mahkemece, anılan kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin eldeki davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereği yerine getirilmemiştir.

6.3.2. Hal böyle olunca, terekeye temsilci atanması davasının kesin olarak sonuçlanmasının beklenilmesi, terekeye temsilci atanıp taraf teşkilinin sağlanması halinde işin esasına girilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, davacı vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.