Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1719 E. 2022/2377 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda verilen kararın Dairemizce bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Yerel Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde asıl ve birleştirilen davada dahili davalı ... ve davacılar ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacılar, mirasbırakan ...’in 1610 parsel sayılı taşınmazını dava dışı oğlu ...’a, onun da davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.

2. Birleştirilen davada davacılar, 1610 parsel sayılı taşınmazdaki diğer iştirak halindeki malikler ... ve...’in payının aslında mirasbırakanları tarafından satın alındığı halde dava dışı oğlu ... tarafından hile ve tehdit sonucu adına tescil edildiğini, onun da anılan payları davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini ve davacı ... ... yönünden mirasbırakan adına kayıtlı payla ilgili muvazaa iddiasında da bulunduklarını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler, yargılama sırasında taşınmazın el değiştirmesi ile yeni kayıt maliki ... davaya dahil edilmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., 05.04.2017 tarihli dilekçesi ile taşınmazla ilgili ihtilaf olduğunu öğrendiği için taşınmazı almaktan vazgeçtiğini, satış tamamlanmadan tapunun üzerine geçtiğini, bedel ödemediğini, hiç zilyet olmadığını, davayı bu şekliyle kabul ederek aradan çekildiğini beyan etmiştir.

2. Asıl ve birleştirilen davada dahili davalı ..., taşınmazın iştirak halindeki malikleri Güzel mirasçıları ... ve İslim’den bedeli karşılığında satın aldığını ancak yer iştirakli olduğundan babası adına tescil ettirdiğini ve mirasbırakan babası ...’in payı için davacı ..., ..., ...’a bedel ödediğini, diğer davacıların bedel istemediklerini ve paylarını kendisine bağışladıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, 6100 sayılı HMK'nın 119/2 maddesi uyarınca verilen kesin süre içerisinde davacının tebliğe elverişli davalı adresini bildirmediği gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. TemyizYoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 03.05.2016 tarihli ve 2014/16944 E., 2016/5449 K. sayılı kararıyla, "… Davacı, HMK'nın 119/1 maddesi içeriğine göre dava dilekçesinde bulunması gerekli hususlardan olan davalının adreslerini belirtmiştir. Ne var ki belirtilen bu adrese çıkarılan tebligat parçası iade edilmiştir. Yerel Mahkemece, dava dilekçesinde hiç adres bildiriminde bulunulmamış gibi HMK'nın 119. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacı tarafa kesin süre verilmiş olması doğru değildir. Aksine düşünce, gerek Tebligat Kanunu'nun tebligata ilişkin ilgili hükümlerini ( Teb.K. Md 10- 21- 25-28) gerekse Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğinin ilanen tebliğ ile ilgili 48 ve devamı maddelerini işlevsiz hale getirecektir. Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme tarafından davalının aile nüfus kayıt tablosu getirtilerek sağ ise davalının, ölmüş ise mirasçılarının adresleri usulünce araştırılıp tespit edilerek bu adreslere tebligat yapılması, adreslerin tespit edilememesi durumunda ise 19/01/2011 tarihli ve 27820 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu'nun 3. maddesiyle 7201 sayılı Kanun'un 10. maddesine 1. fıkradan sonra gelmek üzere eklenen "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adres olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır" hükmüne göre işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Hâl böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlenmeler çerçevesinde davalı adresinin tespitiyle usulünce tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanması tarafların göstereceği delillerin toplanıp değerlendirilmesi hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir...." gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 03/12/2020 tarihli ve 2016/451 E., 2020/1131 K. sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece mirasbırakana ait 1/3 pay yönünden muvazaa iddiasının ispatlandığını ancak geriye kalan payın mirasbırakan tarafından satın alındığının ispatlanamadığı gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada dahili davalı ... ve davacılar ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

1. Asıl ve birleştirilen davada davacılar ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleştirilen davadaki iddiaları yönünden bir karar verilmediğini, aslında taşınmazın tüm malikinin mirasbırakan olduğunu ve taşınmazın tamamı üzerinden kabul kararı verilmesi gerektiğini, tanıkları ...’nin dinlenmesinden vazgeçmedikleri halde dinlenmediğini, diğer paydaş olan amcaları...’in 15.8.2017 tarihli verdiği dilekçede taşınmazı kardeşi ...’e sattığını, parasını ondan aldığını ancak davalının baskı ve tehditi ile onun üstüne yapıldığını beyan ettiğini, işlemlerin muvazalı olduğunu, ayrıca davalı ...’un davayı kabul ettiğini, bu nedenle davanın tümden kabulü gerektiğini ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.

2. Asıl ve birleştirilen davada dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazı iştirak halinde maliklerden bedeli karşılığında aldığını, babası üzerine kaydettirdiğini, babasının payı karşılığında kardeşlerine ödemede bulunduğunu, yalnızca Nezihe ve Selviye’ye ödemede bulunmadığını, onlarında kendisine bağışta bulunduğunu, davanın tümden reddi gerektiğini, davacılardan ...’ın avukata verdiği vekaletin süreli olduğundan onun yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, muris muvazaası, birleştirilen dava hile, tehdit ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp, incelendikten ve HMK'nın 186. maddesine göre, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı Yasa'nın 297. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu 294. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. HMK'nın 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyeti ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Hakim, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olup, gerekçeli kararını da bu kısa karar ile çelişmeyecek şekilde yazması gerekmektedir. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili yada farklı olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın 141. maddesi ile HMK'nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, hakimin ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Hemen belirtilmelidir ki; mahkeme kararları gerekçesi ve hüküm fıkrası ile bir bütün olup, gerekçe ile hüküm sonucu arasında açık bir çelişkinin bulunmaması asıldır. Gerekçede gösterilen nedenlerle hüküm kısmı birbirine uymuyorsa bu çelişki yaratır. Kararların farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler.

6.3.2. Birleştirilen davada, Mahkemece, yalnızca davacı ... ...’ın açtığı 1/3 pay yönünden davanın kabulüne, geriye kalan pay yönünden davanın reddine karar verildiği halde hükümde asıl ve birleştirilen davanın tam kabulüne karar verilerek, kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması hatalıdır.

6.3.3. Hâl böyle olunca, tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi sayılacağından, 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

6.3.4. Kabule göre de; mirasbırakanın payı iştirak halinde olup pay oranı belli olmadığından mirasbırakanın pay oranının belirlenmesini sağlayacak belgelerin tapu müdürlüğünden celbi ile denetime elverişli bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; asıl ve birleştirilen davada dahili davalı ... ve davacılar ... vekillerinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.