Logo

1. Hukuk Dairesi2022/144 E. 2022/2754 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazını davalıya bedelsiz ve muvazaalı olarak devrettiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, sonradan taşınmazı devralan davalının iyiniyetli olup olmadığı hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların mirasbırakanla ve birbirleriyle olan ilişkileri, taşınmazın devri sırasında ödendiği iddia edilen bedelin kaynağı, davalının taşınmaza ilişkin tasarrufları ve davacıların taşınmazda ikamet etmeye devam etmeleri gibi hususlar birlikte değerlendirilerek, davalının muvazaayı bilebilecek durumda olduğu ve iyiniyetli olmadığı sonucuna varılarak, yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davasında, bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda; Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar birleştirilen davada davalı H.. G.. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları .’in maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki ... Blok ... no’lu bağımsız bölümü davalı kardeşi H.. D..’e bedelsiz ve muvazaalı olarak devrettiğini, davalı ...’ın mirasbırakanı kandırdığını, sırf kendilerini sevmediği için devir aldığı çekişmeli taşınmazı daha sonra da iş ortağı olan diğer davalı ’ye devrettiğini, ’nin de yanında çalıştırdığı davalı ’ya temlik ettiğini, yapılan tüm devirlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini, mümkün olmazsa fazlaya dair haklarını saklı tutarak şimdilik 45.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

1.1. Davalı, mirasbırakanın boşanma sürecinde ekonomik sıkıntı çektiğini, kendisine verdiği borç para karşılığında çekişmeli taşınmazı devrettiğini, devrin gerçek bir satış olduğunu, ihtiyaçları nedeniyle taşınmazı diğer davalılara sattığını bildirip davanın reddini savunmuştur.

1.2. Davalı, yatırım yapmak amacıyla bedeli karşılığında dava konusu daireyi satın aldığını, davacılar ile diğer davalılar arasındaki ilişkinin kendisini ilgilendirmediğini, iyiniyetli olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.

1.3. Davalı , ticaretle uğraştığını ve gelirleri ile yatırım amacıyla taşınmazı satın aldığını, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

1.4. Diğer davalı, ilanen yapılan tebligata rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmaları da takip etmemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12/02/2015 tarihli ve 2012/124 E., 2015/83 K. sayılı kararıyla; mirasbırakan ile boşandıktan sonra yeniden evlenen davacı ...’nin hak talep edemeyeceği, diğer davacılar yönünden de mal kaçırma ve muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 03.07.2018 tarihli ve 2018/1303 E., 2018/11732 K. sayılı kararıyla;“...Somut olaya gelince; davalılar H.. D.. ile V.. B..’ın 27.09.2006 tarihinde kurulan ‘’‘’ isimli limited şirketinde ortak oldukları, temlik öncesi birbirlerini tanıdıkları, bu hususun anılan davalıların da kabulünde olduğu, öte yandan çekişmeli taşınmazın önce davalı tarafından davalı ’ye, daha sonra da davalı ... tarafından davalı ...’a devredilmesi birlikte değerlendirildiğinde davalı i’nin durumu bilen ya da bilebilecek kişi konumunda olduğu, TMK’nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı tartışmasızdır. Ancak, son kayıt maliki davalı E.. G..’ın iyiniyetli olup olmadığı hususunda mahkemece yeterli araştırma ve inleceme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davalı ’nun iyiniyetli olup olmadığı ( durumu bilen ya da bilebilecek olan ) hususunda derinlemesine bir araştırma yapılması, gerekirse bu konuda taraf tanıklarının yeniden dinlenilmesi ve eksik delillerin toplanması suretiyle tapu iptal ve tescil isteği yönünden bir karar verilmesi, iptal ve tescil isteği reddedilir ise terditli talep olan tazminat isteği üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.‘’ gerekçesiyle bozulmuş, davalı H.. D.. vekilinin karar düzeltme istemi, Dairenin 29.11.2018 tarihli ve 2018/4738 E., 2018/15743 K. sayılı kararı ile reddedilmiştir.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 21/09/2021 tarihli ve 2018/495 E., 2021/394 K. sayılı kararıyla; davalılar H.. D.. ile V.. B..'ın dava konusu taşınmazın temliki öncesinde iş ortaklığı bulunduğu, çekişmeli taşınmazın önce davalı ... tarafından davalı ...'ye, daha sonra da davalı ... tarafından davalı ...'a devredildiği, davalı ...'ın taşınmazı arkadaşı M.. Ç..'ın firmasında dört yıl kadar çalışıp son üç yıldır sekreterlik yapan davalı ...'ya sattığı, ...'nun diğer davalı H.. G..'e sattığı, davalı Hüseyin'in davalı ...'ın arkadaşı M.. Ç..'ın eşinin kardeşi olduğu, taşınmazın başından itibaren davalı ...'ın tanıdıkları arasında el değiştirdiği ve davalılar arasındaki devirlerin ise muvazaayı bilecek durumdaki kişiler arasında olduğu, her ne kadar davalı ... dava konusu taşınmazı konut kredisi ile satın aldığını ve ödemelerini de kendisinin yaptığını iddia etse de söz konusu kredinin muvazaalı işlemleri perdelemek amacıyla açılabilecek davalarda iyiniyetli 3. kişi savunmasına zemin oluşturmak için çekildiği, bununla birlikte davalı Hüseyin'in diğer davalı ...'dan dava konusu taşınmazı satın aldığı 19/02/2015 tarihinden itibaren taşınmaza hiç uğramadığı, taşınmazda hep davacıların oturduğu, davacılar ve davalı Hüseyin arasında davaya konu taşınmaza ilişkin kira sözleşmesi de akdedilmediği, davalı Hüseyin'in taşınmazı satın almış olmasına rağmen davacılara karşı herhangi bir hak iddiasında bulunmadığı, davacılara taşınmazın yeni maliki olduğunu dahi söylemediği, davalı Hüseyin'in parasını ödeyerek satın aldığını iddia ettiği taşınmazda hak iddia etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu hususları bir bütün olarak değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı H.. G.. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, davacıların mirasbırakanının alkol alışkanlığı olduğunu, maddi olarak sıkıntılı olduğu için dava konusu taşınmazı davalı kardeşi ...’a sattığını, davacı Enveriye yönünden mirasbırakandan boşandığı için davanın konusuz kaldığını, kendisinden önceki malikler ... ve ...’ya yapılan satışların ipotekli gerçek olduğunu, müvekkilinin ekonomik olarak taşınmazı alabilecek gücü bulunduğunu, iyi niyetle tapu kaydına güvenerek temlik işlemini gerçekleştirdiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

6.3. Değerlendirme

(IV/2.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V.SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; birleştirilen davada davalı H.. G.. vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.098,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.