Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1689 E. 2022/5016 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazları düşük bedelle sattığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, satış bedelinin ödenip ödenmediği ve vekilin sorumluluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin vekaletname sınırları içerisinde hareket ettiği ve satış işleminin davacının iradesine uygun olduğu, satış bedelinin ödendiğine dair tanık beyanlarının bulunduğu ve davalının vekalet görevini kötüye kullandığına dair yeterli delil bulunmadığı değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

.....

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istekli dava sonunda İlk Derece Mahkemesince tazminat isteminin davalı ... yönünden kabulüne dair verilen kararın taraflarca istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın tümden reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 21.06.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ..... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... vd. vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, Trabzon’da oturması nedeniyle davalı kardeşi ...’nin isteği üzerine Tekirdağ’da babalarından kalan taşınmazların işlemleri için 12/12/2016 tarihinde davalı ...’ye vekaletname verdiğini, okuma yazması olmadığı için vekaletname içeriğinde satış yetkisi verdiğini bilmediğini, mirasbırakan babasından intikal eden ve Tekirdağ’da bulunan 160 ada 175 ve 176 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerinin davalı annesi ...’ya satış yapıldığını, taşınmazların değerinin çok daha yüksek olduğu gibi, resmi senette yazılı bedellerin dahi davalı ... tarafından ödenmediğini, taşınmazların düşük bedellerle elden çıkarıldığını, davalı vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını ileri sürerek, dava konusu 160 ada 175 ve 176 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının hissesi oranında iptali ile adına tescilini, olmazsa dava konusu taşınmazların dava tarihi itibarıyla rayiç değerlerinin tespit edilerek hissesine düşen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş; davacı vekili 05/09/2019 tarihli dilekçe ile dava konusu taşınmazların ada numarasını 360 ada olarak düzeltmiş; davacı vekili ıslah dilekçesiyle; öncelikle iptal tescile karar verilmesini, aksi halde dava konusu taşınmazların dava tarihi itibarıyla saptanan değerlerinden davacının hissesine isabet eden 312.346,98 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, iddianın asılsız olduğunu, 360 ada 175 ve 176 parsellerde davacıya ait hisselerin satış bedellerinin davacıya ödendiğini, bu hususta tanıklar bulunduğunu, davacının bu konuda yaptığı şikayet neticesinde ise kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/03/2020 tarihli ve 2019/217 Esas - 2020/49 Karar sayılı kararıyla; davalı vekil ...’nin vekalet görevini kötüye kullandığının ispatlanamadığı, davalı vekil tarafından yapılan satışın davacının iradesine uygun olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteminin reddine, davalı ...’nın iyiniyetli olduğu gerekçesiyle onun yönünden tazminat isteminin de husumet yokluğundan reddine, satış bedellerinin davalı vekil ... tarafından davacıya ödendiği ispatlanamadığından tazminat isteminin davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili istinaf itirazlarında

Davalı vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını, çekişmeli taşınmazları davalı ...’ya sattğını, satış bedellerini ödemediğini, öncelikli talep olan tapu iptali ve tescilin kabulü gerektiğini, kabul edilen bedelin ise düşük olduğunu, hükme yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verildiğini, taşınmazların çevresinin ve konumunun nazara alınmadığını, düşük değer taktir edildiğini, yeni emsaller alınarak bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.2. Davalılar vekili istinaf itirazlarında

Dava dilekçesinde dava konusu taşınmazların doğru yazılmaması nedeniyle öncelikle bu yönden davanın reddi gerektiğini, davacının hisse satış bedellerinin ödendiğini, tarafların kardeş olup, satış bedelinin ödendiğinin her tür delille ispatının mümkün olduğunu, tanık olarak dinlenen ... tarafından satış bedelinin davacıya teslim edildiğinin sabit olduğunu, tüm hissedarlara satış bedelinin ödendiği açık olup, davacıya ödenmemiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının haksız kazanç elde etmek için bu yola tevessül ettiğini, satış bedelinin ödendiğine ilişkin tanık beyanlarının nazara alınmamış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın tümden reddi gerektiğini, davacının savcılık şikayeti sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, hükmedilen tazminatın da yüksek olduğunu, değerlerin çok yüksek tespit edildiğini, bu husustaki itirazlarının ve emsallerin nazara alınmadığını, iptal tescil yönünden ret kararı verilmesine rağmen vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını, dava değeri üzerinden vekalet ücreti taktir edilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 29/12/2021 tarihli ve 2020/1145 Esas - 2021/1885 Karar sayılı kararıyla; satış işlemi davacının iradesine uygun olduğundan tapu iptali ve tescil isteminin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak çekişmeli taşınmazların değerinin davalı ... tarafından davacıya ödendiği, davalı vekilin davacıya ödemekle yükümlü bulunduğu bir bedel olmadığı gözetilerek tazminat istemi yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, tazminatın davalı vekilden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak, davanın tümden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

İstinaf kararının yerinde olmadığını, taşınmazların değerinin davalı ... tarafından ödendiği benimsenerek davanın reddine karar verildiğini, ancak taşınmazların değerinin davacıya ödendiğine ilişkin hiçbir belge bulunmadığını, bedelin ödendiğinin ispatlanmadığını, aynı hususta, aynı taraflar arasında başka parsellerle ilgili görülen Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/216 Esas - 2020/53 Karar sayılı dosyasında ve istinaf incelemesinde davanın kabul edildiğini, temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı için o davada kesin karar verildiğini, anılan davada bedelin vekilden alınmasına hükmedildiğini, davacı uzakta olduğu için taraflar arasındaki anlaşmayı bilmediğini, vekalet verirken davalı ...’nin davacının yanında olduğunu, tapuda yapılması gereken işlemler için vekaletname verdiğini, davalı vekilin ise taşınmazları satıp parasını ödemediğini, bedelin ödenmediğinin tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, davalı tanıklarının ise bedelin ödendiğini ifade ettiklerini, vekilin, davacının zararına hareket ettiğini, aynı hususta başka bir davada kabul kararı verilmiş iken eldeki davada ret kararı verildiğini belirterek, öncelikle iptal tescile karar verilmesini, aksi halde tazminatın düşük olması yönünden yeniden karar verilmek üzere temyiz ettiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) paragrafta yer verilen yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, hükmü temyiz eden davacıdan alınması gerekli 80,70 TL onama harcı peşin olarak alındığından davacıdan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 21/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.